MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “26 Ağustos 2018 Pazar günü, yani Malazgirt Zaferi ile Büyük Taarruzumuzun yıl dönümlerinde, Türk milletinin, yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem Cumhurbaşkanı hem de milletvekili genel seçiminde Türkiye düşmanlarına hak ettikleri dersi vermesi, en makul, en mantıklı, en akılcı, en demokratik yoldur.” dedi. 

“Bu işi daha fazla uzatmaya gerek yoktur. Kaosa oynayanların oyununu bozmak şarttır.” ifadesini kullanan Bahçeli, “Seçim var mı yok mu, erken mi olacak zamanında mı yapılacak?” anlaşmazlık ve çekişmelerine son verilmesinin vaktinin geldiğini bildirdi.

Bahçeli, “26 Ağustos 2018 Pazar günü, yani Malazgirt Zaferi ile Büyük Taarruzumuzun yıl dönümlerinde, Türk milletinin yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem Cumhurbaşkanı hem de milletvekili genel seçiminde Türkiye düşmanlarına hak ettikleri dersi vermesi en makul, en mantıklı, en akılcı, en demokratik yoldur.” çağrısını yaptı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “İç ve dış tehditlerin ağırlaştığı zaman diliminde, Türkiye yeni hükümet sistemine çok seri şekilde geçmeli, taşlar yerine oturmalı, sığ tartışmalar bıçak gibi kesilmelidir.” dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, 16 Nisan Halkoylamasıyla onaylanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne herhangi bir tavsama, gecikme olmaksızın geçilmesinin “milli beka ve tarihi emanetler açısından acil hal aldığını” belirtti.

Devlet Bahçeli, 31 Mart 2019’da Mahalli İdareler Seçimi yapılacağını anımsatarak, bu seçime 11 ay 14 gün kaldığına dikkati çekti.

Mahalli idareler seçimine her partinin adayı olarak 20 bin 538 belediye meclis üyesi, bin 258 il genel meclis üyesi, bin 398 de belediye başkan adayının katılacağını vurgulayan Bahçeli, 10 partinin seçimlere girdiği dikkate alındığında toplamda 231 bin 940 kişinin sandıkta oylanacağını bildirdi. Toplamda da 50 bin 317 muhtar adayının vatandaşın huzuruna çıkacağına işaret eden Bahçeli, siyasi takvime göre, yerel seçimden 7 ay 3 gün sonra Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimi yapılacağını ifade etti.

Yerel seçimden sonra Türkiye’nin hangi badirelere maruz kalacağını tahmin etmenin zor olmayacağını belirten Bahçeli, “Çünkü 3 Kasım üzerinde oynama ve kaos üretme çabaları şimdiden ortaya çıkmıştır. Mahalli idareler seçiminde yaşanması muhtemel kutuplaşma ve anlaşmazlıkların 3 Kasım’a nasıl yansıyacağı, ne gibi olumsuzluklara kapı aralayacağı, Türkiye’yi nerelere sürükleyeceği az çok malumumuzdur. Bu riski kaynağında kesmek, demokrasinin erdem ve ilkeleriyle ülkemizin ufkunu aydınlatmak başlıca amacımızdır.” dedi.

Bahçeli, önlerinde iki seçeneğin bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

Ya Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçiminin normal tarihi olan 3 Kasım 2019 beklenecek; ya da milli mecburiyet ve ortaya çıkan meşru gerekçelerden dolayı seçimler erkene çekilecektir. Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçiminin zamanında yapılmasıyla ilgili talepler doğal bir haktır. Partimizin bugüne kadar kanaati hep bu yönde olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı’nın düşünce, ifade ve temennisi de farklı değildir. Ancak önümüzde ülkemiz ve milletimiz aleyhine olabilecek bir siyasi gündem ve seçim süreçleri vardır. Bunu telafi etmek, lazım gelen önlemleri sorumluluk ve şuurla almak siyaset kurumunun ana görevi olmalıdır.

Bilinmelidir ki gerekli uyum yasalarının süratle çıkarılmasının akabinde, Milliyetçi Hareket Partisi takdir ve tercih hakkını seçimlerin erkene alınmasından yana kullanacaktır. Bu işi daha fazla uzatmaya gerek yoktur. Kaosa oynayanların oyunlarını bozmak şarttır. Seçim var mı yok mu, erken mi olacak, zamanında mı yapılacak anlaşmazlık ve çekişmelerine son verilmesinin vakti gelmiştir.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, siyasi muhataplarına ve “aziz millete” samimi ve tartışılmasını ümit ettiği bir teklifte bulunmak istediğini belirterek, şunları kaydetti:

“26 Ağustos 2018 Pazar günü, yani Malazgirt Zaferi ile Büyük Taarruzun yıl dönümlerinde, Türk milletinin yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem Cumhurbaşkanı hem de milletvekili genel seçiminde Türk ve Türkiye düşmanlarına hak ettikleri dersi vermesi en makul, en mantıklı, en akılcı, en demokratik yoldur. İrade milletindir, istikbal milletindir, istiklal milletindir, ihanet ise millet karşısında asla tutunamayacaktır. İç ve dış tehditlerin ağırlaştığı zaman diliminde, Türkiye yeni hükümet sistemine çok seri şekilde geçmeli, taşlar yerine oturmalı, sığ tartışmalar bıçak gibi kesilmelidir. Bize göre başka çare kalmamıştır.

Seçim güvenliği bahanesine sığınıp siyasi kundakçılıktan medet uman, lekeli ortaklarıyla Türkiye’nin belini bükmeye çalışan CHP’ye ve diğer yancılarına hodri meydan diyoruz. Seçimse istediğiniz buyrun, gereğini yapalım. Bırakalım hükmü Türk milleti versin. Demokrasi sandıktır, sandık ise er meydanıdır, mertliğin kaynağıdır. Biz bu meydandan kaçmadık, bu kaynağa riayet ve hürmetten kaçınmadık. Türkiye’nin başına çorap örmek için pusuya yatanları, pusularında boğalım. Milletin iradesine şaşı ve soğuk bakanları sandığın aleviyle yakalım. Söz milletindir, karar milletindir, gelecek milletindir, tercih büyük Türk milletine aittir.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, resmen hayata geçmeden devamlı yargılandığını, karalandığını, hasar alması için eş zamanlı, eş anlı faaliyetler yürütüldüğünü belirterek, “Türkiye’nin bu ağırlığın altında 3 Kasım 2019’a kadar sabırla dayanması mümkün, makul ve münasip değildir.” dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, cesaret, dirayet ve hamiyetle terörle mücadeleyi devam ettirdiğini ifade etti.

Fırat Kalkanı Harekatı’ndan bir müddet sonra devreye alınan Zeytin Dalı Harekatı’nın teröristleri saklandıkları deliklerde, girdikleri tünellerde, tünedikleri inlerde imhayla birlikte, ülkenin azmini, tarihsel derinliği olan egemenlik haklarını müdafaa ettiğini belirten Bahçeli, “Hainler ve arkalarındaki şer güçler emellerine ulaşamayacaklardır.” diye konuştu.

Suriye’nin Duma bölgesinde rejim güçlerinin muhaliflere yönelik düzenlediği kimyasal saldırının bölgesel havayı ısındırdığını, küresel sistemi gerdiğini anımsatan Bahçeli, “Suriye’de masumlar hayatlarını kaybederken, Duma’daki elim hadise bir anda küresel güçler arasındaki güç ve nüfuz mücadelelerine bahane edilmiştir.” görüşünü dile getirdi.

Bahçeli, Esed rejimine yönelik askeri müdahale seçeneklerinin konuşulmaya başlandığı günlerde Rusya’nın, rejimi hedef alacak saldırılara karşı misillemede bulunacaklarını duyurduğunu hatırlatarak, “Bu kapsamda şayet füzeler atılırsa, Suriye’de konuşlu hava savunma sistemleriyle rejimi savunacaklarını ilan etmişti. Bunun ardından ABD Başkanı sosyal medya hesabından yeni yetme ergen edasıyla Rusya’ya meydan okumuş, akıllı ve yeni olduğunu iddia ettiği füzeleri kullanacaklarını müjdeler gibi beyan etmişti.” hatırlatmasında bulundu.

Bahçeli, “Sınırlarımızın hemen dibinde kan akıyorsa, masumların canı üzerinden pazarlıklar yapılıyorsa müsebbip sadece despot Esad veya kiralık terör örgütleri değildir. Bölgede bir asırdır vahşet yatırımı yapan emperyalist çevreler asıl suçlu, asıl sorumludurlar. Üç ülkenin füzeyle saldırısı bize göre insanlık vicdanına tercüman olamaz, olmamış, olması da beklenemeyecektir.” dedi.

Bahçeli, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Türkiye-Rusya ilişkileri ekseninde dile getirdiği maksatlı sözlerinin ise “ganimet avcılığı ve hükümsüz” olduğunu bildirdi.

CHP’nin başını çektiği “ilkesizler koalisyonunun” çürük çatısını ördüğünü belirten Bahçeli, parlamenter sisteme dönüş söylemlerini, bloklaşma siyasetini, demokrasiyi istismar gayretlerini, bekaya yönelik tehditlere can suyu olabilecek ifadeleri tasvip etmediklerini dile getirdi.

Bahçeli, 2023’ün güçlü Türkiye’sine ulaşmak için her türlü fitne odaklarına, karanlık mahfillere karşı hareket ve hedef birlikteliği yaptıklarını anlatarak, şunları kaydetti:

“CHP, HDP, İP havanda su dövmekten vazgeçmelidir. Bozgunculuk kimseye bir şey kazandırmadı, bundan sonra da kazandırmayacaktır. 16 Nisan halk oylamasının birinci yıl dönümünde oturma eylemi yaparak toplumsal huzura ve milli iradeye virüs aşılamaya önayak olanlar yanlışa düşmüşler, yıkımın tarafına geçmişler, yozlaşmanın pençesine takılmışlardır.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi Türk milletinin iradesiyle tecelli etmiştir; bu nedenle tamamıyla meşrudur, geçerlidir, saygıyı hak etmektedir. CHP saygı görmek istiyorsa millete saygı duymayı öğrenmelidir, sevgi görmek istiyorsa, bunu hak etmeli, nifak elebaşılığından pişmanlıkla geri dönmelidir. CHP’li güdümlü yöneticiler, kirli ağızlarını yıkamalı, zehirli dillerini tedavi ettirmeli, milli ve manevi değerlerimiz ile çelişen ifadelerden akılları varsa caymalıdır. Milletin iradesini tanımayanı millet tanımaz. Aziz milletimizin tanımadığını biz hiç tanımayız, hiç de takmayız.”

“CHP’nin OHAL bahanesiyle 81 ilde düzenlediği oturma eylemi fikren sakat, ahlaken sakıncalı, ruhen hastalıklıdır.” ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:

“Yürüdüler olmadı, şimdi de oturmaya başladılar. Bunlar oturdukları zaman kalkmayı bilmezler, kalktıkları zaman yürümeyi beceremezler. CHP bırakın oturmayı, ister amuda kalksın, ister parende atsın, ister akrobatik hareketlerin her çeşidine teşebbüs etsin, yine yararsız, yine beyhudedir. Durmasın asılı ipe çıkıp cambazlık yapsın, sonuçsuzdur. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden dönüş yoktur, olmayacaktır. CHP’nin küçük aklı, iç ve dış tehditler ortadan bütünüyle kalkana kadar da OHAL’in devamına engel olamayacaktır. CHP’nin kıvranıp bulanması, kızarıp bozarması, kararıp bunaması nafiledir. Cumhurun kararı açık ve nettir. O da güçlü ve tam bağımsız Türkiye’dir. CHP şikayetini eğer dinleyen bulursa gitsin Cibali Karakolu’na anlatsın. Ne yaparsa yapsın, bin yıllık kardeşliğimize leke süremeyecektir. Büyük Türkiye’ye giden yol bizzat cumhur ittifakından geçmektedir.”

Bahçeli, milli birlik ve beraberlik ruhunu siyasi ve sosyal seviyede muhafaza etmek, iç ve dış tehditlere karşı daha dirençli olmak amacıyla AK Parti ile ittifak yaptıklarını anımsatarak, “Çünkü biz, birlikten kuvvet doğar diyoruz. Çünkü biz, birlikte rahmet vardır inancıyla yürüyoruz. Oluşturduğumuz milli birliğimizi ve inancımızı kıracak gücü de Allah’ın izniyle görmüyor, göremiyoruz. Bizde pireye kızıp yorganı yakacak anlayış yoktur. Bizde detaylara takılıp, asıl gündem ve gerçeği gözden kaçıracak basiretsizlik yoktur.” dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, mevzu bahis vatan olduğunda sınır tanımayacaklarını dostun da düşmanın da bildiğini belirterek, “CHP bilmiyorsa, bu kendi sorunu, kendi ayıbıdır. Biz siyaseti ancak milletimizin yüksek çıkarları, büyük hedefleri için yaparız.” değerlendirmesinde bulundu.

“CHP gibi olamayız, çürük ipten tutamayız, terörün siyasi şubesine hoşgörülü bakamayız.” ifadesini kullanan Bahçeli, CHP’ye ve yancılarına dil dökmenin “vakit kaybı” olduğunu söyledi. Bahçeli, “Çünkü biz biliyoruz ki katranı kaynatmakla olmaz şeker. İnsanın cinsi neyse döner dolaşır yine ona çeker.” dedi.

Bahçeli, şunları kaydetti:

“Cumhur ittifakına kalben inanıyor, bedenen yer alıyor, fikren de bağlı kalıyoruz. Varsın CHP’li yöneticiler, Edirne Cezaevi’nin etrafında dolaşsın.Varsın Pensilvanya’dan Kandil’e kadar el sallasınlar. Görünen köy kılavuz istemez. Bunlar ki Fırat Kalkanı Harekatı’na karşı ittifak yapmışlardır. OHAL’e karşı omuz omuza vermişlerdir. Zeytin Dalı Harekatı’na karşı güç birliği yapmışlardır. Afrin’e girilmemesini hep bir ağızdan dile getirmişlerdir. PKK-PYD-YPG taşeronluğuna heveslenmişlerdir. FETÖ’ye umut bağlamışlardır. CHP-HDP-İP ittifakı kağıt üzerinde olmasa da fiilen tescillidir, kaos mimarisi tamamlanmıştır. Birbirlerine yaptıkları ziyaretler ise cümbüşün ruhuna uygun, curcuna havasına yatkın, cunta hevesine taş çıkarır niteliktedir. Nitekim tencere yuvarlana yuvarlana, döne döne, patırtı gürültüyle kapağını bulmuştur.”

Bahçeli, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, Cumhuriyet tarihindeki en önemli yönetim reformu, şartlara ve gelişmelere cevap veren en dinamik demokratik tercih olduğunu ifade etti.

Bahse konu reformun mimarının, söz konusu tercihin muhatabı büyük Türk milleti olduğunu dile getiren Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, artan tehditlere karşı milletin sinesinden doğan milli bir mukavemet, bekamız üzerinde oynanan oyunlara karşı yine milletin varlığından doğrulan müteyakkız ve mümtaz bir muvaffakiyettir.” dedi.

Bahçeli, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşen halk oylamasıyla Türk milletinin, tarihin akış ve ilerleyişini kutlu bir seçimle değiştirdiğini vurgulayarak, “15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden 641 gün sonra sistemsel ihtiyaç karşılanmış, konu kapanmıştır. Hiçbir dış telkin, hiçbir iç dayatma, hiçbir baskı ve gözdağı işe yaramamış, milletin iradesine ipotek koyamamıştır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi artık cumhurun namusuna emanettir.” diye konuştu.

Bugün itibarıyla 3 Kasım 2019’a 566 gün, yani 18 ay 17 gün kaldığını hatırlatan Bahçeli, şunları söyledi:

“Anlaşılacağı üzere önümüzde uzun bir süre, yorucu ve yıpratıcı bir süreç vardır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi üzerinde fitne üreten, dedikodu imal eden, kriz ve kaosa gel gel yapan yerli ve yabancı mihrakların son dönemlerde faaliyetlerine hız verdikleri bellidir, belgelidir. Bölgesel risk ve tehlikeler öngörülmesi, önüne geçilmesi, ön alınması gittikçe zorlaşan kaotik ve karmaşık bir yapıya bürünmüştür.

Özellikle Suriye odaklı 3. dünya savaşı bile konuşulmuş, emperyalizm yeni numaralarıyla sınırlarımızın hemen dibine postu sermiştir. Terör saldırıları kesintisiz, ara ve mola vermeksizin sürmektedir. Milli güvenliğimize yönelik karanlık senaryolar, yeni saldırı planları emin olunuz ki devrededir, zayıf anımız, rehavete düşmemiz kollanmaktadır.

Ülkemiz aleyhine kurgulanan, bununla da kalmayıp tedavüle sürülen siyasi ve ekonomik operasyonlar gün be gün derinlik, etkinlik, ivme kazanmaktadır. Döviz, faiz, sıcak para üzerinden Türk milleti ambargoya alınmaktadır. Türkiye yüksek risk ve tehditlerin yörüngesinde, çekim alanındadır.

Ana muhalefet partisi CHP, yanına yöresine aldığı ipsiziyle sapsızıyla, PKK’sıyla FETÖ’süyle, HDP ve diğer rejim ve millet muhalifleriyle komplo peşindedir. Devleti kurduğunu söyleyen CHP, siyasi köklerinden savrulup devlete kafa tutmak, daha vahimi devleti sokakta eritmek için kolları sıvamıştır. Karşımızda sokaklarda oturan bir ana muhalefet vardır. CHP’li yöneticilerin PKK’lılara methiyeler düzmesi de siyasi kopuş ve dağılıştır.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi resmen hayata geçmeden, malum ve melun odaklar tarafından; devamlı yargılanmakta, karalanmakta, hasar alması için eş zamanlı, eş anlı faaliyetler yürütülmektedir. Türkiye’nin bu ağırlığın altında daha fazla kalması, 3 Kasım 2019’a kadar sabırla dayanması, geldiğimiz bu aşamada mümkün, makul ve münasip değildir. Türkiye’nin sistem tartışmalarıyla boğulmak istendiği bugünkü şartlar altında, 3 Kasım 2019’a kadar istikrar ve denge halinde ulaşması her geçen gün zorlaşmaktadır.”

Bahçeli, önlerinde kontrol edilemeyen, beklenmedik birtakım olumsuz gelişmelerin ortaya çıkma ihtimalinin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade ederek, bunun pek çok emaresinin şimdiden belirginleştiğini dile getirdi.

CEVAP VER