TBMM 26. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Irak’ta yapılan gayrimeşru referanduma tepki göstererek, “Sınırlarımızın hemen başında, hem Irak halkı, hem de Türkiye başta olmak üzere çevre ülkeler için daimi tehdit oluşturacak bir fitne kuyusunun kazılmasına göz yumamayız. Hele hele uluslararası toplumun aidiyeti tartışmalı olarak gördüğü, bizim ise bir Türkmen kenti olduğunu çok iyi bildiğimiz Kerkük üzerinden ülkemizin tehdit edilmesine asla tahammül edemeyiz; bunun hesabını da mutlaka sorarız” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) 26. Dönem 3. Yasama Yılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Kurulda yaptığı konuşma ile başladı.

“IRAK’TAKİ SIKINTILARA, KUZEY IRAK YÖNETİMİNİN ATTIĞI YANLIŞ ADIMLAR EKLENDİ”

Konuşmasında Irak’ın ilk Körfez Savaşı’ndan bu yana istikrara kavuşamadığını; sürekli çatışmaların ve krizlerin yaşandığı bir ülke olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ tehdidinin ilk patlak verdiği yer olan Irak’taki mezhep gerilimi, pek çok sorunun ana kaynağı durumundadır. Şimdi bir de bu sıkıntıya, Kuzey Irak Yönetiminin attığı yanlış adımlar eklenmiştir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Irak Anayasasına göre, hem de uluslararası toplumun yaklaşımı itibariyle, Kuzey Irak Yönetiminin yaptığı referandumun herhangi bir karşılığı olmadığını vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Buna rağmen, bu teşebbüs dahi başlı başına önemli bir sorundur. Türkiye, Irak’taki tüm kesimlerin güvenliği, huzuru, refahı için yaptığı çalışmaların, Kuzey Irak Yönetimi nezdinden böyle karşılık bulmasının üzüntüsü içindedir. Buradaki asıl sıkıntı bu girişimin yol açtığı sonuçların, asıl kimin işine yarayacağıdır. Bu süreçten ne Kürtlere, ne Araplara, ne Türkmenlere, ne de diğer gruplara hayırlı bir sonuç çıkmayacağı çok açıktır.”

“KUZEY IRAK YÖNETİMİ, HÜSRANA UĞRAMAYA MAHKÛMDUR”

Kadim devletlerin dahi varlıklarını korumakta zorlandıkları bir kaotik dönemde, bölgesel bir yapının bağımsızlık iddiasının başka güçlerin oyuncağı olmaktan öte bir anlam taşımayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sınırlarımızın hemen başında, hem Irak halkı, hem de Türkiye başta olmak üzere çevre ülkeler için daimi tehdit oluşturacak bir fitne kuyusunun kazılmasına göz yumamayız. Hele hele uluslararası toplumun aidiyeti tartışmalı olarak gördüğü, bizim ise bir Türkmen kenti olduğunu çok iyi bildiğimiz Kerkük üzerinden ülkemizin tehdit edilmesine asla tahammül edemeyiz; bunun hesabını da mutlaka sorarız” dedi.

Erbil’deki Kürt’ün hakkını savunmanın, Musul’daki Arap’ın, Kerkük’teki Türkmen’in hakkını yok saymak anlamına gelemeyeceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yanı başındaki Türkiye’yi karşısına alma uğruna uzaklardan destek bekleyen Kuzey Irak Yönetimi, önünde sonunda hüsrana uğramaya mahkûmdur. Hiç kimsenin bölgede yaşayan milyonlarca mazlum insanı, ambargoların, tecrit ve yaptırımların baskısı altında perişan etmeye hakkı yoktur. Güvenliğin ve refahın formülünün birlikte, bütünlükte, dayanışmada arandığı bir dönemde bu tür ayrılıkçı heveslere kapılmak, en başta kendi toplumuna ihanet etmektir. Kişisel hırslar ve iktidar kaygılarıyla yapılan bu yanlıştan bir an önce dönüleceğini umuyoruz.”

“KONUNUN BİR AN ÖNCE SAĞDUYUYLA ÇÖZÜMÜ EN BÜYÜK ARZUMUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası toplumdan, dünyanın pek çok yerinde başka sorunların da tetikleyicisi olacak bu adımı cesaretlendirecek herhangi bir destek beyanının şu ana kadar gelmemiş olmasını önemli gördüğünü ifade etti.

Türkiye olarak, Irak Merkezî Yönetimi ve İran’la birlikte çeşitli adımlar attıklarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası toplumun da bu adımlara destek vermiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Konunun daha tatsız noktalara varmadan, bir an önce suhuletle ve sağduyuyla çözümü en büyük arzumuzdur. Kuzey Irak Yönetimi, yaptığı yanlıştan dönme erdemini gösterdiğinde, Türkiye, devleti ve milletiyle bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.

“AVRUPA, TERÖRİSTLERİN ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYARAK DOLAŞTIKLARI BİR YER HÂLİNE GELDİ”

“Terör örgütleriyle mücadelemizde bizi en çok hayal kırıklığına uğratanların başında Avrupa Birliği ülkeleri geliyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin AB üyeliğine engel olanların, terör örgütlerine karşı sergiledikleri müsamahakâr tutumdan rahatsız olduğunu dile getirerek, “Biz diyoruz ki, PKK bölücü bir örgüttür, terör örgütüdür, devletimizi yıkmaya çalışmaktadır, bunun için sürekli terör eylemleri düzenlemektedir. Biz diyoruz ki, FETÖ bir ihanet çetesidir, devleti ele geçirmeye teşebbüs etmiştir, başlattığı darbe girişiminde 250 vatandaşımız şehit olmuştur, 2 bin 193 vatan evladı gazi olmuştur” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Aynı şekilde cinayetten soyguna, adam kaçırmadan emniyet güçlerine saldırıya kadar her çeşit suça bulaşmış çeşitli terör örgütü mensuplarının bilgilerini kendilerine veriyoruz. Peki, Avrupa ülkeleri bunun karşılığında ne yapıyor dersiniz? Hiçbir şey. Bugün Avrupa, teröristlerin ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları, Türkiye’nin meşru yönetimine karşı her türlü organizasyonu yapabildikleri bir yer hâline gelmiştir. Bir Avrupa ülkesinin parlamento binasının önünde, şakağıma silah dayanmış posterler açılıyor ve o ülkenin polisleri bunu sadece seyrediyor. G-20 Zirvesindeyiz; şahsımın resmi, Sayın Putin’in resmi ve Suudi Arabistan Kralı’nın resmi, üçlü resim. Yan tarafta bir otomobil, Mercedes. Polisler etrafı çevirmiş, çok ilginçtir; ‘öldürene Mercedesin verileceğini’ söylüyorlar. O ülkenin Şansölyesine bunu söylediğimde haberi yokmuş gibi, orda yanındaki arkadaşlarına bakıyor. Nasıl haberiniz olmaz, mümkün mü? Ama dert başka… Türkiye üzerinden bir politika, seçim hazırlığı yapmak.”

Avrupa’nın her köşesinde terör örgütlerini, teröristleri, onların işledikleri cinayetleri yücelten broşürler, afişler dağıtıldığına ve stantlar kurulduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi vatandaşları ülkemizde, terör dâhil çeşitli suçlardan yakalandığında hemen kapımıza dayananlar, bizim onlara ilettiğimiz dosyaları işleme dahi koymuyorlar. Avrupa Birliği kurumlarının, fasıllardan serbest dolaşıma ve yardımlara kadar her konuda ülkemize karşı sergilediği ikiyüzlü tutum öylesine alenileşti ki, artık bu durumu örtecek mazeret dahi bulamıyorlar” dedi.

“AB SÜRECİNİ BİTİREN VE HAVLU ATAN TARAF BİZ OLMAYACAĞIZ”

Türkiye’nin, 1959 yılında ilk başvuruyu yaptığı, 1963 yılında Ankara Anlaşmasını imzaladığı tarihten beri gösterdiği sabrı, Avrupa Birliği’nin yanlış anladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna rağmen, şunu açıkça ifade ediyorum. Bu süreci bitiren, havlu atan, vazgeçen taraf biz olmayacağız. Aslına bakarsanız, bizim Avrupa Birliği üyeliğine ihtiyacımız da kalmamıştır. Şayet bugün Avrupa Birliği bir atılım yapacaksa, bunun tek bir yolu vardır, o da Türkiye’yi üye yaparak, gerçek anlamda bir ekonomik ve kültürel genişleme hamlesini başlatmasıdır. İşte Brexitte hallerini gördük, kim bilir bunu neler takip edecektir” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer Avrupa Birliği bunu yaparsa, biz buradayız, Avrupa’nın geleceğine katkı vermekten memnuniyet duyarız, oralarda 5 milyonu aşkın soydaşımız var. Yapmazsa da bizim için hiç fark etmez; kendi yolumuzda ilerlemeye devam ederiz. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm partilerimizin de iştirak ettiğini düşündüğüm bu politikamızı, Avrupa Birliği’nden kesin bir cevap alana kadar muhafaza edeceğiz” dedi.

CEVAP VER