Ankara Barosu Engelli Hakları Merkezi Manisa Turgutlu’da 13 yaşındaki otizmli bir çocuğun okul müdürü tarafından merdivenden itilmesi ve olayın güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerinin ardından, çocukların güvenli ve kapsayıcı eğitim hakkını savunmak amacıyla Ankara Barosu Eğitim Merkezi (ABEM) önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

19 Kasım 2025 Çarşamba günü saat 10.00’da Ankara Barosu Engelli Hakları Merkezi tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasını Engelli Hakları Merkezi Divan Üyesi Av. Büşra Eröksüz okudu.

Manisa Turgutlu Irlamaz Refik Pınar İlkokulu’nda kaynaştırma yoluyla eğitim gören otizmli bir öğrencinin okul müdürü tarafından itilerek merdivenlerden yuvarlanmasına ilişkin görüntülerin, engelli çocukların eğitim ortamlarında korunmasına dair son derece kaygı verici ve kabul edilemez bir tabloyu bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten Eröksüz, “Söz konusu eylem; Türk Ceza Kanunu kapsamında kamu görevlisi tarafından işlenen ağır bir suç,  Çocuk Koruma Mevzuatı kapsamında ise ağır bir hukuka aykırılık ve uluslararası normlar bakımından ise açık bir insan hakkı ihlalidir.” dedi.

Bu olayın, Anayasa’nın 10. ve 42. maddeleri, 5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi ve Milli Eğitim mevzuatı kapsamında; idarenin engelli çocuklara insan onuruna uygun muamele etme, güvenli, kapsayıcı ve ayrımcılıktan uzak bir eğitim ortamı sağlama yükümlülüklerini yerine getirmediğini açıkça gösterdiğini dile getiren Eröksüz, “Engelli çocukların güvenliği ve hakları, yalnızca iyi niyetli bir talep değil; hukuken devlete yüklenmiş zorunlu bir ödevdir.

Ne yazık ki, bazı veliler tarafından öğrencinin “tehlike” veya “huzuru bozan unsur” olarak tanımlanması, engellilik temelli damgalama niteliğindedir. Bu yaklaşım, çocuk hakları standartlarıyla ve kaynaştırma/bütünleştirme eğitim felsefesiyle bağdaşmamaktadır. Eğitim ortamında karşılaşılan zorlukların çözümü; çocuğu hedef gösteren söylemlere değil, bilimsel yöntemlere, destek mekanizmalarının güçlendirilmesine ve idarenin gözetim-koruma sorumluluğuna dayanmalıdır.” şeklinde konuştu.

Bu olay üzerine; özel eğitim karar süreçlerinde velinin onayının “sorun yarattığı” yönündeki beyanların ise hem hukuka hem de mevzuata aykırı olduğunu söyleyen Eröksüz, “Mevzuat gereği velinin sürece katılımı bir tercih değil, zorunlu bir haktır. Velileri süreçlere katılmasından dolayı sorumlu göstermek yerine; asıl olarak eğitim sistemindeki eksikliklerin, personel eğitimlerinin ve destek hizmetlerinin objektif bir gözle değerlendirilmesi gerekmektedir.

Deneyimlerimiz ve sahadaki sayısız vakadan biliyoruz ki bu olay münferit değildir. Kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitimde yıllardır dile getirdiğimiz ancak çözülemeyen yapısal sorunların, yetersiz destek mekanizmalarının, doğru yönetilmeyen iletişim süreçlerinin ve engelli çocuklara yönelik sistematik önyargıların sonucudur. Bu ilk değildir; temennimiz son olmasıdır.

Tüm ilgili tarafları – yetkilileri, ilgili kurum ve kuruluşları, okul idarelerini, öğretmenleri, destek personelini, denetim mekanizmalarını ve karar vericileri – görev, yetki ve sorumluluklarını yerine getirmeye; engelli çocukların haklarını güvence altına almaya; benzer olayların tekrarının önüne geçmek için acil ve etkili tedbirler almaya davet ediyoruz.

Otizmli bir çocuğa yönelen her şiddet eylemi, hepimize yönelmiştir.

Şimdi; dayanışmanın, adaletin ve insan onurunun sesi olmak için buradayız.

Bizler, Ankara Barosu Engelli Hakları Merkezi ve destek veren STK’lar olarak, adli ve idari süreçlerin hukuka uygun, şeffaf, etkin ve hiçbir şekilde cezasızlığa mahal bırakmayacak şekilde yürütülmesini talep ediyor; başta otizmli çocuğu olan aileler olmak üzere tüm kamuoyuyla birlikte bu süreci yakından takip edeceğimizi bildiriyoruz.” ifadelerini kullandı. (kaynak:ankaranethaber.com)

 

CEVAP VER