Yurt dışına para transferine yönelik iddialarına ilişkin, “Şimdi geliyoruz kutuyu açmaya” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, getirdiği bir kutuyu kürsüde açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Balıkesir’deki konuşmasında “Bunu ispat et” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Güzel, ispat edelim. Madem istiyor, ispat edelim. Beni tanımıyor, öyle anlaşılıyor.” diyen Kılıçdaroğlu, 1 Ağustos 2011’de Man Adası Devleti’nde kurulan “Belbey Limited Şirketi”nin kuruluş senedini göstererek, 1-2 Ağustos 2011’de yönetim kurulu toplantısı yapan şirketin yönetim kurulu başkanının Sıdkı Ayan olduğunu ileri sürdü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun konuşması öncesinde toplantıyı yöneten Grup Başkanvekili Özgür Özel, Aladağ’daki yurt yangınında hayatını kaybeden öğrencilerin ailelerinin de salonda bulunduğunu belirterek, çocukların isimlerini okudu.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının başında kendisini seven sevmeyen herkesin merakla beklediği bir toplantı gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Keyifli bir toplantı yapacağız.” dedi.

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesinin üzerinden 2 yıl geçtiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, failli meçhullerin tarihin kara sayfalarında kalması gerektiğini belirterek, Elçi’nin katillerinin bir an önce bulunmasını istedi.

Hafta sonu Antalya’ya yaptığı ziyarete ilişkin de bilgi veren Kemal Kılıçdaroğlu, yağış ve hortum nedeniyle ürünleri zarar gören üreticilerle bir araya geldiğini anlattı.

Mağdur çiftçilerin haklarını alamadıklarını savunan Kılıçdaroğlu, TARSİM konusunda çok sayıda şikayet bulunduğunu, buna ilişkin de yapacakları çalışmayı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına sunacaklarını bildirdi.

Adıyaman’da, Torba Kanun’da tütünle ilgili düzenlemeleri protesto eden üreticilere güvenlik güçlerinin orantısız müdahale ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, üreticilere seslenerek onların hakkını koruyacak, alın terlerinin karşılığını verecek partinin CHP olduğunu kaydetti.

Eğitime ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, sisteminin sıklıkla değiştirilmesini eleştirdi.

Ailelerden sandığa gittiklerinde sürekli değişen eğitim sistemine isyan etmelerini ve oylarıyla tepkilerini göstermelerini isteyen Kılıçdaroğlu, “2016-2017 eğitim-öğretim döneminde 1 milyon 897 bin 524 çocuk okula gidemedi. Bunlar bizim çocuklarımız değil mi? Bunların okumaya hakları yok mu? Neden devlet bunlara sahip çıkmıyor? Çünkü kendi çocuklarına sahip çıkıyorlar Ankara’daki beyler. Onlar kazansın, onlar okusun istiyorlar. ‘Vatandaşın çocuğu hiç önemli değil’ diyorlar. Vatandaş bunun hesabını sandıkta sona soracak.” diye konuştu.

İlkokulların yüzde 31’inde birleştirilmiş sınıflarda eğitim verildiğini, iktidarın 15 yılda derslik sorununu dahi çözemediğini belirten Kılıçdaroğlu, özel okullara ise 1 milyar 164 milyon lira para aktarıldığını ifade etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, “Çocuğunu okula gönderirken harçlık veremeyen babaya, öğle saatinde ona bir sandviç alamayacak anneye sesleniyorum, senin çocuğuna bunlar sahip çıkmadılar. Senin çocuğunu gönderdiğin okula sahip çıkmadılar. Ama özel okullara 1 milyar 164 milyon lira para aktardılar. Senin okulunun temizliğini sen yaparsın, camı kırılsa sen takarsın ama özel okullara bu kadar kaynak aktarılıyor.” değerlendirmesini yaptı.

Taşımalı sistemi de eleştiren Kılıçdaroğlu, nerede çocuklar varsa orada okul olması gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “15 yılda yapamadılar. Sözüm söz, 4 yıl içinde yapacağım.” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırıma ayrılan payın da yetersiz olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Çocukları düşünmeyen bir hükümet olabilir mi? Ama bunlar düşünmüyorlar. Çünkü bu Ankara’daki beylerin çocukları ayrı okullara gidiyorlar. Ayrı yerlerde şirket kuruyorlar. Devlete vergi vermemek için her türlü dümeni çeviriyorlar. Bu Ankara’daki beylerin çocuklarını bütün Türkiye’ye tanıtacağım.”

Öğretmenlerin de gelirlerinin ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları halinde öğretmenlik meslek kanunu çıkacaklarını, öğretmenlerin devlet memurları kanunu kapsamı olmayacaklarını bildirdi.

Kılıçdaroğlu, ayrıca öğretmenlerin maaşının yükseltileceğini, 3600 ek gösterge verileceğini, her 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde de birer maaş ikramiyeye hak kazanacaklarını anlattı.

Bu sözlerine iktidar yetkililerinin “Para yok” diye karşı çıkacaklarını ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Sevgili Erdoğan, Sevgili Binali Yıldırım para da var, pul da var. ‘Nerede var diyecekler?’ Yurt dışındaki faiz lobisine 15 yılda 145 milyar dolar para ödediler. Onlara 145 milyar dolar para ödersin, öğretmene gelince ‘Paramız yok’ dersin. Ben 145 milyar doları bu memleketin öğretmenine vereceğim.”

Başbakan Binali Yıldırım’ın bankacılara “elinizi tutan mı var faizleri indirin” diye seslendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, ülkeyi bankacıların değil, AK Parti’nin yönettiğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, “Senin elini tutan mı var? Sen niye indirecek kararlar almıyorsun? Sarayda oturup Türkiye’ye bakmak, bu ülkeye hayır getirmez. Bu ülkeye hayır getirecek politikacının, çiftçiyle, emekliyle muhtarla oturup konuşması lazım. O muhtarları saraya davet ediyor. Ben bütün muhtarların ayağına gideceğim.” değerlendirmesinde bulundu.

CHP’nin, uyuşturucuyla mücadele, bireysel silahlanma, öğretmen ve sağlık personeli açığı gibi konuların araştırılması için verdiği önergeler ile emekliye, memura ikramiye verilmesi, gazilerin haklarının düzenlenmesi içerikli kanun tekliflerinin gündeme gelmesinin TBMM’de AK Parti’nin oylarıyla reddedildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Sabah yüzünü yıkamak için musluğu açan herkese sesleniyorum, o musluğu açtığında 5 çeşit vergi ödüyorsun. Sen fakir misin, zengin misin hiç önemi yok. Ankara’daki beylerin çocukları da Türkiye’de vergi ödememek için başka yerlere gidip şirket kuruyorlar. Bunu araştıralım dedik, bunu da reddettiler. Sevgili vatandaşım, bunları hafızanın bir köşesine yaz. Ben senin hakkını savunuyorum, sen de benim hakkımı savunacaksın. Çünkü ben bu ülke için çalışıyorum, çocuklarım için değil.”

KADINLARA KALKAN HER EL İNSANLIĞA KALKMIŞTIR

İktidarın zaman zaman konuları çarpıttığını ve mal bulmuş mağribi gibi saldırdığını ileri süren Kılıçdaroğlu, kadına yönelik şiddetle ilgili sözlerine gelen eleştirilere değindi.

İstanbul Beylikdüzü’nde belediye tarafından sosyal tesis haline getirilen bir mekanda yaptığı konuşmada, yoksulluğun ağır maliyetine dikkati çektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Ekonomideki çarpıklık da kadına yönelik şiddetin bir unsurudur diye söyledim. Evin beyi aylardır, işsizse, geliri yoksa, çocuklarına harçlık veremiyorsa evine büyük bir sinirle geliyor, ufak bir tartışmada hıncını eşinden alıyor dedim. Vay efendim ‘sen kadına şiddeti savundun’. Ben kadına şiddeti savunmadım. Savunmayacağım, savunmuyorum. Kadınlara kalkan her el, insanlığa kalkmıştır.”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarı döneminde boşanmaların yüzde 37, fuhuşun yüzde 790, adam öldürmenin yüzde 261, çocuğa cinsel istismarın yüzde 434, uyuşturucu bağımlılığının yüzde 678, kadına şiddetin yüzde bin 400 arttığını açıkladı.

“Sen kadına şiddeti önleyeceğine, kalkıp benimle uğraşıyorsun. Niye benimle uğraşıyorsun?” diye soran Kılıçdaroğlu, verilemeyecek hiçbir hesabının olmadığını bildirdi.

MAN ADASI DEVLETİNE PARA GİDİYOR

Yurt dışına para transferine yönelik iddialarına ilişkin, “Şimdi geliyoruz kutuyu açmaya.” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, getirdiği bir kutuyu kürsüde açtı.

Çorum’da 17 Kasım’da yaptığı konuşmada ve 21 Kasım’daki Grup Toplantısı’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Çocuklarının, dünürünün, eniştenin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün vergi cennetlerinde kurulan bir şirkete milyonlarca dolar gönderdiklerini biliyor musun? Yerli ve milliysen cevabını vereceksin.” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Aradan süre geçti tık yok. Bana soruyorlar ben de merak ediyorum, niye tık yok? Ya ‘Haberim yok’ diyeceksin veya ‘Var’ diyeceksin. Sonra birgün gazetelerde ‘Kılıçdaroğlu’na dava açtık 1,5 milyon lira.’ Vah vah vah ne kadar korktum, hiç bilemezsiniz. Dava açsan ne olur açmasan ne olur. Sen benim soruma otur adam gibi cevap ver.” ifadesini kullandı.

“Herhalde beyefendi beni dinliyordur. Önce baştan bir tavsiyem olsun sevgili Erdoğan’a, doktor yanında olsun.” diyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın her tarafta “Suriyelilere 30 milyar dolar para harcadık.” dediğini hatırlattı.

Suriyelilerin çoğunun dilencilik yaptığını, açlıktan ölenlerin bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Sordum, sen gidip Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ’30 milyar dolar para verdim.’ diyorsan, bunu açıkla. 30 milyar doları nereye harcadın? Ben bilmiyorum, bakanlar, 550 milletvekili, sivil toplum örgütleri bilmiyor. Nereye gitti bu 30 milyar dolar? Bunun cevabı henüz verilmiş değil. Sevgili Erdoğan, gözlerinden öperek bir soru daha soruyorum; 30 milyar doları ne zaman, nerede, kimin için harcadın? Cevabını alacağız.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Balıkesir’deki konuşmasında “Bunu ispat et” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Güzel, ispat edelim. Madem istiyor, ispat edelim. Beni tanımıyor, öyle anlaşılıyor.” ifadesini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Ağustos 2011’de Man Adası Devleti’nde kurulan “Belbey Limited Şirketi”nin kuruluş senedini göstererek, 1-2 Ağustos 2011’de yönetim kurulu toplantısı yapan şirketin yönetim kurulu başkanının Sıdkı Ayan olduğunu ileri sürdü.

Bu şirketin yönetim kurulu toplantılarının tutanaklarının ellerinde olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Şirketin sermayesi 1 sterlin. Yönetim kurulu bir kişi Sıdkı Ayan.” iddiasında bulundu.

Ayan’ın İstanbul’daki açık adresini veren Kılıçdaroğlu, bunların hem Türkiye hem de Man Adası Devleti’nin resmi kayıtları olduğunu savundu.

Sıdkı Ayan’ın 15 Kasım 2011’de bu şirketi Kasım Öztaş’a devrettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Öztaş’ın İstanbul’daki ikamet adresini açıkladı.

Erdoğan’a, “Sıdkı Ayan kimdir, tanıyor musun?” diye soran Kılıçdaroğlu, “Eminim benden çok daha iyi biliyorsun kim olduğunu. Peki bu Kasım Öztaş’ı tanıyor musun? Eminim onu da çok yakından tanıyor. Bu şirketin bütün kayıtları bizim elimizde. Peki bu şirkete para gitti mi? Evet para gitti.” iddiasında bulundu. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Şimdi geliyorum para nereye, ne zaman gitti? 15 Aralık 2011 tarihinde Ziya İlgen enişte 2,5 milyon dolar Belbey şirketine para gönderiyor. 15 Aralık 2011 tarihinde Mustafa Erdoğan, kardeşi, 2,5 milyon dolar para gönderiyor. 1 sterlinlik şirkete 2,5 milyon dolar parayı niye gönderir senin kardeşin? 26 Aralık 2011 tarihi Ziya İlgen yine 1 milyon 250 bin dolar para gönderir. 26 Aralık 2011 tarihinde Mustafa Erdoğan 1 milyon 250 bin dolar para gönderir. 27 Aralık 2011’de Osman Ketenci, ‘dünür’ dedim ya 1 milyon 250 bin dolar gönderiyor. Mustafa Gündoğan 1 milyon 250 bin dolar; bu eski özel kalem müdürü. 28 Aralık 2011 Mustafa Gündoğan 250 bin dolar. 28 Aralık 2011 Osman Ketenci 1 milyon dolar. 29 Aralık 2011 oğlu Ahmet Burak Erdoğan 1 milyon 450 bin dolar. 4 Ocak 2012 Ahmet Burak Erdoğan, 2 milyon 300 bin dolar gönderiyor.”

Bütün bu paraların “swift mesajlarının” ellerinde olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, yurt dışına para gönderilirken bu mesajların kullanıldığını öne sürdü.

“Yetiyor mu? ‘Bu beni tatmin etmez’ dedim. Ne lazım bana? ‘Bankaların dekontu lazım, bu paraların gönderildiği dekont’ dedim.” şeklinde konuşan Kılıçdaroğlu, “Şimdi diyecekler ki ‘Bu belgeleri falan ajan verdi, sahtedir, şudur, budur.’ Bunların tamamı bankaların resmi kayıtlarıdır. Sadece Türkiye’de değil, bu parayı yurt dışına göndermişler o şirketlerin de kayıtlarında var. Hepsinde var. Hiç sağa sola kaçmaya gerek yok. Haysiyetli bir adamsan gereğini yapacaksın. Nokta.” ifadesini kullandı.

TÜRKİYE GAYRİ MİLLİ BİR HÜKÜMET TARAFINDAN YÖNETİLİYOR

Konya’da tek odalı camı kırık toprak evde kalan 40 günlük bir bebeğin zatürreden, Samsun’da 2,5 aylık Kübra’nın açlıktan öldüğünü, Van Gürpınar’da bir babanın 16 kilometrelik yolu, sırtında çocuğunun cesediyle yürüdüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, bunların hakkını savunmak için bu soruları yönelttiğini söyledi.

Devleti yönetenlerin vatandaşa örnek olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Vatandaşa diyeceksin ki ‘Vergi ver, vermezsen üç misli kaçakçılık cezası keseceğim.’ Ama kendi çocuklarını göndereceksin, akraba-i taallukatına başka adalarda şirket kurduracaksın, Türkiye’den milyonlarca dolar para göndereceksin, sonra Kayseri’de meydana çıkacaksın, ‘Dolarlarınızı bozdurun, Türk Lirası değerlidir, biz yerliyiz ve milliyiz.’ Sen ne yerlisin, ne millisin; sen gayri millisin.” görüşünü savundu.

Türkiye’nin gayri milli bir hükümet tarafından yönetildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Bütün AK Parti’li kardeşlerime sesleniyorum; benim bir kusurum, hatam varsa söyleyin, hiçbir zaman alınmam. Ama yıllar yılı size gelip ahkam kesen, din, iman edebiyatı yapan, ‘Vergi verin, dolarınızı bozdurun, altınınızı şöyle yapın’ der, kendisi alır çocuklarıyla beraber yurt dışına giderler, paralar oraya gider. Ben söylediğim zaman da ‘İspat etmezsen alçaksın’ diyorlar. Ben ispat ettim, şimdi söyle bakayım alçak kim?

Kadın musluğu açtığında 5 çeşit vergi ödeyecek, kamyon şoförlerini dinledin mi sevgili Erdoğan? Gözünü sevdiğim Erdoğan, sen kamyon şoförlerini dinledin mi? Bak bakalım motorini nasıl yakıyorlar. Mazottan alınan vergiyi biliyor musun sen? Çiftçinin traktörüne verdiğin mazottan kaç lira KDV, kaç lira ÖTV alınıyor? Ne kadar gelir vergisi alınıyor biliyor musun sen? Ona gelince parayı alıyorsun, sırtına yıkıyorsun vergiyi, senin çocukların, enişten, dünürün parayı dışarıya götürecek, Kılıçdaroğlu ağzına bant çekecek, hiç konuşmayacak, dönüp ‘Ne güzel muhalefet, hiç konuşmuyor’ diyecekler. Ben bunu yapar mıyım? Yapmam. Ne için? Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. Bunun için yapmam.”

“Umarım Sayın Erdoğan’ın yanında doktoru vardır. Doktoru eşliğinde beni dinliyordur. Sinirlerine hakim oluyordur.” diyen Kılıçdaroğlu, “Sevgili Erdoğan, sen Türkiye’yi yönetemiyorsun. Sen Türkiye’yi felakete sürüklüyorsun. Ben senin bildiğin öyle haksızlıklar karşısında susan, ‘İki tane koltuk verdik, oturur sesini keser.’ diyen adam değilim. Ben bu milletin evladıyım.” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Havuz medyasına da seslenmek istiyorum. En büyük kötülüğü Erdoğan’a siz yapıyorsunuz. Sizde vicdan, ahlak yok mu? Daha belgeleri görmeden ‘Efendim bunlar sahte.’ Niye sahte olsun? Bankadan gidiyor para kardeşim. Nereye gidiyor? Man Adası’na. Biz bunları biliyoruz. Ama ikinci soruma bir cevap gelmedi. Sevgili Erdoğan, ikinci sorumu unuttun mu? ’30 milyar dolar Suriyelilere para harcadığını söylüyorsun. Bu parayı kimin için, nerede, ne zaman harcadın? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı, hukuku var. O da adalet istiyor. 80 milyon adalet istiyor. Adalet için konuşacaksın kardeşim.”

CEVAP VER