Latin Amerika kökenli yazar Clarissa Pinkola Estes’in ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ kitabından esinlenerek projelendirilen “Cantadora: Hikâyeyi Sırtında Taşıyan Kadınlar” enstalasyonu, ATO Congresium’da düzenlenen ArtNouva 2. Sanat Fuarında sanatseverlerle buluştu.

Sözlü kültürün taşıyıcısı olan kadının imgelerle konuşan sessiz anlatısını kolektif bir yerleştirmeye dönüştüren sergide; ressam, heykeltıraş ve fotoğrafçıların eserleri yer alıyor.

HİKAYE HEYBESİNİN YÜKÜNÜ DİJİTAL HİKAYE İZİNE ÇEVİRDİM

Sergiye ilişkin ankaranethaber.com muhabirine açıklamalarda bulunan fotoğraf sanatçısı Gülcan Acar, “Cantadora: Hikâyeyi Sırtında Taşıyan Kadınlar” enstalasyonu, Clarissa Pinkola Estes’in ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ kitabından esinle projelendirilmiş. Bu proje sözlü kültürün taşıyıcısı olan kadının imgelerle konuşan sessiz anlatısını kolektif bir yerleştirmeye dönüştürür.” dedi.

Sanatçı Kadınlar Derneği ile daha çok mesajı olan kavramsal bir konu içeren işler yaptıklarını dile getiren Acar, “Sanatçı Kadınlar Derneği 35 üyesi olan içinde ressamların, heykeltıraşların ve fotoğrafçıların olduğu bir sanat kurumu. Her zaman bir temaya yaslanıyoruz. Bu kez Cantadora adlı bir projemiz var. Cantadora, ‘hikâye taşıyıcı’ anlamına geliyor Latin Amerika köklerine göre.

Burada Cantadora’nın aslında çıkışı bir kitaba dayanıyor. Clarissa Pincola Estes adında Latin Amerika kökenli bir yazarın ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ adlı kitabından her sanatçı birer küçük hikâye işleyerek bunu anlattı. Cantadora’da hikâyenin aslında iyileştirici yönü anlatılıyor. Sadece öyküyü tahmin ettiğiniz gibi gelecek kuşaklara aktarması değil, aslına bakarsanız bir taraftan onun iyileştirici, ruhu iyileştirici yanı düşünülüyor.

Burada daha çok kadın hikâyeleri üzerinden gidiliyor ama ‘kadınlar sanki birbirinin yurdu’ der gibi bir dayanışma, bir kız kardeş gibi birbirine dayanışarak geleceğe, gelecek kuşaklara dönüştürerek anlatmayı hedefliyor. Herkes kitaptan bir konu işledi ben de Cantadora’nın tamamen ‘hikâye heybesini’ çalıştım. Hikâye heybesinde sözlü anlatı olan hikâyeleri dijitalleştirdim, dijital ses izine dönüştürdüm. Böylece biraz daha modernize edip, çağa uydurarak devamını sağladım, burada gördüğünüz ses kaydını bir iz yaparak. Zaten hikâyelerdeki amaç da, anlatıların gelecek kuşaklara giderken bir taraftan iyileştirici ve dönüştürücü etkisini vurgulamak.” şeklinde konuştu.

Burada öykünün iyileştirici yönünün anlatılmaya çalışıldığını söyleyen Acar, “Ben de bunu sembolize ederken, imgeleştirirken hikâye anlatıcının hikâye heybesini, hikâye taşıyıcının o sırtındaki yükü diyeyim, bunu dijitalleştirerek hikâye izine çevirdim. Toplamda şu anda 20 eser var, 20 sanatçımız katıldı bu projeye. Her biri o hikâyedeki Cantadora’nın ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ kitabından bir öykü seçti ve onu anlattı. Aynalarda da birer üçgen formu var. Aslında kadınların bir taraftan da gizli kalmış bir yanları var. Karanlık yönlerini siyahlarla ifade ettik. Üçgen formu da aslında eksik kalan, bir türlü geleceğe taşıyamadığı, içinde bastırdığı içsel sıkıntılarını aynalarla anlatmaya çalıştık. Yapılan iş izleyiciye aynı zamanda aynada kendi yansısıyla çoğalarak geçmiş oldu.” ifadelerini kullandı. (kaynak:ankaranethaber.com)

CEVAP VER