Hollanda, Belçika takımları 10, 12, en fazla 18 milyon Avroluk maaş bütçeleri ve yaş ortalaması düşük oyuncuları ile Avrupa kupalarında boy gösterirler, genellikle de gıpta edeceğimiz başarılar elde ederler.

Bizdekinin tam tersine, oyuncular kazandıkları paranın neredeyse yarısını vergi olarak geri verirler. Bizim kulüpler vergiyi de üzerine alır -çok paraları varmış gibi- onu da devlete yatırmaz, sonra da devletin kapısında yalvarırlar, “Borcumuzu affedin” diye! Bunların taraftarı olan, Türkiye’de verginin yüzde 80 civarını ödeyen geniş halk yığınları da buna destek verirler.

Benelüx ülkelerinin takımları özellikle İngiliz takımlarının oyuncularına da yetiştiricilik vasfına sahipler. Bizim takımlar onlardan bir oyuncu da alamazlar, ders de!

“Hollanda Konya kadar, bizden daha fazla tarım ürünü yetiştirir, satar” mottosu vardır.

Oysa Hollanda bu üretimini Afrika’da yapar. Kurdukları üslerle oralardan, Hollanda Guyanası’ndan oyuncu da bulup yetiştirir, büyük kulüplere pazarlar, para kazanırlar. Bizimkiler bu futbolcuları transfer edebilmek için 35 yaşına gelmesini beklerler!

Belçika da öyle; Afrika’da en kapitalist emellerle elmas işi yapar, yetmez bir de elmas değerinde oyuncu çıkarırlar.

Bizim adı büyük kulüplerimize, ne kadar da benziyorlar değil mi?

Adamların siyasetle hiç işi olmaz, bizim kulüplerin içinden siyasetin eli hiç çıkmaz. Bunlara en iyi örnek Melih Gökçek’tir! Osmanlıspor’a, Ankaraspor’a, koca Ankaragücü’ne verdiği zararlar orta yerde dururken, şimdi de Gençlerbirliği’ne dadandığı söyleniyor! E, Gençlerbirliği de en zayıf yıllarını yaşadığından sarı öküz ve devamı verecek gibi duruyor.

*

Bizim müteahhit futbol uleması (!) Vicente Del Bosque, Frank Rijkaard, Luis Aragones, Dirk Advocaat, Roberto Mancini’yi kovdu. Sırada Torrent var, oysa ne kadar doğru saptamalar yapıp Terim’in ipliğini pazara çıkarıyor adam.

*

Türkiye’de sporun hep kasılma yönü ile karşı karşıyayız, rahatlama yönü neredeyse yok. Bu da sporun tüm paydaşlarını olumsuz etkiliyor.

Türk sporunu, birçok ülkede olduğu gibi futbol forse ediyor. Bir endüstri halini alan futbol içinde kapitalist teknikler barındırıyor. Transfer dönemi ve transfer haberleri futbolda ahlak anlayışını öteliyor. Menajer-medya ilişkileri, sportif sömürü, kapitalist zokalar, yönetici egoları da başka bir yazının konusu olsun.

CEVAP VER