Depremden etkilenen Gaziantep ve Malatya illerinde tarihi mekânların Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yeniden ayağa kaldırılma sürecini yerinde görmek üzere yola çıkan Kültür Sanat Muhabirleri Derneği “Malatya Kongre ve Kültür Merkezi”ni ziyaret etti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Daire Başkanlarından Sanem Arıkan’ın da yer aldığı ziyarette Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir ve dernek üyelerine 6 Şubat depremiyle ilgili açıklamalarda bulunan Malatya İl Kültür ve Turizm Müdürü Çetin Şişman, “Bizim burada yaşadığımız sadece depremden ibaret değildi, birçok olumsuzluğu bir arada yaşadık. Malatya’da hiç bu kadar kar yağmazdı, o gün kar yağdı. Malatya o kadar soğuk olmazdı, o gün eksi 21 dereceyi gördüğümüz bir gündü ve aynı anda artçı sarsıntılar hızlı bir şekilde devam ediyordu. Yani gün boyu artçılar ve diğer olumsuz koşullarla uğraştık.” dedi.

6 Şubat 2023, sabahı saat 04.17’de gözlerini açtıklarında büyük bir şehrin yok oluşuna şahitlik ettiklerini belirten Çetin Şişman, “Saat 6 gibi gün ışımaya başladığı zaman bizler ailelerimizi ilk etapta nerede konaklatabiliriz ya da nereye bırakabiliriz derdine düştük ve bütün şehir ayakta olduğu için trafik altüst oldu. Her yerde insanlar dışarıya çıktı ve “Biz acaba nerede konaklayabiliriz?” derdine düştü. Biz de il müdürleri olarak, WhatsApp grubundan koordinasyon merkezine geçilmesiyle ilgili bir mesaj aldığımızda hemen, hızlı bir şekilde koordinasyon merkezine ulaşmaya çalıştık. Saat 7’ye doğru bakanlığımızdan bir telefon geldi. Sayın Bakanımızın, Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle Malatya’nın deprem koordinasyon sorumlusu olduğu söylendi ve biz hızlı bir şekilde bakanımızı karşılamak üzere havalimanına gittik. Ardından valilikte milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla, il müdürlerimizle hızlı bir şekilde bir toplantı yapıp ‘ne yapılabilir?’ ile ilgili planlama yaptık. Bu süreç devam ederken sayın bakanımızın da bizzat başkanlık ettiği bir toplantıda saat öğlen 13.00 civarında olan ikinci depreme bizzat valilik konutunda yakalandık. Sayın valimiz orada, belediye başkanlarımız orada yani ekip, hazirun orada, Biz zar zor binadan çıkabildik. Çıktığımız zaman ben şehrin 1 metre yükseldiğini gördüm yani valilik konutunun bulunduğu yerden baktığımda şehir 1 metre yukarıya kalktı ve oturdu. Bunu biz gözlerimizle gördük. Sayın bakanımız “soğukkanlılığımızı korumamız lazım” deyince bu kez ikinci bir koordinasyon merkezi oluşturduk ve oraya geçtik.

O sabah asker de sahadaydı, devlet de sahadaydı, biz il müdürleri olarak hepimiz sahadaydık. Ben sayın bakanımıza kültürel varlıklarla ilgili bir soru yönelttiğimde bana ilk söylediği şey, “önce can sonra kültür işleri gelir” oldu. Biz de önce canlara odaklanmamız gerek diyerek hızlı bir şekilde enkaz çalışmalarına katıldık. Orada organizasyon yaptık. Daha sonrasında mesela ben bu kongre kültür merkezinden örnek vereyim burası bizim yıllardır il müdürlüğünün kullandığı bir mekân. Şehrin bütün etkinliklerinin yapıldığı, iki tane büyük salonun olduğu bir kongre kültür merkezi burası. O sabah saat 6.30-7.00’de bütün vatandaşlar burası güvenilir olduğu için bu alanda toplandılar. Bizim burada yaşadığımız sadece depremden ibaret değildi, birçok olumsuzluğu bir arada yaşadık. Malatya’da hiç bu kadar kar yağmazdı, o gün kar yağdı. Malatya o kadar soğuk olmazdı, o gün eksi 21 dereceyi gördüğümüz bir gündü ve aynı anda artçı sarsıntılar hızlı bir şekilde devam ediyordu. Yani gün boyu artçılar ve diğer olumsuz koşullarla uğraştık. Sonra buradaki vatandaşları uyardık. Dışarısı buz kesiyordu ancak onları binaya almak riskliydi. Yani binanın durumunu biz bilemiyoruz, artçı geldiği zaman bir sıkıntı olur mu olmaz mı? Biz de hemen AFAD’la hızlı bir şekilde koordine olduk. Buradaki mevcut mühendis arkadaşlarımızla (ki binanın kontrolünü şu anki genel müdür yaptı) konuşuldu ve denildi ki, “Şu an için vatandaşlar binanın girişinde en azından ısınabilir. ” Biz de vatandaşları buraya aldık. İlerleyen günlerde ise burada ön ve arka tarafta 140 çadır kuruldu. Bu çadırlarda 140 aile konakladı, her aile 5 kişiden oluşsa 700-800 kişi konaklıyor diye hesapladık. İçerideki 600 kişilik salonumuzda vatandaşlar bildiğiniz koltuklarda kaldı burada günlerce. Aşağı kattaki salonumuza ise insanlar risk alıp inmek istemediler. Buradaki yıkımın büyüklüğünü şuradan anlayın; Malatya’daki yapı stoğu ortalama 150 bin. Bunun 3’te 1’i ağır hasarlı yani yıkılacak, yani bir şehrin üçte birini yıkacağız. 150 bin binanın üçte birinin yıkıldığını düşünün.

Vatandaşlar bir zaman sonra “Nerede banyo yapacağız? Evlere girilmiyor, çadırda banyo yok” dediler. Yine sayın bakanımızın talimatlarıyla aşağıdaki kulislerin bütün lavabolarını da dâhil etmek üzere hızlı bir şekilde Elazığ’dan, çevre illerden yardım alarak buraları banyo yapılabilir hale getirdik, duşa kabinler oluşturduk. O şekilde burada kalan vatandaşlarımız sırayla banyo yapabildiler. Aynı hafta Vakıflar Genel Müdürlüğü TIR’ı buraya geldi ve yaklaşık 3 bin 200 öğün dağıtıldığı günler oldu.  Dışardan gelen vatandaşlar burada konaklamıyor ama buradan yemekler verildi. Vakıflar Genel Müdürlüğümüz sürekli burada. Yine sayın bakanımızın talimatlarıyla o rehabilitasyon sürecini atlatmak için (marka ismi vermek istemiyorum) büyük markaların kahve mobil araçları buraya geldi. Kahve dağıtıldı, çay dağıtıldı bunların hepsine sayın bakanımız aracılık yaptı. Sonraki süreçte şehirde konteyner kentler ve çadır kentler kurulmaya başlayınca sayın bakanımız “Burası bir an önce boşaltılıp artık günlük hayata yönelik organizasyonların ve sanatsal faaliyetlerin yapıldığı bir yer olmalı, o vasfını korumalı.” diye talimat verdi.

Burayı kademeli olarak boşalttıktan sonraki süreçte biz tam hazırlandık ve şehir olarak “Az hasarlı yerlere tekrar vatandaşlarımız girer, normalleşmeye yavaş yavaş başlarız.” diye düşünürken biliyorsunuz 5.6’lık depremle bir kez daha sarsıldık ve bütün hikayeyi tekrar baştan yazmaya başladık. Bütün binaların hasar tespit durumları yeniden sorgulandı. Yani biz hikâyeyi yeniden başlattık. 5.6’lık depremde o gün 30’a yakın bina yıkıldı. “O zaman burada bakanlık olarak ne yapmamız lazım?” diye sorduğumuzda “İşlerin ‘Mobil’ olarak yapılması gerekir” fikri ortaya çıktı. Yine sayın bakanımızın talimatlarıyla “yürüyen sahne” diye tabir edilen TIR’larımız var Devlet Tiyatrosu’nun TIR’ları. Onlar için bütün çadır kentlerde bir rota belirledik ve orada çocukları rehabilite etmek amacıyla çocuk oyunları oynattık. Ayrıca Sinema Genel Müdürümüzü arayıp sinema TIR’ını yine buraya getirttik. Öğrencilerimiz olsun, çocuklarımız olsun burada düzenli olarak sinema TIR’ı içerisinde (patlamış mısırlarını da yiyerek) bakanlığımızın belirlemiş olduğu filmleri izlediler. Yetmedi, Devlet Opera ve Balesi’nin çocuklara yönelik oyunları var, biz onları da yine buraya getirttik. Hatta Antalya Devlet Tiyatrosu bir hafta boyunca konteyner kentte oluşturulan etkinlik çadırında gösterilerine devam ediyor. Daha sonra TRT’yle ortaklaşa bakanlığımızın yürütmüş olduğu faaliyetler var, onları da yine çadır kentlerde yaptık. Dolayısıyla burada bakanlığın en önemli vurgusu şu oldu. “Evet deprem oldu, birçok sıkıntımız var ama hayat da bir taraftan devam ediyor. Bizim bu gençlerimizi, çocuklarımızı tekrar hayata katmamız gerekiyor.” mantığıyla burada kültürel sosyal faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. “ ifadelerini kullandı.

YIKILAN YERLERİ, AYAKTA KALAN YERLERİ GÖRECEĞİZ

Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir de proje hakkında açıklama yaptı.

Gökdemir yaptığı açıklamada, “Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” ile şehirlerin tanıtımına katkı sağlamak amacında olduklarının altını çizerken, Kahramanmaraş depremlerinin vurduğu Gaziantep ve Malatya illerini de depremden önce belirlediklerini hatırlattı.

Gökdemir, “Biz Kültür Sanat Muhabirleri Derneği olarak Kültür ve Turizm Bakanlığımızın katkılarıyla dördüncüsünü düzenlediğimiz “Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” vesilesiyle buradayız. İçerisinde Gaziantep ve Malatya illerinin olduğu bu projeyi aslında depremden 1 ay önce planlamıştık.  Deprem olduktan sonra biz dedik ki ‘Herhalde bu proje bu sene yapılmaz çünkü projenin içerisinde depremden etkilenen Gaziantep ve Malatya da var.’ Ama bakanlığımız bu projeleri gerçekleştirmek üzere ve buradaki insanların gerçekten bu etkinliklere ihtiyacı olduğunu göz önüne alarak bizim projemizin de bu işin içerisine dâhil olmasını uygun gördü. Projemizi bir an evvel gerçekleştirmemiz için olumlu görüş bildirdi. Yıkılan yerleri, ayakta kalan yerleri yerinde göreceğiz. Yıkılan ya da hasar gören kültürel değerlerin korunmasının Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da özellikle üzerinde durduğu, üzerine titrediği bir konu olduğunu biliyoruz. En kısa zamanda tekrar ihya edilerek ayağa kaldırılacağına inancımız sonsuz. Biz de gazeteci arkadaşlarımızla, Kültür Sanat Muhabirleri Derneği’ndeki arkadaşlarımızla Malatya’yı gezeceğiz ve Malatya’nın depremden dolayı yaşadığı bu sıkıntıları yerinde göreceğiz. Hep birlikte neler yapabiliriz, biz gazeteciler olarak da neler yapabiliriz onları ele alan, kaleme alan, Malatya’nın eski günlerine dönmesi için bize düşen görevleri yerine getirmek için biz de bugün buradayız inşallah güzel şeyler yapacağız diye düşünüyorum.” dedi.

DEPREM NEDENİYLE İKİ PROJE BİRLEŞTİRİLDİ

Kültür ve Turizm Bakanlığı Daire Başkanlarından Sanem Arıkan etkinlik hakkında açıklamalarda bulundu.

Arıkan yaptığı açıklamada, iki ayrı projeyi birleştirme kararı aldıklarının altını çizerken, depremin acısını unutturmak için bakanlığa ait tüm kurumların elbirliğiyle çalıştığını hatırlattı.

Arıkan, “Yaşanan deprem felaketinin ardından, “Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” ile “Hadi Poyrazoğlu Kukla ve Karagöz Gösterimi” projelerini birleştirme kararı aldık. Hadi Poyrazoğlu Kukla ve Karagöz gösterimini normalde Ankara’da yapıyorduk. Geçen sene ilkini yapmıştık bu yıl da ikincisini yapıyoruz. Engellilerin de dâhil olduğu engelsiz bir projeydi. Hiç aklımızda yoktu ama şartlar böyle olunca, “Bizim de depremle ilgili gidip oradaki çocuklara destek vermemiz gerekir.” diyerek Bakanlığımızın da katkılarıyla hem Hadi Poyrazoğlu Derneği’nin, hem de AHİD Ankaralılar Derneği’nin desteklediği bu projeyi de buraya getirdik. Bugün çadır kentimizdeki çocuklarımıza ‘Hadi Poyrazoğlu Kukla ve Karagöz Gösterisi’ni yapıp onları mutlu etmeye çalışacağız. Yine bakanlığımız desteğiyle çıkardığımız boyama kitaplarımız var. Çocuklarımıza onları dağıtacağız. Çünkü çocuklar bizim geleceğimiz, önceliğimiz onlar, inşallah bir an önce onlara depremin acısını unutturmak için bakanlığımızın tüm kurumları elbirliğiyle çalışıyor. Tabi burada Araştırma Eğitim Genel Müdürlüğümüz, Telif Hakları Genel Müdürlüğümüz, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğümüz bu projede birleşti. Herkes elini taşın altına koyacak ve inşallah eski günlerine döndüreceğiz. Bu vesileyle de tabi Malatya’da da hayatını kaybeden vatandaşlarımız için Allahtan rahmet diliyoruz, kalanlara baş sağlığı diliyoruz. Yaralılarımıza acil şifa diliyoruz. Bir an önce inşallah eski günlere kavuşmayı diliyoruz. Acılar, yaralar tabi ki hiçbir şey unutulmaz ama bir şekilde hayat kalitesini artıracak hale inşallah bir an önce gelecektir diyoruz.” ifadelerini kullandı. (Haberola-Necdet Gürsoy)

 

CEVAP VER