İstanbul Sultanbeyli’deki toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yenikapı buluşmasının bir kardeşlik buluşması olduğunu; ancak bunu ana muhalefet liderinin anlayamadığını dile getirerek, “Bana göre şu anda Tayyip Erdoğan olarak ve AK Parti Genel Başkanı olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı Sayın Bahçeli olarak şu andaki duruşumuz, bir 15 Temmuz öncesi, bir de 15 Temmuz sonrası duruştur. Neden? Çünkü ülkemizi bölmek, parçalamak isteyenlere karşı bir buluşmadır bu” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Sultanbeyli’de yapımı tamamlanan hizmet ve tesislerin toplu açılış törenine katıldı. İlçe vatandaşlarının da yoğun katılımıyla gerçekleşen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

“VATANDAŞIN DERDİNİ KENDİNE DERT EDİNMEYENİN PROJEYLE İŞİ OLMAZ”

Açılışı yapılan ve toplam bedeli 119 milyon lira olan 23 kalem hizmet ve tesisin hayırlı olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırımların ilçemize kazandırılmasında emeği geçen bakanlıkları, İstanbul Büyükşehir Belediyesini ve Sultanbeyli Belediyesini tebrik etti.

Hizmet etme, eser üretme ve İstanbul’un imarına katkıda bulunmanın, her şeyden önce bir sevda işi olduğunu, aşkı ve sevdası olanların bu yatırımları yapabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletine âşık olmayanın hizmette gözü olmaz. Vatandaşının derdini kendine dert edinmeyenin projeyle, eserle işi olmaz. ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri’ diyor Ziya Paşa. Evet, bizler bu gök kubbede bir hoş seda bırakmak istiyoruz” diye konuştu.

MANŞETLERLE HÜKÛMETLERİN DÜŞÜRÜLDÜĞÜ TÜRKİYE MANZARASIYLA KARŞI KARŞIYAYDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultanbeyli’nin Türkiye’nin bütün zorluklara, engellemelere rağmen 14 yılda yazdığı başarı hikâyesinin en yakın şahidi olduğunu ifade ederek “Sultanbeyli dışlanmayı, ötelenmeyi, kendi öz yurdunda parya muamelesi görmeyi çok iyi bilir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “28 Şubat zihniyetinin bu ülkede neler yaptığını, Sultanbeyli’ye neler yaptığını, bu ülkenin mütedeyyin insanlarına nasıl tehdit olarak yaklaştığını sizler iliklerinize kadar yaşadınız; bunu gayet iyi bilirim, ama bunu ana muhalefetin başındaki bilmez. Bu ilçedeki cami sayısını okul sayısıyla karşılaştıran, insanları kılık kıyafetiyle yargılayan, Kur’an kurslarını tehlike olarak gören bir anlayış vardı. Ekonominin çöktüğü, sermayenin devlet içindeki karanlık güçlerin ülke yönetimine ortak olduğu bir ülkede yaşıyorduk. Manşetlerle hükûmetlerin düşürüldüğü, medya patronlarının siyasetçilere ayar verdiği bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyaydık. Her zaman ifade ediyorum, biz sözümüzü bugüne kadar hep milletimize söyledik, bugün de öyle yapıyoruz, yarın da öyle yapacağız. 16 Nisan halk oylaması konusunda da diyeceğimiz ne varsa hepsini de milletimize söylüyoruz, ‘evet’ çağrısında bulunuyoruz.”

“PARLAMENTODA 339 OY BİRLEŞMİŞSE BU 15 TEMMUZ’A KARŞI DURUŞUN SİMGESİDİR”

Ana muhalefet partisinin liderinin ve ‘hayır’ kampanyası yürütenlerin yalan, yanlış ve iftira bataklığına saplanarak acınacak duruma geldiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok uzun zaman önce tüm siyasi hayatı yalan ve iftira üzerine kurulu olan bu zatı muhatap almama kararı vermiştim. 15 Temmuz darbesi sonrası belki hakikatleri görmüştür, belki yüreğinin bir köşesine ülkesi ve milleti için ufak da bir kıpırtı başlamıştır ümidiyle kendisi konusundaki rezervlerimizi askıya aldık ve onun için kendisini 7 Ağustos’ta Yenikapı buluşmasına davet ettim. Benim davetime olumsuz cevap verdi, fakat sonradan birileri kendisini baskıya aldı ve son anda Yenikapı’ya katıldı” dedi.

Yenikapı buluşmasının bir kardeşlik buluşması olduğunu; ancak bunu ana muhalefet liderinin anlayamadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bana göre şu anda Tayyip Erdoğan olarak ve AK Parti Genel Başkanı olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı Sayın Bahçeli olarak şu andaki duruşumuz, bir 15 Temmuz öncesi, bir de 15 Temmuz sonrası duruştur. Neden? Çünkü ülkemizi bölmek, parçalamak isteyenlere karşı bir buluşmadır bu. Eğer Parlamentoda 339 oy bütünleşmişse, birleşmişse, bu 15 Temmuz’a karşı duruşun bir simgesidir ve şu anda bu adımı atıyoruz. Onun için ilçe-ilçe, il-il dolaşmak suretiyle diyoruz ki, 16 Nisan’da 15 Temmuz’un, 249 şehidimizin, 2193 gazimizin hesabını soralım” şeklinde konuştu.

“16 NİSAN’DAKİ ‘EVET’ İDAMIN PARLAMENTOYA GELMESİ DEMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilerin terör suçlularına yönelik ‘idam’ tezahüratlarına cevaben kendisinin ve MHP lideri Bahçeli’nin bu konudaki düşüncelerinin bilindiğini hatırlattı ve “Şimdi bugün sabah yaptığı konuşmasında Sayın ana muhalefet başı ‘hadi getirin idamı o zaman’ diyor. Tamam, sen idama var mısın, önce onu söyle. Bak Sayın Bahçeli açıkladı, ben Sayın Başbakanın da farklı düşündüğünü zannetmiyorum, çünkü görüşmelerim var kendisiyle. Peki, sen Kılıçdaroğlu, böyle bir şeye var mısın? Bakınız, ben buradan şimdi duyuruyorum, buradan duyuruyorum; Allah’ın izniyle 16 Nisan’daki evet, aynı zamanda bunun Parlamentoya gelmesi demektir” sözlerine yer verdi.

Ana muhalefet lideri için ‘dersini çalışmayan tembel çocuk’ benzetmesinde bulunan ve değişiklikleri oylanacak Anayasa maddelerini hiç okumadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Artık Başbakan ve Cumhurbaşkanı yok. Artık Cumhurbaşkanı ile Başbakan birleşiyor, sadece bir Cumhurbaşkanı var, okumamış. Şimdi ‘hayır’ denmesi için çalışıyor. Hakkıdır tabii, elbette çalışacak, çünkü Parlamentoda da onun için çalıştı. Ama her iş gibi bunun da bir namusu var, ahlakı var, haysiyeti var, öyle mi? Eğer siz Anayasa değişikliğinde olmayan şeyleri varmış gibi anlatırsanız, kusura bakmasın, ne namusunuz, ne ahlakınız kalır, ne haysiyetiniz kalır. Ana muhalefetin başındaki zat işte tam da böyle yapıyor. Şahsen bu iddialara cevap vermeyi zül addettiğim için kendisini kale almıyordum. Biz kendisini muhatap almadıkça baktı ki o yalanın, iftirasının, ahlaksızlığının çıtası yükseliyor. Daha da ilginci, karşısına gelenler de onu alkışlıyor, millet de bu hezeyanlara inanıyor. Onun için burada ana muhalefetin başındaki zatın iddialarını şöyle tek tek cevaplandıracağım.”

“VESAYETİN BEKÇİLİĞİ YERİNE MİLLETİMİZİN TEMSİLCİLİĞİNİ YAPIYORUZ”

CHP liderinin bu sabah Karadenizli vatandaşlarla yaptığı kahvaltıdaki konuşmasında “Taraflı cumhurbaşkanı istemiyoruz” dediğine işaret ederek, “Ben de soruyorum; Türkiye’de ne zaman tarafsız bir cumhurbaşkanı olmuş ki? Sezer mi tarafsızdı, Demirel mi tarafsızdı, Özal mı tarafsızdı?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir insanın zikri varsa, fikri varsa, bir tarafı da vardır. Üstelik ben hatırlayın, bu göreve gelirken tarafsız olmayacağımı peşinen ilan etmiştim, hatırlayın. Ne demiştim? Ben milletimden yana olacağım demiştim, hatırlıyorsunuz değil mi? İşte şimdi de Cumhurbaşkanı olarak yine milletimden yanayım ve bu millet için nefesimin sonuna kadar her şeyimi vermeye devam edeceğim. 2014 yılı Ağustos ayından beri milletimden yana olarak taraf görevimi yürüttüm, onların rahatsızlığının sebebi; bizim taraflı veya tarafsız olmamız değil. Onların rahatsızlığı; bizim vesayetin bekçiliği yerine milletimizin temsilciliğini yapıyor olmamızdan kaynaklanıyor” dedi.

“YARGININ DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ GÜÇLENİYOR”

Yine CHP liderinin “Anayasa Mahkemesinin Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun üyelerini Cumhurbaşkanı seçecek, yargı Cumhurbaşkanının emrine girecek” sözlerini “Külliyen yalan, külliyen yanlış” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüksek yargı konusunda mevcut sistem aynen devam ediyor; Sayın Kılıçdaroğlu, bunu da bir öğreniver, birileri anlatsın sana. Bilmiyorsan, ben kendi hukukçu danışmanlarımı gönderebilirim. Yargıtay’la ilgili bir değişiklik var mı? Yok. Danıştay’la ilgili bir değişiklik var mı? Yok. Anayasa Mahkemesi yerinde mi? Yerinde. Sadece askerî mahkemeler kapatıldığı için buradan gelen üyeler çıkıyor ki şu anda iki üye var, süreleri dolduğu anda onlar çıkacak ve sayı 15’e iniyor. Üyelerin üçünü Meclis atıyor, kalanını Cumhurbaşkanı seçiyordu, yine aynı şekilde bu devam ediyor. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda bir değişikliğe gidildi. Onun da sebebi, kurulun üyeleriyle ilgili seçim sisteminin yargıda çok ciddi rahatsızlığa ve kamplaşmalara yol açmasıdır. Hâkimlerimizin ve savcılarımızın talebiyle kurulun üye seçim sistemi değiştirildi, üye sayısı azaltıldı ve bu sayı şimdi yeni sistemde 4 üyeyi Cumhurbaşkanı, 7 üyeyi parlamento atayacak. Burada da beşte üç çoğunlukla meclis seçecek. Böylece yargının demokratik meşruiyeti güçleniyor” açıklamalarını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir de ‘yeni sistemde her yere siyaset girecek’ diye tutturmuş. Çok çirkin bir şey söylüyor, neymiş; valiler şu anda evet için çalışıyormuş, kaymakamlar evet için çalışıyormuş, imamlar, müezzinler, müftüler evet için çalışıyormuş. Bir defa bunların, bu ifadelerin hepsi valilere hakarettir, kaymakamlarımıza hakarettir, imamlarımıza, müezzinlerimize, Diyanet Teşkilatımıza hakarettir. Önce haddini bil. Bu sana yakışır sana, çünkü sen şu anda Kandil’de hayır diyenlerle berabersin. Onlar şu anda silah tehdidiyle hayır dedirtmenin gayreti içerisinde, sen onlarla berabersin, sen önce bunun cevabını ver. Adliyeye siyaset girecek diyorsun. Hâkimlerimize ve savcılarımıza hakaret ediyorsun. Bu ülkede kışlaya siyaset gireceğini söylüyorsun, sen tepeden tırnağa tüm Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hakaretle zan altına sokuyorsun. Bu ülkede camiye siyaset gireceğini söylemek, o da ayrı bir hakaret. Ben burada başka bir şey söylemek istemem, cami cemaatine hakarettir. Cami cemaati bırak da hür olarak iradesini ortaya koysun.”

“YENİ SİSTEMDE İKİ SEÇİM BİRLİKTE YAPILACAK”

CHP liderinin hem bu yalanları söylediğini hem de ‘biz kimseyle kavga etmek istemiyoruz’ diyerek ‘tüy diktiğini’ dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘bir kişi meclisi seçime götürebilir’ ifadesinin de yalan olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemde Meclis ve Cumhurbaşkanı arasında kriz çıkıp ülke tıkanıklık yaşamasın diye emniyet supabı olarak her iki organın seçiminin birlikte yapılması şartının getirildiğini vurguladı ve ekledi: “Yani ne Cumhurbaşkanı kendini bir kenarda tutup Meclisi feshedebilir, ne de Meclis kendisini bir kenarda tutup Cumhurbaşkanını düşürebilir. Hangisi talep ederse etsin iki seçim birlikte yapılacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Bir devlet bir kişiyi ikna ettiğinde 24 saatte, hatta 12 saatte Türkiye Cumhuriyeti’ni ele geçirir” şeklindeki iddiasına cevaben bunun 15 Temmuz’da denendiğini, FETÖ ihanet çetesinin mensupları aracılığıyla Türkiye’yi ele geçirmeye teşebbüs ettiklerini ve milletin meydanlara dökülüp darbeye karşı durduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ah zavallı Kılıçdaroğlu, sende o aşk yok, sende o inanç yok, sende o ruh yok, sen o gece havalimanından kaçamak turlar atıyordun. Ama benim milletim havaalanında Cumhurbaşkanını bekliyordu. Cumhurbaşkanı da o akşam her türlü tehdide rağmen oraya geldi ve halkının arasına karıştı” diye ekledi.

“İCRAATLARIN SÜRATLİ ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN ÖNÜ AÇILIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Tabii ana muhalefetin başındaki zat ne yazık ki birçok şeyin hâlâ farkında değil. Atatürk Havalimanı’nda kalıp da milletimizle birlikte darbecilere karşı direnmek yerine güvenli bir yere kaçmayı tercih ettiği için bu durumun farkında olmamış olabilir. Buradan kendisine sesleniyorum; siz hiç merak etmeyin, öyle bir teşebbüs ortaya çıktığında milletimiz ne yapacağını gayet iyi biliyor. Tutturmuş bir ‘rejim değişikliğidir’ diye gidiyor. Neymiş, bütün yetkiler tek kişiye verilmiş. Evet, yürütme yetkileri tek kişiye verilerek icraatların süratli ve etkin şekilde gerçekleştirilmesinin önü açılıyor. Fakat yasama organı olan Meclis yetkileri daha da güçlendirilmiş olarak yerinde duruyor. Diyor ki, ‘Meclis kapatılıyor. Böyle bir yalan olabilir mi? Meclis yerinde, kapatılma diye bir şey yok. Tam aksine Sayın Cumhurbaşkanı ve kabinesi onların bütçe dışında kanun yapma yetkisi yok. Kanun yapma yetkisi kimin? Milletvekillerinin. Bağımsızlığının yanına tarafsızlığı da eklenerek güçlendirilmiş yargı da yerinde duruyor. Öyleyse nasıl devlet tek kişinin eline teslim edilmiş oluyor? Dedim ya, yalan söylemek bunların karakterleri hâline gelmiş.”

CHP liderinin, “16 Nisan’dan sonra Cumhurbaşkanının istifasını istemeyeceğiz” sözüne karşılık, “Cumhurbaşkanını siz mi seçtiniz ki istifasını istemeye hakkınız olsun” diye cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanını 5 yıllığına millet seçiyor. Ha, 5 yıl sonra millet getirdiği cumhurbaşkanını aynen ne yapar, götürür. Bu durumun hala farkında değil ya da içlerine sindiremediler” ifadelerini kullandı.

“ÜLKEMİZDE SON 14 YILDA NE YAPILMIŞSA BUNLARA RAĞMEN YAPILMIŞTIR”

“Bu zat maalesef utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan çıkıp ‘ülkede Cumhurbaşkanı var, Meclis var, Başbakan var, Bakanlar var, bürokrasi var, işler tıkır tıkır yürüyor, kaos niye çıksın’ diyor” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında ilgili parti liderine şu soruları yöneltti: “Bu ülkede 2007 yılında Cumhurbaşkanı seçtirmemek için Meclisi tıkayan, sokakta gösteri yapan siz değil miydiniz? Rektörleri sokaklarda yürütenler siz değil miydiniz? Yargı mensuplarına talimat almak üzere kışlaya gönderen siz değil miydiniz? Bu ülkede Meclisi çalıştırmamak için her türlü rezilliği, kepazeliği sergileyen siz değil miydiniz? Bu ülkede hükûmeti, bakanları çalıştırmamak için habire gensoru veren siz değil miydiniz? Bu ülkede kendi zihniyetinizdeki cumhurbaşkanı aracılığıyla bürokratların atanmasını engelleyen siz değil miydiniz? Ülkemizde son 14 yılda ne yapılmışsa asla bunlarla birlikte değil bunlara rağmen yapılmıştır. Bizden önceki koalisyon dönemlerinin her biri kaos dönemi değil miydi? Türkiye’nin bundan sonra bir daha koalisyonlarla yönetilmeyeceğinin garantisi mi var? 7 Haziran seçimlerinden sonra kaos tüccarlarının nasıl ağızlarından salyalar akıtarak meydana çıktığını görmedik mi? Bu hakikatler ortadayken Allah aşkına siz neyin davasını güdüyorsunuz? Siz kimi kandırmaya çalışıyorsunuz?”

“EKMEDEN BİÇME DEVRİ BİTTİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Bu zat güya mevcut sistemi savunurken içindeki asıl duyguları da ele vermekten geri kalmıyor. Diyor ki; ‘Devletin duyarlı noktaları, devletin duyarlı kurumları, bürokratları vardı, onlar yanlışları engellerdi’ Ben size bunun tercümesini yapayım; bu ifadeyle aslında ‘millet yüzde 50’yle de bir partiye yetki verse bizim sistem içindeki etkimiz gücü onlara bırakmaz, ipleri elimizde tutmaya devam ederiz’ diyor. 1950’de rahmetli Menderes iktidara geldi, 1960’a kadar ancak tahammül ettiler, sonra darağacına götürdüler. 1970’li yıllar boyunca Türkiye başını terörden, anarşiden, ekonomik krizlerden alamadığı için hükûmeti kim kurarsa kursun, ipler hep bunların elindeydi. 1990’lı yıllar boyunca da aynı şekilde seçimden dördüncü, beşinci parti bile çıksalar, bir şekilde ülke yönetimi teslim alabiliyordu. AK Parti’nin 14 yıllık iktidarı boyunca kimi zaman Cumhurbaşkanı, kimi zaman Anayasa Mahkemesi, kimi zaman Yargıtay, Danıştay, kimi zaman bürokratik oligarşi marifetiyle etkinliklerini hep sürdürdüler. Şimdi de diyorlar ki; ‘sistem değişmesin, böyle devam etsin, ileride yine ipleri elimize alabilelim’ yok öyle yağma. Ekmeden biçme devri bitti. Bundan sonra milletin yüzde 50+1’inin teveccühünü kazanmadan kimsenin gizli veya açık şekilde iktidara gelme imkânı yoktur. Bütün bunların üstüne çıkıp bir de, biz milletimize güveniyoruz demezler mi; madem millete güveniyorsun, öyleyse niye bu Anayasa değişikliğini Meclisten çıkarmamak için tekme-tokat, şişeleri fırlatmak, yapmadık kepazelik bırakmadınız.”

“TEK ADAM, BAŞARISIZ OLDUĞU HÂLDE YERİNDE KALAN ADAMDIR”

CHP liderinin, “Cumhurbaşkanı muhtarlıkları kaldırabilir, Türkiye’yi bölgelere ayırabilir” sözlerine karşılık, “Bu zat sorsanız üniversite mezunu. Hâlbuki üniversitelerde, özellikle sosyal bilimler alanındaki tüm bölümlerde hukukun temel kavramları diye bir ders vardır. Orada der ki; ‘Anayasa ile düzenlenen hususlar yasayla, yasayla düzenlenen hususlar diğer alt işlemlerle düzenlenemez’ Türkiye’nin yönetim yapısı ve elbette muhtarlıklar Anayasayla düzenlenmiştir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu konularda herhangi bir işlem yapmak mümkün değildir. Bu yetki sadece Meclise aittir” değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek adamlılık iddiaları ile ilgili olarak da şu cevabı verdi: “Tek adam dediğiniz, başarısız olduğu hâlde yerinde kalan adamdır. Eğer ülkemizde tek adam arayacaksak, bu olsa olsa 7 seçim kaybettiğin hâlde hâlâ bulunduğun partinin o koltuğunda oturan kişidir. Batıda böyle bir şey var mı? Bir seçim mi kaybediyor, iki seçim mi kaybediyor, bakıyorsun istifa ediyor. Ana Muhalefetin başı böyle bir şey yapıyor mu? Yapmaz, yapamaz.”

Eski Türkiye sevdalıları istemese de yollarına devam edeceklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan’ın büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin müjdecisi olacağını, 16 Nisan günü oylamanın bayram havasında geçeceğini dile getirdi. Tüm siyasi partilere gönül veren vatandaşlara, “Gelin bu reform paketine desteğinizi esirgemeyin” çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, açılışı yapılan hizmet ve tesislerin hayırlı olması temennisi yineleyerek tamamladı.

CEVAP VER