MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD’de süren Rıza Sarraf davasıyla, Türkiye’ye tezgah kurulduğunu, Türk ekonomisinin çökertilmesinin hedef alındığını belirterek, “Dava, Türkiye’de siyasi sonuçlar doğurmak amacıyla saptırılmakta ve yönlendirilmektedir.” dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ABD’de süren Rıza Sarraf davasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

“Aynı zamanda Türk vatandaşı olan İran kökenli karanlık bir şahıs üzerinden adeta Türkiye yargılanmak, sanık sandalyesine oturtulmak, sorguya çekilmek istenmektedir.” ifadesini kullanan Bahçeli, “Bilinmesini isterim ki, buna hiçbir ülkenin, hiçbir gücün hakkı yoktur. Amerika’daki dava, yargı yetkisi bakımından hukuki olmaktan çıkmış, siyasallaşmıştır. Sanığı, tanığı, itirafçısı, jürisi, bilirkişisi, savcısı ve yargıcıyla Türkiye’yi hedef alan bir komplo senaryosu sahneye konulmuştur.” diye konuştu.

FETÖ’cü hainlerin, Türkiye’ye husumet duyan lobilerin ve bütün melanet odaklarının bu senaryoya dahil olduklarını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:

“Zarrab denilen şarlatan, ABD’nin kendi kanunlarına göre bir suç işlediyse, yargılansın ve hakettiği cezaya çarptırılsın. Buna kim itiraz edebilir, bundan kim rahatsız olabilir? Türkiye’de, Türk topraklarında işlenen bir suç varsa, bunun hesabının sorulacağı yer de Amerika mahkemeleri değil, Türk yargısıdır. Bu kirli şahıs, bu suçlar için Türkiye’ye iade edilmeli, ABD bu konuda elindeki bilgi ve belgeleri Türkiye’ye vermelidir. Türkiye’de yargılanmalı, en ağır şekilde cezalandırılmalı, cezasını çektikten sonra da Türk vatandaşlığından çıkarılmalıdır.”

Evrensel kabul gören hukukun temel normları ve gereklerinin bunlar olduğunu ifade eden Bahçeli, “ABD’deki yargılama sürecinde bunlar görmezden gelinmekte ve sözde hukuk kılıfı içinde Türkiye’ye tezgah kurulmakta, Türk ekonomisinin çökertilmesi hedef alınmaktadır. Dava, Türkiye’de siyasi sonuçlar doğurmak amacıyla saptırılmakta ve yönlendirilmektedir.” dedi.

Türkiye’deki bazı çevrelerin, bu senaryoyu alkışlamalarının, buna ümit bağlamalarının, kendileri açısından bir zül ve zillet olduğunu dile getiren Devlet Bahçeli, sadece iktidara muhalif odakların değil, yandaş görünen bazı çevrelerin, her vesileyle gazete sütunlarında ve televizyon ekranlarında FETÖ konusunda günah çıkarmaya çalışanların da ellerini ovuşturduklarını ibretle gördüklerini belirtti.

Sarraf davasından siyasi ikmal malzemesi çıkarmaya çalışmanın, sinsi hesaplarla bu davaya bel bağlamanın vatanseverlikle de dürüst ve namuslu siyaset anlayışıyla da bağdaşmayacağının altını çizen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim şahıslarla ilgili bir meselemiz ve telaşımız yoktur. Hiç kimsenin de avukatı değiliz. Biz, Türkiye’nin onuru ve haysiyetinin, milli çıkarlarının ve milli bekasının peşindeyiz. Türkiye ahlaksızca yargılanırsa, milli onurumuz yara alırsa, Türk bankacılık sistemi ve ekonomi ağır bir hasara uğrarsa, siyaset kurumumuz Amerikalı bir yargıcın elinde oyuncak olursa, bundan kim yarar görecek, kim kazançlı çıkacaktır? Topyekün bir millet olarak altında kalacağımız böyle bir depremden, kim siyasi rant devşirecek, kim siyasi zafer kazanacaktır? Siyaset mertçe yapılır, Türk ahlak ve töresine göre yapılır, adam gibi yapılır. Türkiye’nin haysiyeti üzerinden siyaset olmaz. Türk töresinde, Türklüğün geleneğinde pusu kültürüne yer yoktur.

FETÖ hıyaneti yeni melanetler peşinde koşarken, Türkiye’yi nasıl vururum hesapları yaparken, bu alçakların değirmenine su taşımak neyle izah edilecektir? Siyasi hesaplar uğruna Türkiye’yi sırtından hançerlemek ihanetin daniskasıdır. Bizim bu konudaki hassasiyetimiz, tepkimiz ve öfkemiz bunadır.
Rıza Sarraf’ın yargılanması ancak ve ancak tarafsız ve objektif Türk mahkemelerinde sağlanmalıdır. Bu kaçakçının, bu sicili kabarık şahsın işlediği hangi suç varsa hukuki çevre ve sınırlar bellidir, bu da Türkiye Cumhuriyeti’dir.

ABD, Türkiye’nin itibarıyla, iradesiyle, saygınlığıyla, siyasi ve ekonomik haklarıyla oynamayı, bunları zedelemeyi nasıl ve hangi hakla planlamaktadır? Sarraf kimdir ki, Türkiye’ye aba altından sopa gösterilmektedir? Bizim ABD’nin yargı sisteminden alacağımız, duyacağımız, öğreneceğimiz hiçbir şey yoktur. Yabancı bir ülkenin ağzına bakarak, bize ne düşer diyerek siyaset yapmak da bizim şerefli mazimizde olmayan, görülmeyen, duyulmayan, bundan sonra da duyulmayacak bir ilkesizlik ve ahlaki düşkünlüktür.”

MHP’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD’de sorgulanmasına, gıyaben ve kasten mahkemeye çıkarılmasına şiddetle karşı olduğunu belirten Bahçeli, “Eğer onurumuza ve haysiyetimize sahip çıkmazsak, bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi korumazsak, siyaset kurumumuzu başkalarının tanzim etmesine ses çıkarmazsak, Türkiye’yi bekleyen mukadder akıbet, dış güçlerin fiilen mandası altına girmek olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Böyle bir zilleti, Türk milleti ve Türk milliyetçilerinin asla kabul etmeyeceğini, buna heveslenenlerden de bunun hesabını mutlaka soracağını ifade eden MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye’yi hedef alan komplo, kumpas ve suikastlar karşısında milli bir duruş sergilemenin, herkes için ahlaki ve vicdani bir zorunluluk, vatanseverliğin asgari bir icabı olduğunu dile getirdi.

“Hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların öğütleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir, kaydetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır, böyle de kalacaktır.” diyen Bahçeli, Atatürk’ün “Türkiye hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne de Batılılaşacaktır. O sadece özleşecektir.” sözünü anımsattı. Bahçeli, “Özümüz neyse, kökümüz neyi gerektiriyorsa, milli vicdanımız neyi emrediyorsa onu yapacağız, onunla bir ve bütün olacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

CHP İFTİRA SİYASETİNDEN MEDET UMUYOR

Bahçeli, CHP’nin başkalarının dümeninden tutunup akıl tutulması yaşayabileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:

“İftira siyasetinden medet umabilir. Türkiye’yi yabancı ülkelere sürekli şikayet edebilir, etmiştir de. Bize düşen, bunların foyasını meydana çıkarmaktır. Bu müflis CHP kafasına soruyorum; Oğlan babadan görür at oynatmasını, kız anadan görür sofra donatmasını, peki siz kimden gördünüz böylesi çürük ve çorak siyaseti. Türkiye muhaliflerinin ekmeğine yağ sürüyor, emellerine hizmet ediyorsunuz. Hadi bizden utanmıyorsunuz; bari Atatürk’ten utanın, milletten utanın, ceddimizden utanın, bu da olmadı, hiç olmazsa Allah’tan utanın, Allah’tan korkun.

Türk milleti, bir yese de bin şükreder. Sussa da unutmaz, sessiz kalsa da ehli salibin elinden tutanları, sözcülüğüne heves edenleri asla ama asla aklından çıkarmaz ve affetmez. Türk milleti yenilmez, teslim olmaz, tehditlere boyun bükmez. Diyordu ki Aziz Atatürk: ‘Türk yenildi derlerse inanmayınız, yenilen kumandandır.’ Ben de ekliyorum: Bunu da asla unutmayın.”

Bahçeli, bir ellerinde al bayrak, diğer ellerinde üç hilalli sancak, yüreklerinde vatan ve millet sevgisi, büyük ve müreffeh bir Türkiye özlemiyle durmayacaklarını, durdurmaya kalkışanları mağlup edeceklerini belirtti.

“Bazıları da var ki tıpkı karabatak gibi bir görünüp bir kayboluyorlar. Tıpkı karaçalı gibi ara bozmak, araya girmek, gıybet yapmak, onu bunu çekiştirmek, dedikodu çarkını çevirmek için zannedersiniz özel görevli gibi çalışıyorlar.” ifadelerini kullanan Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bir kısım siyasi mevta ve marazi tipin MHP’nin milliyetçilik anlayışına itirazları varmış. Bunlar gelsinler de dertlerini külahıma anlatsınlar. Bunların ipiyle suya inilmez, sularında pirinç haşlanmaz. Her seferinde uyarıyor, her defasında akıllarını başlarını almalarını söylüyoruz, ne çare, ‘bana mısın’ demiyorlar.”

Hiçbir partinin, hiçbir siyasi geleneğin tıpatıp birbirine benzemek zorunluluğu bulunmadığını anlatan Bahçeli, ancak vatan savunmasında, millet mücadelesinde, milli olmak konusunda paydanın ortak, zeminin aynı, şuurun bir olduğunu ifade etti.

Şu anda bu durumu Türkiye’de vasat bulduğunu kaydeden Devlet Bahçeli, “FETÖ’nün yörüngesinde kiriştek gibi dönen çürümüşlerin beyhude gayretleri çelik bir halat gibi sağlam olan 7 Ağustos Yeni Kapı ruhunu, 16 Nisan halk oylaması şuurunu kıramayacaktır.” diye konuştu.

MISIR İLE TARİHSEL BAĞLARIMIZ GÜÇLÜDÜR

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Mısır’da geçen Cuma günü son yılların en dehşet verici katliamının yaşandığını anımsatarak, 27’si çocuk, 305 kişinin hayatını kaybettiğini, 120’yi aşkın kişinin de yaralandığını aktardı.

Bunun korkunç bir terör eylemi, şiddetli bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Bahçeli, Türkiye’nin, dost ve kardeş Mısır halkının acılarını paylaşmak amacıyla, dün, tüm yurtta ve dış temsilciliklerde bir günlük yas ilan ettiğini hatırlatı.

Bu siyasi tasarrufun “yerinde ve isabetli” olduğuna işaret eden Devlet Bahçeli, şunları söyledi:

“Bu karar, terörizme karşı bölgesel nitelikli ortak bir cephenin, ortak bir refleksin tesisinde önemli bir adımdır. Mısır ile tarihsel bağlarımız güçlüdür. Mısır ile kültürel ilişkilerimiz çok eskilere dayanmaktadır. Bu itibarla, Mısır’daki vahşete haklı olarak en üst seviyeden tepki gösterilmesi makul ve makbul bir hamledir.”

“IŞİD, kiralık bir çetedir ve zamanı geldiğinde efendileri tarafından tasfiye edilecek, kenara alınacaktır.” diyen Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

“IŞİD, katıksız bir İslam düşmanıdır, kaskatı kesilmiş insanlık katilidir. Zehirde şifa, zalimde vefa, zulümde sefa aranmayacak, aransa da bulunamayacaktır. IŞİD, diğer terör örgütleri gibi barbardır, gaddardır, canidir, vandaldır. FETÖ, IŞİD’in kılık-kıyafet değiştirmiş hali, farklı şekil ve kalıplara girmiş tali koludur. İki terör örgütü arasında azımsanmayacak benzerlikler vardır ve ortadadır. IŞİD’i kurup kudurtan çevrelerle, FETÖ’yü besleyip büyüten çevreler aynıdır. Her IŞİD’ci aynı zamanda FETÖ’cü, her FETÖ’cü aynı zamanda IŞİD’li, PKK’lı, YPG’li, kısaca özetlersek gedikli ve tek dişi kalmış Türk ve Türkiye düşmanlarıdır.

IŞİD, FETÖ, PKK-PYD ile aynı karede, aynı kümede, aynı şer planının gündüz şapkalı, gece külahlı parçalarıdır. Hakikaten de aşağı koysak pas, yukarı koysak is olacaktır. Karşımızda ölümü gösterip, Türkiye’yi ve bölge ülkelerini sıtmaya razı etmeye çalışan iğrenç bir tertip vardır. Şu gerçeği bilmek lazımdır ki hiçbir terör örgütü dış desteksiz yaşayamayacak, takviye ve tahkimat görmeden var olamayacaktır. ABD’nin terör örgütlerinden elini derhal çekmesi tarihi ve insani kapsamda bir mecburiyettir. İhanet folluğunun kurutulması, batılı ülkelerin katil dublörlerini kullanmaktan vazgeçmeleri kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.”

Devlet Bahçeli, Türkiye, İran ve Rusya’nın, IŞİD, Nusra Cephesi ve BM Güvenlik Konseyi tarafından tanımlanan diğer tüm terör örgütlerinin tam anlamıyla yenilgiye uğratılmasına yönelik iş birliğini sürdürecek olmalarının önemli bir kazanım olduğunu belirterek, PYD’nin, Soçi’de taraf veya muhatap olarak kongreye katılması halinde Suriye’nin toprak bütünlüğünden, bağımsızlığından ve egemenlik haklarından bahsetmenin anlam ve muhtevasını kaybedeceğini ifade etti.

“PYD demek PKK demektir. PKK demek düşman demek, terör demek, bebeklere kurşun sıkan, masumlara bomba fırlatan, hainliği meslek edinmiş şerefsizlik demektir.” diyen Bahçeli, Rusya’nın, PYD’yle arasına mesafe koyması, PKK’ya kategorik tepki göstermesi temennisinde bulundu.

ABD’nin hava, eğitim ve silah desteği olmadan PKK-PYD terör örgütlerinin Türkiye sınırlarının hemen dibinde tutunmalarının imkansız olduğunu anlatan Bahçeli, ABD’nin “YPG’ye silah yok” sözünün sahadaki yansımalarının ne olacağı, ne kadar uygulanıp uygulanmayacağının kuşku verici bir belirsizlik olduğunu kaydetti.

Sadece ABD değil, IŞİD’le mücadeleye destek veren çok uluslu koalisyona üye 20’ye yakın ülkenin de YPG’ye silah verdiğinin gizlenemeyecek boyutta olduğuna işaret eden Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu yürek yaralayıcı gerçek medyaya yansımıştır. Yani, çoğu NATO üyesi olan ülkeler Türkiye’ye PKK-YPG üzerinden cephe açmışlardır. NATO’nun Norveç ve Kanada komplosu, anlayacağınız boşuna icra edilmemiş, rastgele uygulamaya konulmamıştır. Türkiye’nin cenderede olduğu su götürmez bir hakikattir. Milli bekamız çok yönlü tehdit altındadır. Terör örgütleri Türkiye’ye karşı koz olarak kullanılmaktadır. ABD ise bu karanlığın göbeğindedir. Ve bu karanlıktan geri adım atma teşebbüs ve eğilimi ise ihtiyatla karşıladığımız, iyimser olmak için çabaladığımız, iyi niyetle bakmak istediğimiz bir halin özetidir. Türkiye’nin müttefikleriyle hukukunu düzeltme arayışı bir gelişmedir ama bu gelişme tabiatıyla tek taraflı olamayacaktır. Herkese düşen sorumluluklar vardır. NATO’nun gizli gündemi değişmeden, ABD’nin ve diğer müttefik görünümlü ülkelerin mevcut şüpheli pozisyonları düzelmeden Türkiye’nin tehdit algılamalarında azalma beklenemeyecektir.”

CEVAP VER