MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, bugünkü ortam ve süreçte Türkiye’nin önünde beş aşamalı ve birbiriyle bağlantılı gündemi bulunduğunu, bunların üstesinden gelmenin “artık milli sorumluluk” olduğunu ifade etti.

Devlet Bahçeli, birinci gündemin, terörle mücadelenin çok etkin, çok acımasız, çok kararlı ve milli güç unsurlarının çok yoğun katılımıyla icra ve devamı; ikincisinin, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine istikrar içinde geçebilmek amacıyla uyum yasalarının uzlaşmayla çıkarılması; üçüncüsünün, gecikmiş, ihmale uğramış, vatandaşların umutla beklediği sosyal ve ekonomik iyileştirmeleri ve yapısal reformların gerçekleştirilmesi olduğunu kaydetti.

Dördüncü gündemin, dış politikadan kaynaklanan zincirleme açmaz ve kördüğümler olduğunu belirten Bahçeli, “AB ile ilişkiler yay gibi gerilmiştir ve kopma an meselesidir.” dedi.

Bahçeli, Türkiye’nin yalnızlığa itildiğini, milli onurunun incitildiğini belirterek, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin (AKPM) Türkiye’yi siyasi denetim sürecine dahil edilme kararının skandal nitelikte olduğunu söyledi. Bahçeli, “Türk milleti tahakküm altına alınamaz. Aba altından sopa göstererek Türkiye’ye parmak sallamak hiç kimsenin harcı olamaz. Terör örgütlerine kucak açan, 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünü göz ardı ederek ülkemizi karalayan, demokrasi ve özgürlük alanında çoktan dibi boylayan Avrupa önce kendi işine bakmalı, kendi derdine yanmalıdır.” diye konuştu.

AKPM’de oy kullanan HDP’li iki üyenin ise Türkiye’nin siyasi denetime alınmasına destek vermelerinin bir diğer alçaklık ve ahlaksızlık olduğunu ifade eden Bahçeli, “PKK aparatı HDP’nin Türkiye muhalifleriyle aynı karede poz vermesi, aynı hizada bulunması bir kez daha melanet ve musibetin geldiği aşamayı göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Terör örgütlerine methiye düzenler, Türk milletine akıllarınca kefen biçenler HDP’li ortaklarını da yanlarına alarak haçlı kafilesinde buluşmuşlardır. Bunların ar damarı çatlamış, şeref ve haysiyet ölçüleri kaybolmuştur. Türkiye’ye meydan okumak, aşağılamak, suçlamak terörist sevicilerin asla haddi değildir, olamayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, bir diğer gündemin ise adalet ve ahlaki alanda yapılması gereken kalıcı ve kapsayıcı düzenlemeler olması gerektiğini dile getirerek, “Hiçbir şart altında hukuk dairesinden çıkmamak, ahlak ilkelerinden ayrılmamak devlet olmanın gerek ve kaçınılmaz sonucudur.” dedi.

15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası Türk devletinin doğal olarak savunma refleksine geçtiğini, her alana yuvalanan hainleri temizlemeye koyulduğunu anlatan Bahçeli, bu konuda epey mesafe alındığını söyledi.

“Fakat FETÖ’yle sürdürülen mücadelenin yeterli, doyurucu, tatmin edici seviyelere ulaşamadığı son gelişmelerden anlaşılmaktadır.” ifadesini kullanan Bahçeli, “FETÖ virüsü her yere bulaşmıştır. Bu hain terör örgütü devlet ve toplum hayatının hücrelerine kadar sızmış, sirayet etmiştir. Karşımızda ki tablo dehşet vericidir.” diye konuştu. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“FETÖ’nün ucu nereye dayanıyorsa oraya kadar gidilmeli ve kökü kazınmalıdır. Bu katil çetenin, bu Türkiye düşmanı yapılanmanın bulundukları her alandan tamamen sökülüp atılması milli beka meselesidir. Mücadeleden ödün verilmemelidir. Bu yapılıyorken adalete de yüz çevrilmemeli, dudak bükülmemelidir. Kim suçlu, kim suçsuz; kim mazlum kim melun iyi ve net olarak ayırt edilmelidir. Vebal hepimizin omuzlarındadır. Sorumluluk herkesindir. Ancak FETÖ’yle mücadelede ağaca bakarken ormanın gözden kaçtığına dair kanaat ve yorumlar da artmaktadır. Henüz tabandan tavana çıkılamamıştır. Henüz FETÖ’yle bağ ve bağlantısı olan makam ve mevki sahiplerine, hatırlı ve imtiyazlı isimlere dokunulamamıştır. Mesela zabit katibini, vaizi, teknisyeni, şoförü, odacıyı, işçiyi, uzman ve diğer görevlileri devletten atmakla hedefe varmak düşünülemeyecektir. Eğer bu saydıklarım suçlu ve FETÖ’nün yanında ise diyeceğimiz bir şey yoktur. Fakat mevzi başarılarla stratejik sonuçlara ulaşmak hayaldir. Ata binsek de ayağımız hala yerdeyse bir sorun var demektir. Davulun kasnağına vurmak, çalı dibi yoklamak, öküz altında buzağı aramak, iğneyle kuyu kazmak akla yatkın ve çıkar yol değildir. Çalımlarına bakılsa çırak durulacak, kirli çehre ve çevrelerine bakılsa buruşturulup atılacak isimler maalesef yerli yerindedir.”

Bahçeli, kriptoların kademede ve kendilerini emniyete aldığına değinerek, şu ifadeleri kullandı:

“Soruyorum, FETÖ’yle irtibatı olanlar arasında memur var da meşhur siyasetçi, bürokrat yok mudur? Cebinde bir dolar taşıyan, bankada milyon dolarları barındıran çürümüşler nerededir? Sıradan insana güç yetiyor, hemen hukuk devreye giriyor da eğer varsa siyaset ve devlet yönetiminin tepesindeki kişilere sıra geldiğinde neden sessizlik, tepkisizlik ve hareketsizlik oluyor? Bunun sırrı nedir? Dahası neye yorulmalıdır? Telefonuna ByLock indirmiş, Pensilvanyalı iblisle irtibatı açık ve kesin olan FETÖ kalıntılarının, kılıktan kılığa giren kripto yüzlerin yakalarından ne zaman tutulacak, adalet yerini ne zaman bulacaktır? Hukukun karşısında herkes eşittir. Hiçbir sıfat, unvan, görev, mevki, şöhret suçu ve suçluyu gizlemeye yetmeyecektir. Türkiye’ye ihanet eden kimse hesabını vermelidir. Emniyet, TSK, medya, bürokrasi başta olmak üzere toplamda sekiz alanda temizlik sürerken, siyasete gelince duruluyor, bekleniyor, ağırdan alınıyorsa bir bit yeniği var demektir.”

FETÖ’yle mücadelenin sulandırıldığını, sabote edildiğini dile getiren Bahçeli, “Kanaatimiz budur. Mahrem imamlar bulunuyor da devletin en mahrem kademelerinde kritik görevler üstlenmiş tanıdık simalar niye ortaya çıkarılamıyor?” diye sordu.

Sosyal medyadan herkesin birbirini suçladığını, mücadelenin tadı tuzu kaçmak üzere olduğunu belirten Bahçeli, “Toplumsal güven aşınmaktadır. Şüphe ve endişe yayılmaktadır. Birisi, ‘TSK içinde 40-50 bin FETÖ’yle irtibatlı isim var’, bir başkası ‘MİT’de FETÖ’yle bağlantılı 400 kişi var’ diyor. Yine bir diğeri diyor ki ‘devletin en tepe makamında bulunan birilerinin eşi FETÖ ablası, oğlu da FETÖ imamı.’ Bu iddiaların yenilir yutulur bir yanı yoktur.” dedi.

Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı’nın FETÖ’cülere sığınma hakkı verilmesi konusunda kendi hükümetine rapor sunduğunun iddia edildiğini anımsatan Bahçeli, “Kokuşma her yere nüfus etmiştir. Ne var ki ülkemizde de FETÖ’ye son darbe indirilebilmiş değildir. Cumhurbaşkanı’nın koruma ekibinde görev yapan polisler açığa alınmaktadır. FETÖ hala ayakta, uyuyan hücreleri vasıtasıyla hala faaliyettedir. Türkiye bu kamburla daha fazla mesafe alamayacaktır.” diye konuştu.

“Eğer ip inceldiyse kopsun diyoruz. Ak koyun kara koyun ortaya çıksın istiyoruz.” diyen Bahçeli, “Sayın Cumhurbaşkanı’na, Sayın Başbakan’a çağrıda bulunuyorum: FETÖ’nün son mensubu, en son ferdi yakalanıp adalete teslim edilesiye kadar durmak, beklemek, gecikmek, hafife almak, ‘dün yanımızdaydı, yakınımızdı, arkadaşımızdı, vefaydı, şuydu buydu’ demek haramdır, bunlara karşı mücadele ise sonuna kadar helaldir.” değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, MHP’nin, FETÖ’yle mücadelede de önşartsız destek vereceğini, devlet ve millet bekasını korkusuzca, can pahasına müdafaa edeceğini bildirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Müflis CHP öyle bir kısır döngüye düşmüştür ki YSK kararının, seçim güvenliğine yönelik bir darbe, halkın iradesine yönelik bir kumpas girişimi olduğunu söyleyecek kadar yüzsüzleşmiştir.” dedi.

Bahçeli, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) 16 Nisan halk oylamasının kesin sonucunu açıkladığını, yapılan itirazların reddiyle de sonucun kesinleştiğini belirtti.

“Evet diyen vatandaşlarımız kadar ‘hayır’ iradesi gösteren vatandaşlarımız da bizim için değerli, tercihleri saygındır.” ifadesini kullanan Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

“CHP’nin freni patlamış kamyon gibi kontrolsüz tavrı ise bizzat kendisini küçük düşürmektedir. Müflis CHP öyle bir kısır döngüye düşmüştür ki YSK kararının, seçim güvenliğine yönelik bir darbe, halkın iradesine yönelik bir kumpas girişimi olduğunu söyleyecek kadar yüzsüzleşmiştir. 16 Nisan’a gölge düşürmek amacıyla mühürden başlayan tartışmaların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar uzayacağı görülmektedir. CHP havanda su dövmekte, kışkırttığı cepheleşmeden ‘ne kazanırım’ arayışındadır. Milli irade 16 Nisan’da hükmünü vermiş, konuyu kapatmıştır. Sandıkta kaybedenlerin, milletimizin demokratik ve hür seçimiyle verdiği kararını çarpıtmaya kalkışması ve bundan zafer umması hezeyandır. ”

MHP Genel Başkanı Bahçeli, “CHP’nin artık uyanması, girdiği komadan çıkması, hayat belirtileri vermesi içten tavsiye ve temennimdir. Ancak şunu da biliyoruz ki vermezse mabut ne yapsın mahmut. Altı kaval üstü şişhane mantık ve anlayışla bir yere varmak, bir neticeye ulaşmak nafile gayrettir. Kargayı kılavuz seçenlerin çam devirmekte ustalaşacağı, heveslerinin birer birer güme gideceği talihin değil, failin eseridir. CHP ve kader ortağı HDP ne yaparsa yapsın, hükümet etme sistemi değişmiş, Türkiye mazisiyle uyumlu, ancak düzeltilmiş bir rotada ilerlemeye başlamıştır. CHP ne hazindir ki milleti duymaktan acizdir. Yazıklar olsun ki Atatürk’ün kurduğu parti can kulağıyla cezaevindeki HDP’li eşbaşkanın sözde müthiş düşüncelerini dinlemekle meşguldür.” diye konuştu.

Bahçeli, 16 Nisan üzerinden MHP’yi töhmet altında bırakmaya çalışan zeka ve ahlak özürlülerinin uyduruk tez ve söylemlerine inatla devam ettiğini vurgulayarak, “Neymiş efendim, MHP yarılmayla karşı karşıyaymış. Bunların öğüttüğü yalan, savurduğu palavradır. Buradan diyorum ki MHP’ye oy veren kardeşlerimizin hangi oranda evet, hangi oranda hayır dediğini ispatlamayan, bunu somut bilgi ve belgelerle kamuoyuyla paylaşmayan alçaktır, şerefsizdir.” değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partiye üye olmasıyla fiili durumun hukuki bünyeye kavuşmasının sağlanacağını, AK Parti olağanüstü kongre kararına ise “Hayırlı olsun” demekten başka yapacak ve söyleyecek bir şeylerinin olmayacağını bildirdi.

“Bundan böyle, bilhassa FETÖ ve PKK ile kıran kıran bir mücadele hedef olmalıdır. Artık hiçbir mazeret kalmamıştır.” diyen Bahçeli, MHP’nin, terörizmin belini kırmak için devleti ve hükümetiyle bir ve beraber olduğunu ifade etti.

Teröre karşı sert ve şiddetli bir mücadelenin sürdürüldüğünü anlatan Bahçeli, şunları söyledi:

“Türkiye, nerede hain varsa, nerede kuyumuzu kazmak, infazımız için el ovuşturan canavar bulunuyorsa bir gece ya görünmeli ya da ansızın gelmelidir. Devlet olmak budur, bunu gerektirecektir. Bu itibarla Sayın Cumhurbaşkanı’nın çıkış ve iradesi değerlidir ve Milliyetçi Hareketin özlediği ruh bundan ibarettir.”

Bahçeli, terörizmle mücadele halindeyken, dost ve müttefik ülke ABD’nin hem nalına hem de mıhına vurmasının abesle iştigal olduğuna işaret ederek, “Geçen haftaki hava harekatımızın peşinden PYD-YPG’nin yanına koşan bazı ABD’li subayların görüntülenmesi içler acısıdır. Yine geçen hafta YPG paçavralarının taşındığı bir konvoy içinde ABD bayraklarının da taşınıp dalgalandırılması en hafif ifadeyle teröre çanak tutmak, cinayetlere yardım ve yataklık yapmaktır.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta yapacağı ABD ziyaretinde, Başkan Donald Trump ile Suriye ve Irak’taki gelişmeleri paylaşmasını ve Türkiye’nin meşru haklarını savunmasını beklediklerini vurgulayan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

“Terör örgütü IŞİD ile mücadele kılıfı altında ABD’den açık destek alan terör örgütlerinin sınır karakollarımıza yönelik saldırılarında tanksavar ve stinger füze kullandıklarıyla ilgili iddialar gündeme bomba gibi düşmüştür. Bu doğru ise topraklarımıza, vatan evlatlarımıza füze fırlatan caniler gerçekte emri kimden ve nerelerden almışlardır? PKK-YPG kollanmaktadır. Kan dökmelerinin önü açılmaktadır. 16 Nisan’dan sonra terörle mücadelede şehit olan 15 kahramanımızın kanına asıl kimler girmiş, hangi amaçlarla saldırı talimatını vermişledir?”

Devlet Bahçeli, Türkiye’nin, güney sınırları boyunca açılacak her fitne koridorunu imha etmesinin hakkı olduğunu belirterek, “Kürdistan’ı inşa etmek isteyen, önce kendi mezar anıtını yaptırmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, partisinin grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Olası bir koalisyonda MHP’nin bazı kriterleri olduğu yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Bahçeli, “MHP’nin şu kadar bakanlık almak suretiyle koalisyon ortağı olacağı” şeklindeki görüşlerin tamamen yanlış bir kanaat olduğunu söyledi. Bahçeli, bunun, MHP’yi başka bir zeminde tartışmaya açmak olduğunu ifade etti.

Şu an için 65’inci Hükümet’in görevinin başında olduğunu anımsatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu hükümet, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hükümetidir. Dolayısıyla hükümetteki herhangi bir değişiklik kanaati AKP’lilere aittir. Bugün ayrıca anayasa değişikliği sonrası, Sayın Cumhurbaşkanı partisine tekrar dönmektedir ve 21 Mayıs’ta da büyük kurultaylarını, olağanüstü olarak toplayacaklardır. Bu onların işidir, kamuoyu olarak bütün siyasi partilerin, gelişmeleri saygıyla takip etmesi anlamına gelir. O sebepten dolayı, ‘hükümet de yer alacağız, bunun için kriterlerimiz şunlarıdır’ böyle şeylerin aslı yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi 48 yıllık tüzel kişiliğe sahip, 250 yıllık bir fikri temel üzerine oturmuş güçlü bir partidir. Rakamsal olarak bugün 35’te olabiliriz ama özgün ağırlığımız çok çok üstündedir, onu herkesin anlaması lazımdır. Gün gelir milliyetçi harekete de tek başına iktidar nasip olur inşallah.”

Bir başka gazetecinin, “Bu, AK Partiden teklif gelirse kesinlikle kabul etmeyeceğiniz anlamını mı geliyor?” sorusuna Bahçeli, “Çok isabetli, doğru söylüyorsunuz.” karşılığını verdi. Bahçeli, “Yani herhangi bir bakan vermeyeceksiniz…” denilmesi üzerine, “Öyle şey olur mu efendim? MHP nasıl bir partidir, başkalarının eksiğini, gediğini tamamlamak için yama kurmaya hazır bir parti midir?” ifadesini kullandı. “Bugüne kadar böyle bir teklif geldi mi?” sorusuna Bahçeli, “gelmedi” yanıtını verdi.

Yeni hükümet kurulması durumunda, MHP’nin bir koalisyon protokolüyle hükümette yer alıp almayacağı sorusu üzerine Devlet Bahçeli, “Buna ihtiyaç yoktur. 66’ıncı hükümet de kurmuş olsalar, 316 milletvekiliyle Mecliste güvenoyu alabilecek yeter güçte olan bir iktidarı oluşturmuş olurlar.” diye konuştu.

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti olması halinde MHP’nin bu konuya nasıl bakacağı yönündeki soru üzerine, “Kim davet ederse etsin söylediklerim geçerli.” dedi.

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın, 2019 cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlık için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Ya aday ol, ya çekil” dediğinin ve 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün isminin de tartışabilineceğini belirttiğinin hatırlatılması üzerine Bahçeli, “MHP üzerine ne ekilirse o biçilir. Cumhuriyet Halk Partisi de 10-15 belediye başkanlığıyla, salonlarıyla, taşıma elemanlarıyla MHP’yi bir sunni bölünmeye doğru tahrik ve teşvik edendir. Allah sonlarını hayır etsin.” değerlendirmesini yaptı.

“2019’da Devlet Bahçeli de aday olabilir mi?” sorusuna Bahçeli, “Siz çok ileri görüşlüsünüz.” karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hindistan ziyaretine MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın da katıldığının hatırlatılması üzerine Bahçeli, bunun gazetelerde koalisyonla ilişkilendirildiğine dikkati çekti. Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

“Cumhurbaşkanı yurt dışına giderken partilerden, katılma arzusu taşıdığı milletvekillerini belirtmektedir. Bir veya iki… Bizim diğer akdadaşlarımız da Afganistan’a, Pakistan’a ve Rusya’ya giderken de öyle oldu. Şimdi Hindistan’a giderken öyle olacak. Önümüzdeki hafta içerisinde de Çin’e giderken de öyle olacak. Biz de MHP olarak milletvekillerinin bu tür seyahatlere katılmalarına müsaade ediyoruz. Arkadaşlarımız da katılıyorlar.”

CEVAP VER