Bak, anlattığın çok doğrudur. Ben de şüphedeydim, neden İgor evine eşine dönüyor ve opera bitiyor? Şimdi sen anlattın ve senin gibi düşünmeye başladım. Demek ki II. Tabloda sırlar hazinesi varmış, diyorsun? Hadi, notalarda da anlattıklarını göster bakayım? -Nota zaten Hocamın önündeydi. Tek-tek gösterdim kendisine. Kısa ve net olarak hadiseleri yukarıdaki beş kalemde olduğu gibi kısalttığım şekilde bir daha gözleriyle gördü ve dedi:

-İşitmiştim ki, birileri Epilogu Prologa almıştır. Rimski-Korsakov’un son müzik redaktesinde de şimdiki gibidir. Peki, Prolog nerede? Bunu aktarmamız lazımdır. Hatta Sokar (Arnold Naumoviç Sokar, Borodin hakkında Fundamentals kitabın yazarı idi, bize Opera Dramaturgisi dersini veriyordu. E. N.) bana bir gün dedi ki, birileri Prologu almıştır. Ama kim? Ve neden? Bunu yapanlar besteciye karşı hıyanet etmişlerdir…

Bir gün derste Arnold Naumoviçe, Prologun Elyazısının nerede olduğunu sordum. Sokar bana: – Sen Eflatun Neymatoviç, Kütüphanedeki Borodin’in şahsi Arşivini yeniden bir de araştır, iyice bak? Bu seferinde müşteri gözüyle aktar elyazıyı, – dedi. Ben de yeniden Kütüphanedeki Borodin’in Arşivini detaylı olarak tek-tek araştırdım ve Evyazıyı buldum. İlk önce Saint Petersburg Konservatuvarın rektörü, Prof. Pavel Serebryakov’un makamına geldim ve bestecinin Elyazısını masasına bıraktım.

-Pavel Alekseyeviç, işte size Borodin’in Prologunun elyazısı…Buldum sonunda. Rektör, önce Sokar’ı, sonra Dmitriyev’i ve Druskin’i aradı ve acilen odasına davet etti. Hocalar geldiler ve rektör Serebryakov, Borodin’in Elyazısını onlara gösterdi. Her üç Hoca Elyazının Borodine ait olduğunu söylediler ve bana şefkat dolu bakışlarıyla baktılar. İlk olarak Sokar konuştu:

-Ben, Eflatun Neymatoviçi tebrik ediyorum. Derste hep bana sorular soruyordu. “Prolog nerededir, kim yok etmiştir ve neden?” Ona ben söyledim ki, git ve müşteri gözüyle Borodin’in Arşivindeki Elyazılara tek-tek bak, Prologu belki buldun… İşte aferin sana Eflatun, bu bir mucizedir. Hiç birimiz bulamadık, ama sen bizlere “Mat” dedin… Kalktı, elimi sıktı. Sonra Anatoliy Nikadimoviç Dmitriyev konuştu:

-Eflatun Neymatoviç, sen müzik tarihinde bir ilke imza attım. Borodin hakkında tüm yazdıklarımı okumuşsun. Sokarın da, Druskin’in de “Müzik Tarihi” kitaplarını okumuşsun, dersde hep sorular soruyordun ve sonunda istediğini buldun. Şimdi sen “Prens İgor” operasını Diploma temsili olarak sergileyeceksin ve bulmuş olduğun Prologu temsiline ekleyeceksin. Bütün Sovyet Operalarında sen bir ilke imza atacaksın, ilk defa Borodin’in orijinel Prologu ile temsil sergileyeceksin. Bizler seninle gurur duyuyoruz. Çünkü bu Elyazıyı bulmak görevi bizlere düşüyordu. Ama nafile,  bulamadık. Sağ ol ki bunu bulmuşsun.

GURURLUYDUM, ADETA UÇMAK İSTİYORDUM

En son Druskin konuştu: “Eflatun Neymatoviç, Araştırmacı-yazar, bilim adamı, kıymetli Öğrencimizdir. Şiir, öyküler, makaleler yazıyor ve ileride de iyi bir rejisör olacağına güvenim tamdır” dedi. Seni tebrik ediyoruz, sen bizlerin bulamadığı Elyazıyı bulmuşsun ve bizleri onurlandırdın. Çok sağ ol. Bu tarihi bir olaydır.

Rektör Serebryakov kalktı, beni kucakladı ve ilk defa makamına nasıl geldiğimi ve sınavın yapılmasını talep ettiğini hocalar detaylı anlattı.

-Ben, bu Kafkaslı delikanlıyı oğlum kadar sevdim. Kabul sınavında da iştirak ettim, çok da başarılı bir sınav verdi. Bütün komisyon hayran kaldı, çok yetenekli ve profesyönel aktördür. Onu Rejisörlük Bölümüne alınmasını ilk ben teklif ettim ve tüm Komisyon Üyeleri benim teklifimi kabul ettiler. Şimdi de yeni bir başarı. Ben ona hayran kalıyorum arkadaşlar. Sizler Borodin hakkında kalın-kalın kitaplar yazmış kıymetli Hocalarsınız. Fakat, sizin bile bulamadığınız Elyazıyı bu Kafkaslı evladımız bulmuştur. Şimdi lütfen kitaplarınızı yeniden baskıya hazırlayın ve Prologu da kitaplarınıza ekleyin. Rektör olarak elimden gelen her türlü yardımı da edeceğim. Bu Elyazının Borodin’e ait olduğu hakkında resmi yazı yazacağız ve Öğrencimiz Eflatun Neymatoviç’e vereceğiz. İleride Diploma temsili olarak “Prens İgor” operasını Prolog ve Epilogu ile birlikte sergileyeceğini söylüyor. Bütün Sovyet Operalarında bu bir ilk olacaktır. Öğrencimiz ile gurur duyuyoruz. Kendisine başarılar diliyorum. Rektör ve Hocalarım da kalktılar. Elimi sıktılar, kucaklarılar…

Bakü’ye gittiğimde rektörün imzalı, onaylı resmi yazısı elimdeydi…

Pokrovski ile Reji derslerim genelde Bolşoy Operasındaki makamında devam ediyordu. Çok yüksek disiplinli, olağanüstü ders yapıyordu Hocam. Operanın ideası, çatışma, ana hedef ve saire konuları tekrar-tekrar soruyordu ve seyirciye vereceğimiz mesajı daima dikkatte tutuyordu. İşte o günkü dersin konusu yine “Prens İgor” operasıydı ve Pokrovski Prologun elyazısını elinde tutmuş, konuşmasına devam ediyordu:

-Sokar bir daha aramadı beni… Fakat bu günkü dersin beni çok mutlu etti. İnan ki çok sevindim. Sen şimdiye dek sergilenen temsillerin en güzelini yaratacaksın, Eflatun Neymatoviç. Hocam Pokrovski notalara baktıktan sonra ekledi:

-Bak, Eflatun, beni inandırdın. Yorumunu çok beğendim. İleride Diploma temsili olarak güzel bir temsil yaratacağına şüphe etmiyorum…

…Bir gün Hocam Sakavnin bana şöyle dedi: “Sana bir tavsiyem vardır. Sen bu düşüncelerini Pokrovski’ye git, ona da anlat. Kendisine telefon edeceğim. O da bunu merak edecektir. Bu konu onu çok ilgilendirecektir”.

PROF. YEVGENİY SAKAVNİN BENİ POKROVSKİ’YE GÖNDERMİŞ OLDU

Zaten Hocam beni Pokrovski’ye bu maksatla önce gönderdi. Telefon ettim, görüş saatini netleştirdim, Bolşoydaki makamına gittim. Boris Aleksandroviç benim “Reji Yorumu”mu dikkatle dinledi. Çok da doğru ve mantıklı bulmuştu. Bundan sonra beni Öğrenci olarak sınıfına aldı…

– Bak, anlattığın çok doğrudur. Ben de şüphedeydim, neden İgor evine eşine dönüyor ve opera bitiyor? Şimdi sen anlattın ve senin gibi düşünmeye başladım. Demek ki II. Tabloda sırlar hazinesi varmış, diyorsun? Hadi notalarda da anlattıklarını göster bakayım? -Nota zaten Hocamın önündeydi. Tek-tek gösterdim kendisine. Kısa ve net olarak hadiseleri yukarıdaki beş kalemde olduğu gibi kısalttığım şekilde bir daha gözleriyle gördü ve dedi:

-İşitmiştim ki, birileri Epilogu Prologa almıştır. Rimski-Korsakov’un son müzik redaktesinde de şimdiki gibidir. Peki, Prolog nerede? Bunu aktarmamız lazımdır. Hatta Sokar (Arnold Naumoviç Sokar, Borodin hakkında Fundamentals kitabın yazarı idi, bize Opera Dramaturgisi dersini veriyordu) bana bir gün dedi ki, birileri Prologu almıştır. Ama kim? Ve neden? Sokar bir daha aramadı beni… Fakat bu günkü dersin beni çok mutlu etti. İnan ki çok sevindim.– Pokrovski notalara baktıktan sonra ekledi:

-Bak, Eflatun Neymatoviç, beni inandırdın. Yorumunu çok beğendim. İleride Diploma temsili olarak güzel bir çalışma olacağından şüphe etmiyorum… Sen şimdiye dek sergilenen temsillerin en güzelini yaratacaksın.

KÜLTÜR BAKANI BAKÜ’DEN BENİ TALEP ETMİŞTİR…

…Leningrad Konservatuarını 1975 yılında bitirdim. Fakat bir yıl önce atamam Sverdlovsk ( Şimdiki Yekaterinburg) Devlet Opera ve Balesi’ne yapıldı ve ben tanışlık için çalışacağım Sverdlovsk Operasına gönderildim. Orada “Karmen” operasının provalarına başladım. Fakat, Rektörlük beni acilen Konservatuvara geri çağırdı. Rektör, Pavel Serebryakov beni makamına çağırdı ve önüme bir yazı koydu:

-Seni ben geri çağırmışım. Otur. Al bu yazıyı oku. Seni Azerbaycan Devleti resmen davet ediyor Bakü Operasına. Bak, oğlum Eflatun, beş yıl önce geldiğinde Bölüm başvuruyu kabul etmedi. Bana geldin, yardım istedin. Ben de olaya el koydum ve güzel de bir sınav yaptın, seni Reji Bölüme aldık. İyi bir Öğrencisin, yetenekli birisin. Pekiyi okudun. Güzel de Rejisör olacağına inanıyorum. Çok ihtiraslısın, duygusalsın, ateşli provalar yapıyorsun. Rusya Operalarında işin pek de kolay olmayacak. Mani olacaklar, karşına alacaklar, sorun yaratacaklar ve saire… Ama Bakü nasıl olsa vatanındır. Seni Devlet talep ediyor. Beni iyi dinle, git vatanına. Diploma temsilini sergile, al diplomanı vatana dön. Sana evlat gibi bunu tavsiye ediyorum. He, eğer orada sıkıntın olsa, Sverdlovsk Operasına her zaman döne bilirsin. Çünkü ataman oraya yapılmıştır. Yeni atamanı şahsen ben kendim yapacağım.

Yazıyı Azerbaycan Kültür Bakanı, Prof. Dr. Zakir Bağırov yazmıştır ve Azerbaycan Parti Başkanı Haydar Aliyev’in özel talimatı üzerine yazıldığını okudum.

Rektör bey gerçekten de büyük filozof ve müdrik adamdı. Onu dinledim, doğru diyordu.  Rus sanatçılar sahneye alkollü halde geliyorlar. Sverdlovsk’da provalarda midem bulanıyordu. Sanatçılara yaklaşamıyordum,  “Vodka” kokusu beni rahatsız ediyordu. Böyle ortamda hiç çalışamam. Ayrıca, Türk olarak da sıkıntı yaşayacaktım. Serebryakov’un baba nasihatini dinledim, Bakü Operasına gittim.

Bakü’de Kültür Bakanı, filozof, Prof. Dr. Zakir Bağırov çok nazik, sakin ve yüksek terbiye almış aydın bilim adamıydı. Bakanlık için büyük şanstı, diye bilirim. Her alanı iyi biliyordu. Bana aynen şöyle dedi:

-Azerbaycan Komünist Parti Birinci Sekreteri, Sayın, Haydar Aliyev, yetmiş bir yılında Moskova Sefirliği binasında bir grup Azerbaycanlı Öğrencileri kabul etmiştir. Buluşmada sen de davet olunan Öğrenciler arasındaydın. Orada iştirak edenlerin çalışmalarıyla Sayın, Haydar Aliyev kendisi bizzat takip ediyordur. Onun isteği üzerine biz de seni Rektörlükten talep ettik. Operamızda çalışacaksın. Menzil, maaş ile temin edeceğiz. Opera Tiyatrosu’nda sizi bekliyorlar, şimdi gidin, Diploma temsili için çalışmalarınıza başlayın, bana her konuda çekinmeden gele bilirsin, dedi. Kalktı, nezaket ve samimiyet gösterdi ve kapıya dek yolçu etti…

Devamı vardır…

 

 

CEVAP VER