Bir CHP’linin “terörist Demirtaş’a ‘barış insanı’ demesinin, önümüzdeki günlerde TBMM’de olacağını söylemesinin, bulanık ve buhran içinde kalmış bir zihnin hezeyanı” olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bir teröriste ‘barış insanı’ demek, evvela barışa ihanettir. Teröristin yeri TBMM değil, demir parmaklıkların arkasıdır. Kavga ve kutuplaşma meraklıları her zaman kaybedecektir.” görüşünü dile getirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasına, Nevruz Bayramı’nı kutlayarak başladı.

Nevruzun, asırlar boyunca Türk coğrafyalarında birlik, dirlik, barış ve huzuru sembolize eden müstesna bir günün adı olduğunu ifade eden Bahçeli, “Yalnızca bir mevsim döngüsü olarak yorumlamanın yetersiz kalacağı Nevruz Bayramı, aynı zamanda bolluk ve bereketin, dostluk ve kardeşliğin, kaynaşma ve kucaklaşmanın da timsalidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Nevruzu şer ve şiddet dolu amaçlarına malzeme yapmaya teşebbüs edenlerin zulme sözcülük, zillete gözcülük yapan odaklar olduğunu belirten Bahçeli, “PKK’nın ikmal deposu ve ileri kulesi olan HDP’nin hafta sonu düzenlediği sözde nevruz kutlamaları bu yılda ağır tahriklere sahne olmuştur.” diye konuştu.

Bir CHP’linin “terörist Demirtaş’a ‘barış insanı’ demesinin, önümüzdeki günlerde TBMM’de olacağını söylemesinin, bulanık ve buhran içinde kalmış bir zihnin hezeyanı” olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bir teröriste ‘barış insanı’ demek, evvela barışa ihanettir. Teröristin yeri TBMM değil, demir parmaklıkların arkasıdır. Kavga ve kutuplaşma meraklıları her zaman kaybedecektir.” görüşünü dile getirdi.

Çanakkale destanının dilden dile anlatılıp, nesilden nesile aktarılarak bir ibret, bir iffet, bir iftihar, bir itibar vesikası halinde tarihe mal olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, “Zaferimizin 107. yıl dönümünü karalamak maksadıyla, ‘Atatürk’süz Çanakkale’ diyenlere sesleniyorum; Anafartalar Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, en az diğer kahramanlarımız gibi Çanakkale’nin her yerindedir, her zerresindedir, her köşesindedir ve bizim de şeref payemizdir.” dedi.

“Hiçbir kemiksiz, hiçbir densiz, Aziz Atatürk ve Çanakkale üzerinden yeni bir kutuplaşma sayfası açmaya yeltenmemelidir.” ifadesini kullanan Bahçeli, bu yolun kapalı olduğunu ve sonunun uçuruma açıldığını söyledi.

1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılmasındaki amacın, Çanakkale Zaferi’nin Atatürk ile değil, köprü ile anılması olduğunu iddia edenlerin ne Çanakkale’yi bildiklerini ne Atatürk’e hürmet ettiklerini ne de Türkiye’ye sevgi beslediklerini kaydeden Bahçeli, 1915 Çanakkale Köprüsü’nün Türkiye’nin ulaştırma hedeflerinin etap etap gerçekleşmesine vesile olacak büyük bir yatırım hamlesi olduğunu vurguladı.

Bahçeli, köprünün yapımından emeği geçenlere teşekkür ederek, köprünün millete ve ülkeye hayırlı olmasını temenni etti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak bizim anlayamadığımız, bir türlü izahını yapamadığımız garabet, 1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılışından rahatsızlık duyanların kendilerini hemen ele vermeleri, gecikmeksizin ortaya çıkmalarıdır. Çanakkale Deniz Zaferi’nin 107. yıl dönümünde, milletimizin kalbi Gelibolu Şehitler Abidesi’nde atarken, birilerinin nifak üretimi hızlanmış, seriye bağlanmıştır. Bazı medya organları ve sakat zihniyet sahipleri önyargılarının esiri olmuşlar, geçiş ücretini bahane ederek karalama kampanyasına bel bağlamışlardır. Dediler ki bu köprü milletin sırtında yeni bir kamburmuş, geçiş ücretinin 200 lira olması fazlaymış. Yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen köprünün işletmecilerine günlük 45 bin araç garantisi verilmiş, ayrıca bu hedef tutmazsa farkı millet ödeyecekmiş. CHP’liler yine hazımsızlık örneği göstermişler ve 1915 Çanakkale Köprüsü’nde milyarca liralık vurgun yapıldığını ahlaksızca iddia etmişler.

Be hey müfteriler, be hey gafiller, o köprüden siz de geçeceksiniz, o köprüden tarihin hatıraları bir o yandan bir bu yana manen geçiş merasimi yapacak, niye gocunuyorsunuz? Niçin telaşlanıyorsunuz? Neden kızarıyor, bozarıyor, çılgına dönüyorsunuz? Bu köprü ülkemizin gururudur, bunu da mı kabullenemiyorsunuz? Hiç mi millete sevginiz kalmadı? Bu kadar mı gözünüz körleşti, bu kadar mı gönlünüz köhneleşti? Yapılanı takdir ve tebrik etmekten madem acizsiniz, hakkı haklıya teslimden madem uzaksınız, bari saygı gösterin, bari susulacak yerde konuşmayın da uzaktan bakanlar sizi adam zannetsinler. Eğer köprüden geçmem diyorsanız, buyurun denize atlayıp yüze yüze karşıdan karşıya gidip gelebilirsiniz. Buna engel yoktur, buna ‘hayır’ diyen yoktur. Bu zihniyet sahiplerini tanıyoruz, asıl dertleri Çanakkale Zaferi’dir. Asıl meseleleri, kıyılarımıza yanaşan zalimlerin def edilmesidir. Bu tarihi hezimetin kuyruk acısını çekiyorlar. Çanakkale’nin rövanşını almak için yanıp tutuşuyorlar.”

Bahçeli, konuşmasında, Türk Tabipleri Birliğine (TTB) yönelik eleştirilerini sürdürdü.

“TTB isimli bölücü yapılanmanın, namuslu ve vatanperver Türk hekimlerini temsil edemeyeceğini, onların mesleki çatı kuruluşu olamayacağını” söyleyen Bahçeli, “Sevgi ve saygıya layık Türk hekimlerine tek bir lafımız yoktur, olması da düşünülemeyecektir. Fakat nerede bir melanet varsa, Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve iş birlikçi yönetimi oradadır. Bunlar bir avuç millet ve devlet muhalifidir. PKK’nın yanında olan bunlardır. HDP’nin yolundan giden bunlardır. Bölücülüğün propagandasını yapan bunlardır. Zillete düşen bunlardır.” değerlendirmesini yaptı.

“Bunlara doktor demek, Tabipler Birliğinin başında Türk isminin bulunmasına sessiz kalmak Türklüğe ve doktorluğa en korkunç bühtandır.” ifadesini kullanan Bahçeli, şunları kaydetti:

“Bizim TTB’ye yönelik haklı eleştirilerimiz, bu kuruluşun yönetimine çökmüş üç beş Türkiye düşmanıyla ilgilidir. Bunun dışında hiçbir hekimimiz bu sözlerimizden alınmamalı, gücenmemelidir. Muğla’da bir uzman çavuşumuzun bir hastanede maruz kaldığı kötü muamele bizleri derinden üzmüştür. Sağlık çalışanlarımızı hedef alan şiddetin karşısında olacağız, ama askerlerimize yönelik saldırı ve tacizlerin de sonuna kadar karşısında duracağız.

TBMM’ye sunulan ve ilgili komisyona havalesi yapılan sağlıkta şiddetin önlenmesine dair teklifini ön şartsız destekleyeceğiz. Bu teklifle sağlık çalışanlarına karşı işlenen kasten yaralama suçunun, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki Katalog Suçlar arasına alınması temel bir güvencedir ve yerinde bir tedbirdir.

Bilhassa ifade etmek isterim ki, bir kişinin yanlışı genelleştirilemez, suç ve cezanın şahsiliği ilkesi esastır, pek tabii herkes için bağlayıcıdır. Zor bir dönemden geçerken, en küçük bir provokasyonun sonuçları elbette ağır olabilecektir. Her meslek mensubu insan onurunu incitmekten özenle sakınmalıdır. Ne hastanede, ne postanede, ne mahkemede, ne maliyede, ne adliyede ne de hayatın diğer alanlarında insanlık değerleri, insan olmaktan kaynaklanan kazanımlar asla ve kata çiğnememelidir. Biz geçmişte insan haysiyetini ayaklar altına alan kahredici ve ızdırap verici örnekleri yaşamış bir camiayız. Sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yememiz bu yüzdendir.

Bu birliğin başındaki şahsın, sorarım sizlere, Kandil’deki bir mağara deliğinde bir teröriste pansuman yapan diğer bir teröristten ne farkı vardır? Cani Öcalan’la ilgili kurulan özgürlük platformunun kurucuları arasında bu birliğin başkanı var mıdır yok mudur? Terörle mücadeleye karşı çıkan bu kişi değil midir? Doğu ve Güneydoğu’daki meskun mahal operasyonlarından dolayı Türkiye’nin uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini söyleyen bu kişi değil midir? Sağlık sistemini HDP’yle birlikte kurgulamaktan bahseden, HDP’li bölücülerle hedef ve emel birlikteliği içinde olan bu kişi değil midir? Teröristlere dostluk ve barış ödülleri veren bu Tabipler Birliği değil midir? Bu nedenle açık açık sesleniyorum: Türk Tabipleri Birliği mutlak surette kapatılmalıdır. Lazım gelen hukuki takibat süratle başlatılmalıdır. Yönetim organlarına yuvalanmış bölücülerden hukuk önünde hesap sorulmalıdır. Milletimizin haklı beklentisi budur. Adaletin tecellisi için ihanetin duvarı yıkılmalıdır. İsminin başındaki Türk’ü hak etmeyen, Türk’ü tanımayan, Türk’e kefen biçen bu örgütün vatan ve millet sevgisiyle dolup taşan hiçbir hekimimizi ahlaken temsil etmediği, edemeyeceği herkesçe bilinmelidir.”

Bahçeli, Rusya ile Ukrayna arasındaki ateşin, daha fazla enkaz ve yıkıma yol açmadan söndürülmesinin mutlaka sağlanması gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin ateşkesin sağlanması, sivil can kayıplarının önüne geçilmesi için olağanüstü bir çaba sergilediğini anımsatan Bahçeli, dünya üzerinde Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa en dengeli yaklaşan, süreci en geniş açıdan ele alan ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.

“Putin’in aklıselim çizgiye gelmesi beklentimiz ve temennimizdir.” diyen Bahçeli, Rus istihbarat teşkilatının, Ukrayna’nın Karadeniz’e döşediği mayınların kablolarının koptuğunu, bu mayınların akıntıyla birlikte Boğazlara kadar gelebileceğini iddia etmesinin ya bir algı oyunu ya da çok ciddi bir tehdit ihbarı olduğunu kaydetti. Bahçeli, bu doğruysa Türkiye’nin yüksek tehlike altında kalacağını, hazırlıklı ve uyanık olmanın hayati önemde olduğunu vurguladı.

Bahçeli, yaşanan trajedilere, kül yığınına dönen şehirlere, çocukların katledilmesine, sivil ölümlere, siyasi ve ekonomik ablukalara, savaşın üzerinden geçinen küresel baronların saltanatına artık bir son verilmesi gerektiğini dile getirerek “Silahların susma vakti gelmiştir. Diplomasinin imkanlarıyla, diyalog kanallarının çalıştırılmasıyla her müşkülatın aşılması mümkündür, mukadderdir. Türkiye’nin aktif, akılcı, ahlaklı, sağduyulu, çok boyutlu ve dengeli politikaları Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların sonlanmasına hizmet edecek kıvam ve kırattadır.” dedi.

Hiçbir ülkenin Türkiye kadar iyi niyetli, her iki tarafa da eşit mesafede yaklaşan, halisane ve adilane bir tutum içinde olmadığına işaret eden Bahçeli, “Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sona ermesinin tek ve geçerli yolu bu ülkelerin devlet başkanlarının, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da katılımıyla mesela İstanbul’da bir araya gelmeleridir. Kan duracaksa en yakın ve akla yatkın çare budur.” diye konuştu.

Bahçeli, böyle bir zirvenin, bölgeye huzur getireceğini, siyasi ve ekonomik sıçramanın ilk basamağı olacağını, savaştan nemalanan, güç tahkimi yapan, insanlığı korkutarak medeniyetler arası çizgileri kalınlaştırma arayışında olan ülkelerin kozlarını boşa çıkaracağını söyledi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı ile Rusya Devlet Başkanı’nın, tarih ve beşeriyet önünde, ihmali facialara yol açacak ciddi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye bu sorumluluğun icra ve ifasında destekleyici bir tavır ve dinamik politik vizyona sahip olduğunu ispat etmiştir. Ne var ki Batı, Ukrayna Cumhurbaşkanı üzerinden kumar oynamaktadır. Dahası arkasına saklanıp savaşı uzatmak ve yoğunlaştırmak için tezgah kurmanın hevesindedir. Ukrayna Cumhurbaşkanı’nı periyodik şekilde ve online olarak parlamentolarında konuşturup ayakta alkışlayan ülkeler bize göre samimiyetsiz ve ikiyüzlüdür. Zelenski’yi internet üzerinden dinleyip alkış tufanı koparanların nereden ve kimden sipariş aldığını basiretli ve temiz bir zihniyet sahibi herkes fark etmektedir. Tiyatroya gerek yoktur, bunu izleyip de aldanacak ve kanacak hiç kimse olmayacaktır. Ukrayna Cumhurbaşkanı’nı parlamentolarında konuşturan ülkelerin, savaşı körükleyen, güç konsolidesi yapan, kendi iradelerine ipotek koyan ABD’ye itirazları ne zaman görülecek, ne zaman ortaya çıkacaktır? Hani yaptırımlarla sonuç alınacaktı? Hani Rusya’nın nefesi kesilecekti?

Bugüne kadar NATO ne yaptı? ABD neyi sağladı? Birleşmiş Milletler hangi yaraya merhem olabildi? Rusya’ya uygulanan yaptırımların bir benzeri Türkiye’ye de reva görülmüyor mu? Bu nasıl müttefikliktir? Bu nasıl stratejik ortaklıktır? NATO üyeleri arasında yaptırıma maruz kalan tek ülke Türkiye’dir. Dost bildiklerimiz tarafından egemenlik haklarıyla oynanan, aleyhine ekonomik, siyasi ve diplomatik tuzaklar kurulan ülke de Türkiye’dir. Mücadele ettiğimiz terör örgütlerine destek verenler şu rezalete bakınız ki bizimle NATO şemsiyesi altında birlikte olanlardır. Bir Fransız, bir İngiliz, bir Alman ölünce kıyameti koparanlar, yıllardır oluk oluk akan Türk ve Müslüman kanlarını, alınan mazlum canları felç geçirmiş gibi izlemişlerdir. Kuzu postuna bürünmüş hiçbir ülke bize adalet dersi veremez, insanlık hatırlatması yapamaz, istikamet çizemez, ‘Yaptırımlara niye katılmıyorsunuz, neden S-400’ü aldınız?’ diyemez.”

MHP Genel Başkanı Bahçeli, “geçen hafta sonu Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşanan arkası önü projelendirilmiş hadiselerin içyüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek gerektiğini” söyledi.

Vakıfların nasıl kurulduğu, uymaları gereken kuralların neler olduğunun kanunlarla çerçevelendiğini anımsatan Bahçeli, “Türkiye husumeti aleni olan ve 701 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatılan Furkan Vakfı isimli örgütün provokasyonları sonucunda hiç arzu edilmeyen sahneler yaşanmıştır. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı hareket eden, yeri geldiğinde PKK’yı, yeri geldiğinde FETÖ’yü öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır.” değerlendirmesini yaptı. Bahçeli, şunları kaydetti:

“Bunlarda ihlas ve iman alameti mumla aransa bile bulunamayacaktır. Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir. Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanı’mıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastları bizim nezdimizde yok hükmündedir, hatta ayaklarımızın altındadır. Sayın Süleyman Soylu, soyismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir. Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir. Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana’da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum. Kadınları, çocukları zırh olarak kullanan bu sözde vakıf yöneticileri aynı zamanda hem korkak hem de günahkar olarak anılacaklardır.

Muhammedi ahlakın kırıntısını taşımayan, İslam’ın ruhuyla bağdaşmayan bu sözde vakfın kimin kuytusu, kimin kuyusu, kimlerin kumandası altında olduğunu vicdan sahibi her vatandaşımız az çok bilmektedir. Şayet bugün tedbir almazsak gelecekte yeni 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmazdır. Şayet bugün duyarlı ve sorumlu hareket etmezsek, içi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizlere önlem almazsak, uyarıyorum ki, terörist başı Gülenlerin arkası kesilmeyecek, ihanet kervanı kesintiye uğramayacaktır. İslam dini barış ve kardeşlik dinidir. Her kim bu manevi gerçeğe riayet ediyorsa baş tacımızdır. İstismarcıların, fesat yuvalarının, dinimizi ticarete ve batıl hedeflere tahvil etmek için fırsat kollayanların hesabı sorulmalı, hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni içten içe çürütmek, kaleyi içinden yıkmak için tetikte beklemek vatana ihanettir, millete ihanettir, bedeli muhataplarına çok ağır ödetilmelidir.”

CEVAP VER