O kendini “garip” olarak tanımlarken kimileri ona saz ve söz üstadı, kimileri Anadolu’nun son abdalı dedi. Bozkırın Tezenesi olarak tanındı. 

Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde teklif edilen devlet sanatçısı ünvanını “hepimiz bu devletin sanatçısıyız. Ayrıca devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor” diyerek kabul etmedi. “Benim için en büyük mutluluk, halkın sanatçısı olarak kalmak” dedi. 

Ömrü boyunca devletten bir kuruş almadı. TBMM tarafından “Üstün Hizmet Ödülü” verilirken “Ödülü bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım” dedi.

Bir gönül adamıydı, halkın ve gönüllerin sanatçısıydı. Şu güzel sözün sahibiydi:

“Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur!…”

Kimden söz ettiğimi bildiniz. Elbette, Neşet Ertaş’ı kim tanımaz!

Toplumsal çürümenin kokuları ülkeyi baştan başa sardı. Cinayetler, sokaklardaki rezaletler, gıda sahtekârlıkları, ekonomik kriz, adalete güvensizlik, işsizlik hiçbirimizde moral bırakmadı.

Herkes kendini tertemiz görüyor. Çirkinlikler hep başkalarından. Şikayet eden edene. Müşterisine domuz eti yediren köfteci de bitkisel yağı sızma zeytinyağı olarak pazarlayan utanmaz da şikayet ediyordur “ahlâksızlık diz boyu” diye. 

Böyle bir ortamda içimden yazı yazmak gelmiyordu. 

Hafta sonu Kırşehir’deydim. Konakladığım kaplıca otelinin karşısında, Kent Ormanı’na komşu “Neşet Ertaş Türkü Bahçası”nı görünce “Bu ülkede bir mikrop varsa bin güzel insan var” dedim. İçim açıldı, karamsarlığım kayboldu. 

Kırşehir “Neşet Ertaş”la sembolleşmiş. Neşet Ertaş her yerde. Şehir, son abdalını öylesine sahiplenmiş. Neşet Ertaş Türkü Bahçası, bir vefa örneği, bir değere sahip çıkılmasının en güzel kanıtı. 

Kırşehirli iş insanı Ercan Malkoç, Avusturya’nın Salzburg kentinde Wolfgang Amadeus Mozart müzesini gezerken, aklına düşmüş, memleketinde Neşet Ertaş için bir açık hava müzesi yaptırmak. 

Ercan Malkoç, Ertex Malkoç Holding yönetim kurulu onur başkanı. Ankara’da yaşıyor. Kendi ifadesiyle, memleket aşığı. Neşet Ertaş hayranı. Yorgunluğunu atmak için gramofondan Neşet Ertaş plakları dinliyor. En sevdiği türkü Gönül Dağı.

Ercan Malkoç, kararını uygulamakta gevşeklik göstermemiş. Tarım ve Orman Bakanlığından, Kent Ormanı bitişindeki yaklaşık 10 dönümlük alanı  kiralamış. Hummalı bir çalışma ile açık hava müzesi dört ayda tamamlanmış. 

“Neşet Ertaş Türkü Bahçası” ismi verilen açık hava müzesinin girişinde asılı tabelada Neşet Ertaş’tan şu dizeleri yazılı:

“Can yakıp kalp kırma ey insanoğlu!

Senin de gül benzin solacak bir gün.

Her canlının kalbi Allah’a bağlı,

Herkes ettiğini bulacak bir gün.”

Müze, yürüyüş yolu, dinlenme ve müzik duraklarından oluşuyor. Bambularla çevrili yürüyüş yolunda Neşet Ertaş’ın türkülerinden bazı sözlerin yazıldığı kemerler dikkati çekiyor. Bambular Kırşehir’e uzak diyarlardan gelmiş. Belki Anadolu’nun ilk bambuları olarak kayıtlara geçecek. 

Ziyaretçilerin ilk gözüne çarpan kemerdeki yazı: “Cahildim dünyanın rengine kandım.” 

Not aldığım diğer kemerlerdeki sözlerden bazıları şöyle:

-Kalpten kalbe bir yol vardır.

Gözünen görünmez sırdır.

-Gölgede duranın gölgesi olmaz.

-Kadınlar insandır, biz insanoğlu!

-Gönül kimi severse aşk onda güzeldir.

-Özü gülmeyenin yüzü güler mi?

-Kendini bilen, bilmeyenin kusuruna bakmaz.

-Bir de şu var; Gönlünün eşini bulan garip değildir.

Açık hava müzesinde, sanatçının sevilen eserlerinin isimlerini taşıyan duraklara gelenler sensörlü müzik kutuları sayesinde türküleri dinleyebiliyor.

“Gönüldağı”, “Mühür Gözlüm”, “Zahidem”, “Ahirim Sensin”, “Ah Yalan Dünya”, “Neredesin Sen” gibi türkülerin isimlerini taşıyan 14 durağın bulunduğu bahçe, fidanlar ve çiçeklerle mutlaka görülmesi gereken mekânlardan biri olmuş. Neşet Ertaş’ın doğup büyüdüğü evin birebir örneği de unutulmamış.

Türkiye’de hiçbir şehir, kendi bağrından doğan sanatçısı için buna benzer bir eser yaptırmış değil. Müze tarz olarak Türkiye’de bir ilk. Resmî açılışı henüz yapılmamış. Ziyaretçilerden ücret alınmıyor. 

Neşet Ertaş Türkü Bahçası’nda 300 değişik türe ait toplam üç bin fidan ve çiçek bulunuyor. Çiçekler farklı illerden ve yurt dışından getirilmiş. Bakım, temizlik ve güvenlik hizmeti de bahça’yı yaptıran iş insanının istihdam ettiği personel tarafından yapılıyor. 

Ercan Malkoç, “Neşet Ertaş Türkü Bahçası”nı Kültür ve Turizm Bakanlığına devredecekmiş. Bir bahça, bolca Neşet Usta türküsü ve pırıl pırıl bir hava, ülkeme olan güvenimi geri getirmeye yetti.

İlk ne zaman aşık oldun?” diye soruldu Neşet Ertaş’a.

“13 yaşımda. Yozgat’taydık, mahallenin kızıydı. Ona bir türkü havalandırdıydım” dedi… Kızın adını söyledi. Sonra da pişman oldu:

“Yazman gurban oluyum, sevda sırrınan olur.”

Neşet Baba’nın “Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm / Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?” dediği türküyü duyup da içine içine ağlamayan var mı? Hepimizin istediği tatlı dil, güler yüz. Bu ikisi varsa ceylan gözlü olmasa da olur.

“Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur!…” Türkü okunan bahçada, türkü seven dostlarla oturdum. Şükürler olsun.

CEVAP VER