Başbakan Binali Yıldırım, IMF’nin en son yaptığı araştırmaya göre Türkiye’nin, satın alma gücü paritesine göre dünyanın 13. büyük ekonomisi olduğunu belirterek, “Avrupa’da 6’ncıydık 5’inciliğe yükseldik, İspanya bizim arkamıza düştü. Türkiye her bakımdan büyüyor, gelişiyor. Siz öyle kulak asmayın, moral bozmaya çalışanlara, felaket tellallığı yapanlara aldırış etmeyin, işinizi büyütün, daha çok çalışın. Ne kadar çok istihdam yaparsanız ülkemiz o kadar daha sorunlarından kurtulmuş olur.” dedi.

Yıldırım, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, Türkiye ekonomisinin, istihdamının, ihracatının, ticaretinin önemli bir bölümünün yapıldığı Kocaeli’yi, “ürettiği ekonomik değer bakımından Türkiye’nin gözbebeği bir şehir” şeklinde tanımladı.

Küçük bir alanda fazla tesis, insan ve üretimin bir arada bulunmasının zorlukları da beraberinde getirdiğine değinen Yıldırım, “Bu, sadece Kocaeli’nin problemi değil, büyükşehirlerin hemen hemen hepsinde var olan bir problem. Türkiye’nin de problemi değil, dünyada mega kentler denilen şehirlerde alt yapı, trafik her zaman sorundur. Amaç, bu sorunu tamamen gidermek değil, sürdürülebilir bir hale dönüştürmektir.” diye konuştu.

Binali Yıldırım, son 15 yıla Kocaeli’ye yapılanlara işaret ederek, şu bilgileri verdi:

“Eğer bugüne kadar yapılanlar yapılmamış olsaydı, Kocaeli’de arabalarınızla adım atamazdınız, 1 metre bile hareket edemezdiniz. Çünkü Kocaeli’de son 15 yılda yüzde 40 araç sayısında artış oldu. Yüzde 40 artış demek, o günkü trafiğin neredeyse yarısına yakın yeni bir trafik yükünün şehre yüklenmesi demektir. Peki biz ne yaptık, belediyemiz ne yaptı? Ankara-İstanbul hattını hızlı tren standardına yükselttik ve orada ciddi yük almasını sağladık. Bunun dışında yıllardan beri Türkiye’nin gündeminde olan Körfez Geçiş Köprüsü var. 70’li yıllardan beri ihale ediliyor, iptal ediliyor ve sürekli her seçimde siyasetçilerin en önemli konularından biri. Geldik bu köprüyü de yaptık. Onun devamı olan otoyolunu Bursa’ya kadar da açtık. Şu anda o yolun açılmasıyla birlikte Kocaeli üzerindeki trafik baskısını yüzde 25 oranına bu proje tek başına azalttı.”

Ekonomi büyüdükçe, refah arttıkça araç sayısının da artacağını belirten Yıldırım, “O halde ne yapmamız lazım? Tedbir almamız lazım. Tedbirlerden bir diğeri de Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden gelen otoyolunu TEM’e bağlamıyoruz, şu anda TEM’e, E5’e bağlı, Kuzey Marmara Yolu dediğimiz Kocaeli’nin kuzeyinden geçen üç şerit gidişli, üç şerit gelişli otoyol yapıyoruz. Bunun da yapımı süratle devam ediyor. Akyazı’ya kadar bu yol yapılmış olacak. Böylece Kocaeli’nin içinde üretilmeyen trafik, transit trafiği şehrin içinden çıkarmış olacağız.” dedi.

Binali Yıldırım, Kocaeli’deki E5’in bölünmüş yol haline getirildiğini hatırlatarak, şehre nefes aldıracak köprü çözümleri üretilmesi gerektiğini vurguladı.

Yapılanlarla Kocaeli’nin trafiğinin bir ölçüde sürdürülebilir hale getirildiğini, Kuzey Marmara Yolu tamamlandığında rahatlamanın daha iyi hissedileceğini ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:

“Yeter mi? Yetmez. 35 limanımız var, yüzlerce sanayi tesisimiz var, burada çalışanlar var. Yeni tesisler kurulacak, Bilişim Vadisi açılacak, orada büyük istihdam olacak. O bakımdan Kocaeli’de daha yapmamız gereken işler olduğunu biliyoruz. Ne yapacağız? Artık Kocaeli’nin toplu ulaşımda metroya daha fazla önem vermesi gerekiyor. Büyükşehir Belediye Başkanımız İbrahim Bey söyledi. İlk 12-13 kilometrelik bir etabı Gebze’den inşallah belediye başlatıyor ve devamını da daha sonra Ulaştırma Bakanlığı planlayıp yapacak. Toplu ulaşımı, raylı sistemi, yeraltına aldığımız zaman şehrin uzun vadede sürdürülebilir bir trafik sorunu ortadan kalkmış olacak. Bunlar tabii büyük paralar, büyük yatırımlar. Bu yatırımlar şehrin gelecek 100 yılına yapılan  yatırımlardır.”

Başbakan Binali Yıldırım, Kocaeli’nin ürettiğini ve ürettiğiyle de ihtiyacı olan bölgeleri beslediğini belirterek, şöyle devam etti:

“Türkiye’de üreten, katma değer sağlayan 13-14 il var. Bu illerde üretilen katma değerler, diğer illerin eksiğini gideriyor, açığını kapatıyor. Onun için buraya ne kadar çok alt yapı yatırımı yaparsak, üretim, istihdam daha fazla olacak ve kalkınma açığı olan diğer bölgelerimizdeki fark da makas da kapanacak. Böylece toplumsal barış, kardeşlik tesis edilmiş olacak. Kocaeli’nin bir şanssızlığı var. Tesisler Kocaeli’de, merkezler İstanbul’da. O yüzden de hesap yapılırken, emeği olmadan İstanbul’un hanesine yazılıyor. Örnek vermek gerekirse, bu yılın başından itibaren Kredi Garanti Fonu kefaletinde işletmelerimizin nakit ihtiyacını karşılamak için bir karar aldık ve yürürlüğe koyduk. Bugüne kadar bu kredilerden yararlanan firma sayısı, 322 bin, verilen kredi miktarı 206 milyar lira, Türkiye çapında. Bu, büyük bir kaynak. Firmalar işlerini büyütmek, borçlarını yeniden yapılandırmak, nakit ihtiyaçlarını karşılamak için aldılar ve dolayısıyla yaşadıkları sıkıntıları ortadan kaldırdılar. Bunun sonucu ne oldu? İlk çeyrek büyümesi yüzde 5,1, ikinci çeyrek büyümesi yine aynı şekilde. Üçüncü çeyrek büyümesi yüzde 7 ve üzerinde olacak belki de. Dolayısıyla ekonomi konusunda alınan her karar, topluma, ülkeye kaynak, katma değer olarak dönüyor. Mesela KGF’den bugüne kadar Kocaeli’de 7 bin 854 firma yararlanmış ve ödenen toplam miktar 4 milyar 987 milyon lira. Geçen 6 ay içinde 5 milyar lira girmiş bu bölgeye, ekonomiye, üretime cansuyu olmuş, destek olmuş. Aslında bu miktar daha fazla. Burada, İstanbul’da merkezi olup da kaydı olmayan firmaları dahil ettiğimizde 7,5 milyar lirayı aşıyor. Firma sayısı ise 10 bini buluyor.”

“BÜTÜN ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELDİK”

Başbakan Binali Yıldırım, son 1 yılda çok büyük badirelerden geçildiğini dile getirerek, “15 Temmuz, hiçbirimizin beklediği, hayal ettiği, düşündüğü bir şey değildi, ama 15 Temmuz gibi bir hainliği bu ülke yaşadı. Allah’tan milletimiz, sizler, hepimiz, hangi görüşten, düşünceden olursa olsun mesele bayrak, istiklal, ülkenin bekası olunca bir olduk, beraber olduk, sokaklara indik, alçaklara geçit vermedik. Allah hepinizden razı olsun.” dedi.

15 Temmuz sonrası ekonominin daraldığına, küçüldüğüne değinen Yıldırım, şunları söyledi:

“Bunun üzerine bir de ABD başkanlık seçimi ve dünyadaki belirsizlik eklenince aslında biz 2017’ye çok iyi girmedik. Bir de referandum meselemiz vardı. Bütün bu zorlukların üstesinden geldik ve 2017’nin birinci çeyreğinden itibaren tekrar büyüme yaşamaya başladık. Şu anda geldiğimiz nokta itibarıyla dünyada büyümede 3’üncü sıradayız, Avrupa’nın 2 katı büyüyoruz. IMF’nin en son yaptığı araştırmaya göre Türkiye, satın alma gücü paritesine göre dünyanın 13. büyük ekonomisi. Avrupa’da 6’ncıydık 5’inciliğe yükseldik, İspanya bizim arkamıza düştü. Türkiye her bakımdan büyüyor, gelişiyor. Siz öyle kulak asmayın, moral bozmaya çalışanlara, felaket tellallığı yapanlara aldırış etmeyin, işinizi büyütün, daha çok çalışın. Ne kadar çok istihdam yaparsanız ülkemiz o kadar daha sorunlarından kurtulmuş olur. Türkiye, Avrupa gibi değil, nüfus ortalaması 30. Doğuya, güneydoğuya gittiğimizde bu 20’ye düşüyor. Dolayısıyla genç ve dinamik bir nüfusumuz var. Bu, bizim hem avantajımız hem sorunumuz. Geçtiğimiz yıllarda, yılda 3 binin üzerinde genç dağa çıkarılıyordu o bölgemizde. Şu anda 3-5 tane bile bulamıyorlar. Niye? Gençler artık geleceğin dağda değil, Türkiye’nin birliğinde, beraberliğinde ve kardeşliğinde olduğunu gördü, teröre olan alakaları tamamen kayboldu, teröre sırtını döndü, ülkesine sırtını yasladı.”

Yıldırım, konuşmasında, terör örgütü PKK ile çok ciddi mücadelede bulunduklarını ifade etti. Son 24 saatte 30 teröristin etkisiz hale getirildiğine dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:

“Bunlar tabii güç kaybedince bu sefer her türlü alçaklığı yapıyorlar. Sivillere, askere, polise, korucularımıza saldırıyorlar ama Allah’a şükür şunu rahatlıkla söyleyebilirim; terörle mücadele konusunda bugün inisiyatif tamamen devlettedir ve terör örgütleri, özellikle de PKK, Kuzey Irak ve Suriye’de yaşanan gelişmelerden medet ummaktadır. Onlar devlet olacak, işte bağımsız devlet olacaklar, bu sayede onlar da amacına erişecekler gibi bir tatlı hayalin içine girmişlerdir ama buradan Kocaeli’den sivil toplum örgütlerimizin, ekonomiye yön veren siz değerli kardeşlerimizin huzurunda şunu ifade etmek istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne zarar verecek, insanının hayatına kastedecek kim olursa olsun, ister Suriye’de ister Irak’ta sınır değişikliğine cüret edecek, statü değişikliğine yeltenecek kim olursa olsun, bu, ülkemizin ulusal güvenlik meselesidir ve gereken karşılık hiç tereddütsüz verilecektir. Bundan hiç kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın.”

“SIRTLARINI SIVAZLAYANLARA ÇOK GÜVENMESİNLER”

Yıldırım, Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmelere de değinerek, “Bugün Kuzey Irak’ta kişisel ihtirasları uğruna o bölgede yaşayan Türkleri, Arapları, Türkmenleri ateşe atanlar, onların sırtlarını sıvazlayanlara çok güvenmesin. Yarın bir gün işler kötüye gidince onların hiçbirini göremeyecekler. Tekrar o insanlarla başbaşa kalacaklar.” dedi.

Macera arayışının kendilerinin sonunu hazırlayacağının altını çizen Yıldırım, tarih boyunca bu coğrafyada hep bir olduklarını, kader birliği yaptıklarını, mezhep, meşrep ayrımı yapmadan birlikte yaşadıklarını ifade etti.

Bundan sonra da beraber yaşamaya devam edeceklerini dile getiren Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada huzuru bozmaya çalışanlar, maalesef buranın yerlileri değil, burası üzerinde emperyal hesapları olanların yaptıkları oyunun bir parası oluyorlar, oradaki yerel yöneticiler. Bunu defalarca uyardık, ama fayda etmedi. Yeterince zaten bölgede insanlar çile çekti. Daha fazla onları bir çileye sürüklemenin ne anlamı var ama bazen kişisel ikbal ve ihtiraslar, ülkenin ve tabi olduğu halkın ötesine geçiyor, önüne geçiyor ve böyle durumlar ortaya çıkıyor. Biz ikazlarımızı yapmaya devam edeceğiz ama ülkemizin milli güvenliğine yönelik herhangi bir adım olursa karşılığını da tereddütsüz anında vereceğiz. Türkiye’nin bunu yapmaya gücü var. Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye günden güne kendi kendine yetebilen bir ülke haline geliyor. Savunma sanayinde, caydırıcılıkta, ekonomisinde, sanayisinde, üretiminde, akıl terini alın terine katmada Türkiye önemli mesafe katetti. Tam istediğimiz yerde miyiz? Değil. Daha gayret etmemiz lazım.”

“TÜRKİYE ÜST GELİR GRUBUNA ÇIKACAK”

Başbakan Binali Yıldırım, Orta Vadeli Plan’ın açıklandığını, 2020’den itibaren Türkiye’nin orta gelir grubundan üst gelir grubuna çıkacağını bildirdi.

Hedefi böyle koyduklarını belirten Yıldırım, “Kişi başına milli gelir 13 bin doların üzerine çıkacak. Bu artık üst gelir grubunda olan ülkelerin sınırıdır. Aslında birçok konuda Türkiye ilk 20 ülkenin ortalamasına yakın. Mesela havacılıkta Türkiye dünyada 11. sırada. Avrupa’da 2. sırada. Alt yapı, yollar… 128 ülke arasında Türkiye 13. sıraya yükseldi, son 15 yılda. Alt yapı, yol çok önemli. Yol medeniyet. Yol olmazsa ürettiğinizi nasıl taşıyacaksınız, nasıl limanlara indireceksiniz, nasıl ekonomik değer elde edeceksiniz? Bütün bunlar, bugünün yarının yatırımları değil, Türkiye’nin geleceğinin yatırımlarıdır.” diye konuştu.

Türkiye’nin bütün bunları çevresindeki sorunlara rağmen yaptığının altını çizen Yıldırım, şöyle devam etti:

“Avrupa ile ilişkilerimiz fevkalade değil. Maalesef Avrupa’da ırkçılık söylemleri, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı prim yapıyor. Oradaki siyasetçiler de kısa vadede bundan yararlanmaya çalışıyorlar. Ama unutmayalım bizim orada 7 milyona yakın soydaşımız, vatandaşımız, kardeşimiz var. Onların geleceği de bizim için önemli. Onun için Avrupa ile politikalarımızı dikkatle belirliyoruz. Bizim hiçbir zaman Avrupa Birliği’nin halkıyla, orada yaşayan ülkelerin insanlarıyla bir sorunumuz olmadı. Sorunumuz bazı Avrupalı yöneticiler, maalesef seçim zamanları gelince Türkiye onların birinci gündemi oldu. Hollanda bunu yaptı kaybetti, Almanya da yaptı o da kaybetti. İnşallah bundan sonra tecrübe olur, bir daha böyle Türkiye ile uğraşmak cihetine gitmezler.”

Yıldırım, Avrupa ile Türkiye’nin ilişkilerinin gelişmesinin şart olduğunu kaydetti. Türkiye’nin hem Avrupalı hem Asyalı olduğunu ifade eden Yıldırım, Türkiye gibi iki kıtayı birleştiren başka bir ülke olmadığının altını çizdi.

Anadolu topraklarının, medeniyetlerin buluştuğu yer olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Dolayısıyla bundan sonra Avrupa Birliği’nin oturup kendi vizyonunu gözden geçirmesi lazım. Geleceğe bir Hristiyan kulübü olarak mı devam edecek; yoksa Balkanlar’ı, Anadolu coğrafyasını dahil ederek, daha geniş bir coğrafyada ilerlemesini mi sürdürecek, buna kendileri karar verecekler. Türkiye ile ilgili alacakları olumlu veya olumsuz yönde bir karar Türkiye’ye bir kaybettirirse Avrupa’ya iki kaybettirir. Türkiye Avrupa’ya yük olmadı hep Avrupa’nın yükünü aldı. Nasıl aldı? İşte Suriye, Irak… Bu bölgedeki istikrarsızlığın bedelini biz ödüyoruz. Eğer biz burada umursamaz olsak, değerlerimize sahip çıkmasak, bu sorun onların sorunu haline gelecek. Dolayısıyla Avrupa’nın güvenliği Türkiye’den başlıyor. O yüzden de Avrupa, konuya bu açıdan bakmalı ve bundan sonraki süreçte kısa vadeli siyasal hesapları bir kenara bırakıp, uzun vadeli, bölge barışı, bölgenin güvenliği, bölgenin gelişmesi için Türkiye ile daha yakın iş birliğini geliştirmelidir.”

“COĞRAFİ ÜSTÜNLÜĞÜMÜZ VAR”

Türkiye’nin bulunduğu konum itibarıyla dünyanın merkezinde olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, Avusturalya’yı örnek göstererek, bu ülkenin bir ucundan bir ucuna 6 saatte uçulduğunun altını çizdi.

Türkiye’den ise 3 saat uçuşla 56 ülkeye gidildiğini dile getiren Yıldırım, “1,5 milyar insanın yaşadığı bir bölgeye hitap ediyorsunuz, yıllık 30 milyar dolar gelirin, gayri safi hasılanın oluştuğu bir bölgedeyiz. Bu bize büyük bir fırsat. Petrolümüz, doğalgazımız yok ama mukayeseli coğrafi üstülüğümüz var, mukayeseli insan kaynağı üstünlüğümüz var. Bunları ülkemizin geleceği, kalkınması için en iyi şekilde kullanmanın yoluna bakıyoruz.” dedi.

Dünyada son 10 yılda yapılan 10 büyük projenin 5’inin Türkiye’de olduğuna da işaret eden Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

“Türkiye’yi küçümsemeyin. Dünyada 10 büyük projenin 5’ini Türkiye yaptı veya yapıyor. Bunlar hangisi? Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, dünyanın en büyük havalimanı, Çanakkale Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli. Bunlar dünyada marka projeler ve bu projeler gibi toplam 10 tane yapıldı. Çünkü dünyada kriz var. 2009’dan beri var olan henüz kriz bitmiş de değil. Yavaş yavaş toparlanıyor, bir toparlanıyor yeni bir kriz geliyor. Şimdi Kuzey Kore-Amerika atışması, Çin ile ilişkiler… Dünya tabiri caizse kaynıyor. Biz bu kaynamanın merkezindeyiz.”

Başbakan Binali Yıldırım, referandum kararının da durup dururken alınmadığının altını çizdi. Türkiye’nin 15 Temmuz’u yaşadığını ve bölgesinde güçlü olması gerektiğini kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:

“Her türlü bölücü, ayrıştırıcı faaliyetlere kapısını kapatması lazım. İşte 16 Nisan’da verdiğiniz karar bu anlama geliyor. Çünkü vatandaş iktidarı sandıkta belirleyecek. 5 yıl boyunca, vatandaşın işini, gücünü, ihtiyaçlarını o iktidar görecek. ‘Hükümet kuruldu, kurulmadı, o oldu, bu oldu.’ Böyle bir mesele yok. Zaman kaybı olmayacak ama her şeyden önce ne olacak? Türkiye’nin bölünme riski ortadan kalkacak. Yüzde 50 artı bir oy almak ne demek? Türkiye’nin her köşesinden oy almak demek. Bu da ülke bütünlüğünü getiriyor, üniter yapının korunmasını getiriyor, Türkiye’nin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini getiriyor. İşte bu sistemin belki de en önemli özelliği bu. İstikrar, sürekli iktidar ve tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ülküsünün ilahi nahiye devam etmesi.”

Kocaeli’de 100 binin üzerinde çalışanı olan faal 13 Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ve 35 liman bulunduğunu kaydeden Yıldırım, aynı zamanda Türkiye’deki üretiminin yüzde 13-14’ünün yapıldığını dile getirdi. Yıldırım, şehrin, İstanbul ve Bursa’dan sonra bu alanda 3. sırada geldiğini ifade etti.

Başbakan Yıldırım, burada bin 200 yataklı modern bir hastane yapıldığını anımsatarak, “Onun dışında Muallimköy konuşuldu. 3 bin dönümde, tamamı yapıldığında çok büyük bir Bilişim Vadisi olacak. Gelecek bilişimde. Gelecek akıl teriyle alın terinin birleşmesinde. Sadece alın teriyle kalkınamayız. Tamam tekstilde, makine sanayinde, gemi inşaatında, demir çelikte ve birçok alanda iyiyiz ama stratejik üstünlük sağlayacak alanlar akıl terinin daha fazla olduğu işler.” diye konuştu.

Dünyanın değiştiğinin altını çizen Yıldırım, uzay teknolojileri ve havacılıkla ilgili yazılıma sahip olunması, bu alandaki gelişmelerin ıskalanmaması durumunda dünya üzerinde söz söyleyen ülke haline gelineceğini vurguladı.

Başbakan Binali Yıldırım, şu anda en büyük gücün bilgi olduğunu aktararak, “Bundan böyle bilgiye sahip olan, bilgiyi üreten, bilgiyi katma değere çeviren ülkeler yol alacak, diğerleri tabiri caizse offline olacak. Bu şekilde bir gidişattayız. Bunu görmemiz, tedbirlerimizi hemen almamız lazım. Bunu nasıl sağlayacağız? Eğer kendi iç meselelerimizde kısır çekişmelerle zamanımızı heba edersek bunu yapamayız. Önümüzde bakacağız, işimizi yapacağız. Kafamızı ülkenin yarınları için daha çok meşgul edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“SAVUNMA SANAYİİNDE CİDDİ GELİŞMELER SAĞLADIK”

Söylenecek çok şey olduğunu, söylenmesi gereken konularla ilgili kendilerine kapsamlı bir dosya verildiğini ve bunların hepsine bakıp çözümleri aktaracaklarını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

“Son günlerde kamuoyunda ‘Efendim işte zamlar oluyor, şunlar oluyor, bunlar oluyor.’ çeşitli şeyler var. Doğru. Zam yapmak, yani nasıl söyleyeyim, çok makbul bir şey değil ama ülkenin ihtiyaçları, gerçekleri ortadaysa bazı tedbirleri de kalıcı ferahlık için almak gerekiyor. Çünkü son bir yıldan itibaren savunma sanayinde çok ciddi gelişmeler sağladık, çok ciddi ihtiyaçlarımız var. Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak ve savunma sanayinde yetkinliğimizi artırmak için ilave kaynağa ihtiyacımız var. Bunun bir kısmını kamuda tasarruf ederek, kamudaki bazı harcama önceliklerini yeniden gözden geçirerek sağlayacağız, bir kısmını da doğrusu tabii vergi artışı gibi yollarla karşılamış olacağız. 2018; 2015’te turizmdeki kayıplarımız, 2016’daki kayıplarımız, darbe dolayısıyla yaşadıklarımızın birikimidir. 2018, zor bir yıl olacak. O zorluktan hasar almadan çıkabilmek için bazı tedbirleri almak zorundaydık, bu tedbirleri alıyoruz ama 2019 ve sonrası için daha güçlü şekilde gireceğiz ve büyük hedeflere emin adımlarla yürüyeceğiz. Büyük hedeflere emin adımlarla yürüyeceğiz.”

“2019’DAN İTİBAREN İŞSİZLİĞİ TEK RAKAMLI HALE GETİRECEĞİZ”

Başbakan Binali Yıldırım, iş adamlarına da şöyle seslendi:

“Sizden istediğim şu; geleceğe bakın. Olabildiğince ileriye bakın, 2023’e odaklanın, daha sonrasına odaklanın, işinizi, aşınızı büyütmek demek, ülkeyi büyütmek demek. ‘Benim yaptığımdan ne olacak?’ demeyin. Sizin yaptıklarınız bir araya geliyor, toplanıyor, Türkiye’nin değeri oluyor, katma değeri oluyor ve Türkiye bir basamak daha yukarı çıkıyor. Bir basamak daha yukarı çıkmak demek daha çok insanımıza iş bulmak demek, daha çok insanımızın yüzünü güldürmek demek. Bakın biz bir milyon insanımıza her yıl iş buluyoruz. Ama iş gücüne katılanların sayısı bir milyon 300 bin. Bu ne demektir? Daha fazla insanımıza iş bulmamız lazım. Nasıl bulacağız? Yeni iş yerleri açacağız. Onun için Orta Vadeli Plan ile inşallah 2019’dan itibaren işsizliği tek rakamlı hale getireceğiz.  Enflasyonu yüzde 6-7 bandına çekeceğiz ve büyümeyi 5,5 ortalama seviyesinde sürdüreceğiz. İnşallah bu hedefleri hep birlikte dayanışmayla, zorlukları birlikte aşmak suretiyle başarmış olacağız.”

 

CEVAP VER