CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Her bakan değiştiğinde sınav sistemi değişiyor, her bakan değiştiğinde sistem değişiyorsa o sistem milli değildir. Bakanlığın adı ‘Milli Eğitim Bakanlığı.’ Nasıl bir milliyse, sınav değişiyor bakan değişiyor, bakan değişiyor sınav sistemi değişiyor.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, 2015’te Şırnak’ta şehit olan kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan’ın Osmaniye’deki cenaze töreninde sarf ettiği sözlerle gündeme gelen eski Yarbay Mehmet Alkan’a CHP rozeti taktı.

MEHMET ALKAN OHAL KHK’SI İLE ORDUDAN ATILDI

Kılıçdaroğlu, Mehmet Alkan’ın, kardeşinin cenazesi sırasında, “Buradaki vatan evladı daha 32 yaşında. Sevdiklerine doyamadı, bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Daha düne kadar ‘çözüm’ diyenler neden şimdi ‘sonuna kadar savaş’ diyor.” dediğini belirtti.

Alkan’ın bu sözleri nedeniyle, bir OHAL KHK’sı ile ordudan atıldığını belirten Kılıçdaroğlu, “Bütün şehit yakınlarına, bütün gazilere sesleniyorum: Bu tabloyu içinize sindiriyor musunuz? Eğer bu tabloyu içinize sindirmiyorsanız, yarın önüne sandık gelecek, elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu öyle vereceksiniz.” dedi.

Alkan’ın sadece ordudan atılmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Pasaport verilmedi, tazminatı verilmedi, kredi kartı bile verilmedi, sivil ölüme mahkum edildi. Vallahi de billahi de bunların yatacak yeri yok. Şimdi bu tablodan güç alanlar, herkesin gözü önünde iki gazimizi darbedebiliyor. Cesareti kimden alıyor? Bunun sorgulanması lazım. Vicdan sahibi herkese sesleniyorum; gazileri darbetmek nedir? Sen eğer arabana binip rahatça geziyorsan bu gaziler sayesinde. Yeri gelir ‘vatan, millet, Sakarya’ dersin, yeri gelir arkana bakmadan kaçarsın.

Bütün gazilerimize sahip çıkacağız. Onlara kalkan her el millete kalkmış bir eldir. Bütün gazilerimize, şehitlerimize, gazi ve şehit yakınlarımıza sahip çıkmak zorundayız. Havuz medyasından bir köşe yazarı gazilere ‘şaklaban’ diyecek kadar ileri gidiyor. Asıl sen şaklabansın.”

SÖZCÜ BU ÜLKEDE SONSUZA KADAR YAŞAYACAK

Kılıçdaroğlu, bugün Sözcü gazetesi ile ilgili davanın duruşması olduğunu anımsatarak, gazete sahibi Burak Akbay’ın, silahlı terör örgütünü yönetme ve propagandasını yapmak suçundan 30 yılla cezalandırılmak istendiğini savundu.

Kılıçdaroğlu, “Bunlar ülkeyi yönetemiyor, memlekette ne olup bittiğinin bile farkında değil. Siz Sözcü’yü de yazarlarını da asla ve asla mahkum edemezsin. Asla bu milletin gönlünden silemezsiniz. İktidar ‘önümde diz çökeceksin, bu yazarları atacaksın’ diyor. Yargılanma sebebi bu. O da ‘atmam’ diyor. ‘Ben de seni yaşatmam’ diyor. Sen ne yaparsan yap, Sözcü bu ülkede sonuna kadar yaşayacaktır.” diye konuştu.

MADEN İŞÇİLERİNİN HAKLARINA SAHİP ÇIKACAĞIZ

Geçen hafta, Zonguldak’taki maden işçilerinden ve Mecliste görüşülen torba yasanın 58’nci maddesinden söz ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, “İşçiler ‘biz maden ocağından çıkmayacağız’ dediler. Bugün sabaha karşı haber gelmiş bir uzlaşma sağlanmış. Eğer bir uzlaşma sağlanmışsa parlamentoda bunun takipçisi olacağız. Zonguldak’taki bütün işçilerin haklarına sahip çıkmak CHP’nin temel görevidir.” dedi.

SINAV DEĞİŞİYOR BAKAN DEĞİŞİYOR, BAKAN DEĞİŞİYOR SINAV SİSTEMİ DEĞİŞİYOR

Kılıçdaroğlu, son günlerde eğitimle, sınavlarla ilgili yeni bir tartışma yaşandığına işaret ederek, “Devlet akılla yönetilir, devlet bilgiyle yönetilir. Ortak akılla yönetilir. Eğer bir karar alacaksanız oturur bakarsınız; şu geldiğimiz hale bakın. Her bakan değiştiğinde sınav sistemi değişiyor, her bakan değiştiğinde sistem değişiyorsa o sistem milli değildir. Bakanlığın adı ‘Milli Eğitim Bakanlığı.’ Nasıl bir milliyse, sınav değişiyor bakan değişiyor, bakan değişiyor sınav sistemi değişiyor.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Çocuklarımızın iyi okumasını isteriz, analitik düşünmelerini, dünyayı, çevreyi sorgulamalarını isteriz. İyi öğretmenler olmasını isteriz. Adı ‘Milli Eğitim’ ama bu bakanlık milli değildir. Haziran 2017’de ‘Öğretmen Strateji Belgesi’ yayınlandı. 2017’de açıklanan belge kamuoyuna kapalı, saydamlıktan uzak. Bu nasıl milli; vatandaşın, eğitimcilerin, sendikaların haberi yok. Kim yayınlıyor? Mili Eğitim Bakanlığı.”

Kılıçdaroğlu, yine yapılan bir araştırmada Türkiye’deki ortaokul öğrencilerinin yaşamlarından memnun olmadıklarını ortaya koyduğunu dile getirerek, iktidarın getirdiği her sistemi “büyük reform” diye tanıttığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bütün velilere sesleniyorum; senin çocuğun bu kadar değersiz mi? Birisi kalkıyor, eğitimci değil, ama ‘Başbakana söylerim bu kalkar’ diyor. Aradan 87 saat geçtikten sonra Milli Eğitim Bakanı taksi durağında TEOG’un kalktığını açıklıyor. Neye göre koydun, neye göre kaldırıyorsun.” açıklamasında bulundu.

TEOG yerine geçecek modeli Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıkladığını, açıklaması sırasında ise “okulların yüzde 90’ının niteliksiz olduğunu itiraf ettiğini” belirten Kılıçdaroğlu, CHP’nin iktidar olması durumunda eğitimde yapacağı değişiklikleri anlattı.

Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Kesinlikle bütün tarafların katılımı ile Milli Eğitim Şurası toplanmalı. Devlet ortak akılla yönetilir, akıl akıldan üstündür. Bunu zamanında Finlandiya yaptı. Finlandiya’daki reformu yapan bakan yardımcısını Türkiye’ye davet ettik. Milli Eğitimdeki bütün taraflara çağrı yaptık ‘gelin dinleyin’ diye. Biz davet ettik, görevimizi yaptık. Her okulun bir bütçesi olmalı. Devlet özel okullara 1 milyar 300 milyon lira teşvik veriyor. Devlet okullarına vermiyor, çünkü devlet okullarına fakir fukaranın çocukları gidiyor. Zaten fakir fukaranın oyu çantada diyor. Bu konuda da bütün veliler dikkatli olmalı. Liyakat esaslı bir sisteme yeniden dönmek zorundayız. Öğretmenlerin yetiştirilmesine özel çaba harcamalıyız. Taşımalı eğitime son vermemiz lazım. Nerede çocuk varsa orda okul, orada öğretmen olacak. Her köyde bir ziraat mühendisi olmasını nasıl öngörüyorsak, bir öğretmen de olacak. Gerekirse boğazımızdan kesip çocuklarımıza ayıracağız. Eleştiriyoruz ama ne yapılması gerektiğini de söylüyoruz.”

70 BİN KASAP İSYAN EDİYOR

Türkiye’nin samana muhtaç hale getirildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, arpa, mısır, fasulye, pamuk, mercimek, et, canlı hayvan ithal edildiğini söyledi.

Kanuna göre, çiftçiye verilmesi gereken milli gelirin en az yüzde 1’i oranında teşviğin ödenmediğini savunan Kılıçdaroğlu, şimdi ise et ithal edildiğini bildirdi.

Kılıçdaroğlu, 7 yıldır et ithal edildiğini belirterek, Türkiye’nin 7 yıldır pahalı et yediğini savundu. İthal edilen etin 2 mağazada satıldığını, 70 bin kasabın isyan ettiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, “Niye isyan ediyorsun? İsyan etmenize gerek yok. Yarın önünüze sandık gelecek, demokratik yollardan hesabını soracaksınız.” diye konuştu.

Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanvekili Osman Yardımcı’nın, “Ele vereceğinize bize verin, biz satalım. Kasaplar olarak vatandaşlara daha kolay ulaşırız. Bakanımızın bize sahip çıkmasını beklerdik. Ama olmadı.” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Niye sahip çıksın? O paraya, cebine, çocuklarına, köşeyi dönmeye sahip çıkıyor, kasaba mı sahip çıkacak?” görüşünü savundu.

Et fiyatlarını düşürmenin yolunun besiciyi, yemi, samanı, yoncayı desteklemekten geçtiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “İthalatla olmaz. Haydi bizim de sözümüzü dinlemiyorsun, ABD, Almanya, Fransa, Hollanda’ya bak, nasıl yapıyorlar. Onları zenginleştiriyorsun, mağdur olan bizim besicimiz, kasabımız.” ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, 2006- 2017 arasında çiftçilere 196 milyar 241 milyon lira destek ödemesi yapılması gerekirken, 93 milyar 514 milyon lira verildiğini söyledi.

5 MİLYON VATANDAŞ CAM FİLMİNE 1 MİLYAR LİRA ÖDEDİ

Kemal Kılıçdaroğlu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 26 Ekim 2016’da yayımladığı yönetmelikle otomobillere cam filmi takılmasının serbest bırakıldığını anımsatarak, 5 milyon vatandaşın arabasına cam filmi taktırdığını, bunun karşılığında 1 milyar liranın üzerinde para ödendiğini bildirdi.

Aradan 1 yıl geçmeden kararın değiştirildiğini, cam filmi taktırmanın yasaklandığını belirten Kılıçdaroğlu, “Niye serbest bıraktılar, niye yasakladılar? Açıklayan var mı, hesabını soran var mı? Yok. 5 milyon vatandaşa sesleniyorum, bunlar Türkiye’yi yönetemezler, cebine el attılar, ‘filmi tak’ dediler taktın, sök dediler söktün. Sandık önüne gelecek, bunun hesabını sana sandıktan soracağım diyeceksin. Kibir, aklın önüne geçerse sonuç böyle olur.” ifadesini kullandı.

GEL İSTİFA EDEN GÖREVDEN ALINAN BELEDİYE BAŞKANLARI İÇİN ERKEN SEÇİM YAPALIM

Daha önce “hiç kimsenin bu ülkede can ve mal güvenliği olmadığını söylediğini, kıyametin koptuğunu” belirten Kılıçdaroğlu, bunun en tipik örneğinin, seçilen belediye başkanlarında görülebileceğini ileri sürdü.

“Halkın oyuyla seçilen bir belediye başkanının, can ve mal güvenliği yoksa sokaktaki vatandaşın nasıl olacak?” sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, Balıkesir Belediye Başkanı Edip Uğur’un, herkesin önünde, açıkça, ağlayarak bunu itiraf ettiğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, bir Allah’ın kulunun, savcının çıkıp, “Tehdit suçtur. Kim seni tehdit etti, aileni nasıl ettiler?” diye soruşturma açmadığını, açamadığını, korktuğunu öne sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ama Burak Akbay, Cumhuriyet hakkında açarlar. Neden? Talimat aldıkları için. O nedenle hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur.

Belediye başkanlarını istifa ettirdiler, bazılarını KHK ile görevden aldılar, yerine kayyum atadılar. ’17 ay beklemeyelim, erken seçime gidelim’ dedik. ‘Demokrasinin namusunu kurtaralım’ dedik. Gelmediler, kaçtılar. Hayatımda milli iradeden korkup kaçan bir genel başkan görmemiştim, onu da görmek bana nasip oldu. Şimdi teklifi biraz daha yumuşatıyorum, kaçmasın diye. Gel istifa eden ve görevden alınan belediye başkanları için erken seçim yapalım, milli iradeye saygı gösterelim, özel düzenleme yapalım. Her türlü desteği verelim. Niçin korkuyorsun, kaçıyorsun? Siyasetçi milletten korkuyorsa seçimi nasıl yapacak? Hodri meydan dediğim için mi korkup, kaçıyorsun? Hodri meydan demeye sonuna kadar devam edeceğim. Onu sevdiğim için değil, demokrasiye saygı duyduğumuz için söylüyorum.”

ATAMAYLA BELEDİYE BAŞKANI GELMESİN, ONU KENAN EVREN YAPIYORDU

Kılıçdaroğlu, Anayasa’nın 78. maddesinin, TBMM’de boşalan üyelik sayısının, üye tamsayısının yüzde 5’ini bulması halinde 3 ay içinde ara seçim yapılacağına hükmettiğine işaret etti. Kılıçdaroğlu, aynı maddeye göre, bir ilin veya bir seçim çevresinin milletvekili kalmaması halinde, 90 gün içinde orada seçime gidilmesi gerektiğini belirtti.

Nüfusun yaklaşık yüzde 50’sinin, seçmediği belediye başkanları tarafından yönetildiğini savunan Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:

“Atamayla belediye başkanı gelmesin, onu Kenan Evren yapıyordu. Bütün AK Parti’li kardeşlerime de sesleniyorum: Seçtiğiniz hükümet 15 yıldır iktidarda. 15. yılın sonunda eğer partinizin genel başkanı, seçimden korkup kaçıyorsa siz de şapkanızı önünüze koyup, düşünmek zorundasınız. Şu soruyu sormak zorundasınız: Sana oy verdik iktidar yaptık, niye kaçıyorsun, neden kaçıyorsun? Benden korkmuyorlar, çekinmiyorlar herhalde. Eğer korkuyorsan, çekiniyorsan, gerekçesini söyle, ona göre önlem alırım, seni korkutmam. Bu millete, milletin iradesine güveniyorum.”

FAİZ LOBİSİNE ÇOK İYİ ÇALIŞIYORLAR

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın ülkeyi yönetemediğini öne sürerek, “Ama iki konuda hakkını yememek lazım. Kendilerine ve yandaşlarına, faiz lobisine çok iyi çalışıyorlar. Sadece yabancılara 15 yılda ödedikleri faiz 145 milyar dolar. Şimdi, ‘IMF’ye borçlanmadık’ diyorlar. Bu 145 milyar doları kime ödedin, kimden borç aldın? ‘Ey Kılıçdaroğlu, senin söylediğin rakam doğru değil’ diyemezler. Faiz lobisinin has adamlarıdır bunlar, o lobinin önünde secde ederler. Sadece yabancılara mı, yerli faiz lobisine de ödüyorlar. 2003-2015’te ödedikleri faiz 620 milyar lira.” ifadesini kullandı.

“Rerefandumda evet deyin Türkiye uçacak.” denildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, enflasyon, dolar ve terörün uçtuğunu savundu.

Hükümetin vatandaşa, “Vergini öde, yastık altındaki altınları çıkar, dövizin varsa bozdur.” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, siyasetçinin halka örnek olması, halktan bir şey istiyorsa önce kendisinin yapması gerektiğini bildirdi.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

VERGİ ÖDEMEMEK İÇİN ŞİRKETLERİNİ GÖTÜRÜP VERGİ CENNETLERİNDE KURUYORLAR

“Ey vatandaş vergini öde. Sen ödemiyorsun. Şirketi nerde kurdun? Niye Malta’da, vergi cennetlerinde kuruyorsun? Sen niye dövizini bozdurmuyorsun, niye yurtdışındaki bankalarda dövizini tutuyorsun, sen başbakansın, bakansın, milletvekilisin, sen yandaşsın, yandaş sermayesin, senin gazetelerin var. Neden onlar yurtdışındaki bankalarda dövizlerini tutuyorlar? Bu soruyu herkesin kendi vicdanına sorması lazım.

Sabah musluğu açtığında akan sudan 5 tür vergi ödüyorsun. Vatandaş, gün içinde 494 çeşit vergi ödüyor. Öldükten sonra da vergiden kurtulmuyorsun; veraset intikal vergisi, tabut yaparken, kefen bezi alırken vergi ödüyorsunuz. Ama bu Ankara’daki beyler vergi ödememek için şirketlerini götürüp vergi cennetlerinde kuruyorlar. Yeni doğan çocuk vergi öder; emzik, bez, çocuğunuza sakız alırsın vergi ödersin. Ama bu Ankara’daki beyler Türkiye’de vergi ödememek için vergi cennetlerinde şirketler kurarlar. Bunların yatacak yeri yok. Vatandaşa ‘vergi öde’ de, sen vergi ödeme ve Türkiye’yi yönet. Sayın Başbakan, ‘Çocuklarım dahil herkesin hesabı incelensin’ diyor. Sayın Başbakan’a içten teşekkürlerimi sunuyorum. Özgüveni dolayısıyla da teşekkürlerimi sunuyorum. Arkadaşlarım vergi cennetlerinde kimin ne kadar parası, şirketleri var, ortaya çıksın diye araştırma önergesi verecekler. Umarım Sayın Başbakan, verdiği sözün arkasında durur ve bizim ekonomi tarihimizin bu karanlık noktasını hep birlikte aydınlatmış oluruz. Görelim bakalım el mi, bey mi yaman.”

CEVAP VER