8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle toplumu ve bilinçlendirmek adına bir dizi programlarda, toplumun güvenlikçiler, eğitimcileri olarak, bizim kadınlar günü algımızla kadına uygulanan şiddeti reyting gibi göstermeye çalışmaktayız. “Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur.”

Bir kadının en çaresiz olduğu an, gözyaşlarını kendi eliyle sildiği o andır.

Bizler, kadınlar gününde kadınların sıkıntılarını ve sorunlarını dile getirirken sorun odaklı değil çözüm odaklı birtakım çalışmalar yapmalıyız. İslam dünyasında kadının yeri ve önemini ve İslam’da kadın-erkek ilişkisini doğru anlayıp insanlara gençliğimize de doğru bir şekilde anlatmalıyız..

İnsanları egemenlik ve mülkiyet gibi ilişkiler ağından dinimiz açısından ne Arab’ın Acem’e ne de erkeğin kadına bir üstünlüğü yoktur.

Üstünlüğü sadece takvayla kayıt altına alan dinimizde kadınla erkek arasındaki ilişki hiçbir şekilde bir hükümranlık ilişkisi değildir.

Bize göre kadınlar da erkekler de önce insandır. Bu noktadan hareketle kadının ya da erkeğin hakları ya da sorunları yerine olaya insan hakları ya da sorunları olarak bakmak daha doğru olur. Kadınlarımıza haksızlık yapılıyorsa ki yapılıyor, kadınlarımıza Eziyet ediliyor ki sömürülüyor ki bu problem yalnızca kadınların sorunu değil insanlığın sorunudur. Bu nedenle kadının toplumda herhangi bir ayrım yapılmadan sadece birey olarak kabul görmesi ve yalnızca kadın hakları gibi sınırlı bir alanda değil insan hakları bağlamında yani insanın doğuştan sahip olması gereken haklarının korunması adına gösterilen çabaların neticesi olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanmalıdır.

Beğendiği erkeğe değil, güvendiği erkeğe aşık olurlar. Bir kadın, anne olana kadar çocuktur. Kadın, erkeği kılıçsız zapt eder ve ipsiz bağlar.

Kadın, insanın gölgesi gibidir; kovalarsanız kaçar, kaçarsanız kovalar. Yetiştiğimiz aile ortamları ve eğitim gördüğümüz ortamlar Türkiye’de yaşanan ailevi problemler hakkında çok fazla bilgi sahibi olamamamıza sebep olsa da çalışma ortamlarımızda karşılaştığımız insanların ailelerindeki çöküşe şahit olmaktayız.

Sadece bir televizyonda haberleri izleyen duyarlı bir birey toplumsal cinnetin ailelerdeki yansımasını ve bundan en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini çok iyi gözlemleyebilir. Televizyon da kirli Kadın programları, insanları nefretini  kabartıyor. Ahlaki değerleri karartıyor televizyondan bu çirkin programlar kaldırılmalıdır.

Ancak Eğitim le bu yolla sorunları çözüme kavuşturabiliriz. Belki birçoğumuz asıl erkeklerin eğitilmesi gerektiğini savunacaktır. Fakat unutmayalım ki kadınlara şiddet uygulayan, onları hor gören erkekler de bir anneden dünyaya gelmişlerdir.

Bize göre çocuğun eğitimi başladığından nesilleri eğitmek de anneleri eğitmekle mümkün olacaktır. . 

Bu sorumluluğun gereği olarak hanımlara dini eğitim dini bilgiler vermenin yanı sıra onlara, ahlaki eğitim çok daha büyük bir önem kazanmaktadır.Bu eğitimde model teşkil etmek lazım. “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır” (Saff Suresi, 2-3) ayet-i kerimeleri ışığında hareket ederek, hanımlar için en doğru model olmak adına elimizden gelen gayreti göstermek lazım.

Allah rızasını uman. Bu da ancak ailelerin huzurlu ve mutlu olmasıyla mümkündür. Bu anlamda kadınıyla erkeğiyle topyekûn “kadın istismarına” son verilebilmek için çalışmalar ortaya koymak ve kadınlar gününü gerçekten kadınların istismar edilmediği bir günle kutlamak için daha çok çalışmamız gerekir.

Annem, sevgin benim dünyamı ısıtan güneşimsin, Hiç ışığın eksilmeyecek ve varlığınla mutluyum.

Anne bir kadın sanatçıdır, en güzel eseri de yavrusudur. Biz Anneleri ,insanlığı bulunduğu karanlıktan kurtarmak için her türlü fedakârlığı yapmalıyız.

İyi ki yetiştirdin Beni Dünyaya miras bıraktın annem Mekanın cennet olsun, Hayatta Olan kadınlarımıza Mutlulukla yaşam dilerim…

Haberola internet haber sitesi okurları, Kadınlar gününüz kutlu olsun…

CEVAP VER