CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin farklı bir süreç için evrilmeye başladığını ve sıkıntılı bir tablo olduğunu öne sürdü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Soruyorlar, ‘dostlarınız kim’? Dostlarımız bu ülkenin garibanlarıdır, bu ülkenin işsizleridir, bu ülkenin esnafıdır, bu ülkenin kamyon şoförleridir, bu ülkenin apartman görevlileridir bizim dostlarımız. Bizim dostlarımız halktır halk.” dedi.

“Tümüyle yönetim erkini kaybetmiş bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız. Kontrolünü kaybetmiş, Türkiye’yi yönetemiyor. Ağır sorunların altında ezilen, çaresizlik üreten, çaresizliğini örtbas etmek için sağa sola saldıran, yapay gündemlerle toplumu meşgul etmek isteyen bir siyasi yönetimle, bir kişinin yönetimiyle, tek kişi hükümetiyle karşı karşıyayız.” diyen Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez böyle bir tabloyla karşı karşıya olunduğunu öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, pandemi sürecinde insanların can derdinde olduğunu, aşı beklediğini ifade ederek, halkın can güvenliğini kimin sağlayacağını, ülkeyi kimin yönettiğini sordu.

Bu soruyu herkesin kendisine sorması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, özellikle AK Parti’ye geçmişte oy vermiş ve şimdi kafası karışık olanlara seslendiğini belirterek, “Türkiye’nin gidişinden memnunsan alkışla. ‘Bu gidiş gidiş değildir’ diyorsan beni dinleyeceksin kardeşim. Bu kardeşini dinleyeceksin. Doğruları öğrenmek istiyorsan bu kardeşini dinleyeceksin. Ben sana her zaman her yerde her ortamda doğruları söylemeye devam edeceğim.” dedi.

Kılıçdaroğlu, sağlık çalışanlarının günün 24 saati çalıştığını, çocuklarını dahi göremediklerini, kovid 19 ile mücadele ederken, hayat kurtarmak için hayatlarını feda ettiklerini ve onların ellerinin öpülmesi gerektiğini dile getirerek, sağlık çalışanlarının kovid 19 nedeniyle hayatını kaybedenler için meslek hastalığının kabul edilmesini istediklerini söyledi.

“Yapmıyorlar. Niçin yapmıyorsunuz? Vicdan yok mu sizde. Bu insanlar günün 24 saati bizim insanlarımız için çaba harcarken, çalışırken bir taleplerini neden yerine getirmiyorsunuz?” diyen Kılıçdaroğlu, çok sayıda sağlık çalışanının bu süreçte hayatını kaybettiğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, burada da “Bütün bunların sorumlusu kim? Bu ülkeyi yöneten kim? Bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olan kim? Böyle acı bir tabloyu Türkiye’nin önüne koyan kim?” sorularını her vatandaşın sorması gerektiğini ifade etti.

Bütün vatandaşların yeri gelince “Dur arkadaş” diyebileceği bir duruma gelmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Milleti canından bezdirdiler.” dedi.

İzmir’de Aslı Özkısırlar isimli genç kadının pandemi sürecinde yaptığı takıları satarak geçimini sağladığını anlatan Kılıçdaroğlu, yatarak tedavi gerektiren bir hastalığı bulunan kadının bir türlü boş yatak bulamadığını aktardı. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu

“Yok diyorlar boş yatak. Sonun da şu twiti atmak zorunda kalıyor; ‘Neredeyse 10 günden fazladır hastaneye yatış için bekliyorum. Yatak yok, ama siz yapın kongrenizi, benim çektiğim ağrının eziyetin ne önemi var sonuçta. Sürünerek ölürsünüz umarım’ diyerek beddua da ediyor. 21. Yüzyılın Türkiye’sinde bu genç kızımıza yatak bulunamadı ve hayatını kaybetti. Sorumlusu kim? Gene söyleyecek biliyorum. ‘Bay Kemal sorumlusu’ diyecek. Beyefendi bu işin baş sorumlusu sensin sen. Hala bilmiyor musun? Sen yönetiyorsun memleketi. Sırtı kalın olanlara, dayısı olanlara ambulans uçaklar hazır, her taraftan hastalar getirilir, yataklar hazır, yataklara konur, tedavisi yapılır. Peki garibanlara, dayısı olmayanlara, fakire fukaraya, telefon açıp da bir türlü yatamayan hastaların sözcüsü kim olacak? Onların dertlerini kim dile getirecek? Ben getireceğim, biz getireceğiz. Diyorum ya dostlarımızla beraber. Soruyorlar, ‘dostlarınız kim’? Dostlarımız bu ülkenin garibanlarıdır, bu ülkenin işsizleridir, bu ülkenin esnafıdır, bu ülkenin kamyon şoförleridir, bu ülkenin apartman görevlileridir, bizim dostlarımız. Bizim dostlarımız halktır halk.”

Kılıçdaroğlu, Kayseri’de 16 yaşındaki Sidar isminde bir vatandaşa, “maskeyi nizami takmadığı” gerekçesiyle 900 lira ceza kesildiğini söyledi.

Babası esnaf olan genç kızın söz konusu cezayı ödeyemediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Kendisine, ‘Sen ödemezsen babandan, ev haczi, gayrimenkul, menkul ne varsa haczedeceğiz, parayı alacağız.’ deniyor. Peki bu bir zulüm değil mi?” diye sordu.

AK Parti 7. Olağan Büyük Kongresi’nden bir görseli paylaşan Kılıçdaroğlu, “Maskesiz bir sürü adam var. Buraya ceza yazan var mı? Yok. Kim bunların dayıları? Sarayda oturanlar, beşli çeteler, dolarla, avroyla oynayanlar. Bunlara ceza yok ama 16 yaşında Kayseri’deki Sidar’a 900 lira ceza. Bunu vicdan kabul eder mi? 16 yaşındaki kıza 900 lira, bunlara sadece alkış. Bunları doğru kabul etmiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Devlet yönetiminde çifte standardın olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, AK Parti Kongresi ve CHP Kurultayı’na ilişkin bazı fotoğraflar göstererek, şöyle konuştu:

“Dayısı olan için farklı, dayısı olmayan için zulüm. Birine ikramiye, diğerine zulmedeceksin. Buna da devlet yönetimi diyeceksin. Devlet böyle yönetilmez; devlet, adaletle, bilgiyle yönetilir. Bu tabloyu eğer AK Parti’li kardeşlerim, MHP’ye oy veren kardeşlerim içlerine sindiriyorlarsa bir şey demiyorum. İçlerine sindiremiyorlarsa, ‘burada bir adaletsizlik var.’ diyorlarsa beni dinleyin kardeşim, sözüm söz bu ülkeye mutlaka adaleti getireceğim.

Tuttular ta Karadeniz’den başladılar, kalabalık kongreler yaptılar. Defalarca söyledik, bunlar yanlıştır diye. Şu, CHP’nin kurultayı. Bu da AK Parti’nin kurultayı. CHP kurultayında bütün sosyal mesafeler korunmuştur. AK Parti kurultayında yoktur. CHP devleti yönetmemektedir. AK Parti’nin bir kişisi Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetmektedir. Bu tablodan hangisi örnek vatandaşa? Bu mu, bu mu? Bu örnekse bilin ki CHP, Türkiye Cumhuriyeti’ni adaletle yönetecektir. Böyle olduğu gibi. Hiçbir vatandaşının geleceğini tehlikeye atmayacaktır.”

CHP kurultayını yapmadan önce Sağlık Bakanlığına yazı yazarak, “Hiçbir partilimizin hayatını tehlikeye atmak istemeyiz. Kongremizi nasıl yapalım.” diye sorduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, “Kapalı yerde yapmayacaksınız, açık yerde yapacaksınız. Sosyal mesafeyi koruyacaksınız.” karşılığını aldıklarını aktardı.

Kurultayı bu kapsamda gerçekleştirdiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Hiçbir vatandaşımızın hayatını tehlikeye atmadık. Söyleyin bakalım, devleti kim daha iyi yönetir? Kim adaletle yönetir ve kim vatandaşına değer verir? Diyorlar ya ‘CHP gelse acaba memleketi yönetir mi?’ Bal gibi yönetir. Adaletle, güzellikle yönetir. Açlık, sefalet olmaz.” diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kuruluna değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Allah aşkına kendinize Bilim Kurulu demeyin. Bilime ayıptır. Ne dedikleri belli değil. Oturmuşlar koltuğa. Memlekette, 4 Nisan itibarıyla vaka sayısında Amerika Birleşik Devletleri’ni geçtik. Dün 193 kişi hayatını kaybetti. Bu ülke nasıl yönetiliyor? Bilim Kurulu var, tamamen hikaye. Orada oturanların hiçbirinin bilimle ilgisi yok. Siyasi iktidar, senin koyduğun kurallara uymazsa izzetüikbal ile çekileceksin oradan. ‘Ben bilim insanıyım, siyasetçi değilim. Ben onurumu ezdirmem.’ diyeceksin. Ama tam tersi oluyor. Oturmuşlar oraya, Bilim Kurulu ayrı havadan, Sağlık Bakanı ayrı telden çalıyor. Saray ise zaten ‘Kaç kişi ölürse ölsün, yeter ki benim koltuğum sağlam olsun.’ diyor. Bu mudur devleti adaletle yönetmek? Bu mudur vatandaşının can ve mal güvenliğini, sağlığını korumak? Kontrolü tamamen kaybetmişler ve devleti yönetemiyorlar. Tek düşündükleri koltukları.

Saray ve beslemelerinin durumu çok iyi. Bir yerden değil, beş yerden maaş alıyorlar. Maaşlarını avro üzerinden alıyorlar. Garantili maaşları. İstifa etseler, işlerine son verilse bile dünyanın parasını alıyorlar. Bunlar vergi de ödemiyorlar. O da başkaları tarafından, başka kurumlar tarafından ödeniyor. Bir elleri yağda, bir elleri balda. 193 kişi hayatını kaybetmiş. İnsan gece uyumaz. Bunların umurunda bile değil. 100 kişi değil, 100 bin kişi de ölse umurlarında değil. Bekledikleri tek şey, ‘Benim cebim nasıl dolacak? Ben paramı nasıl alacağım? Londra’daki bankalara paramı nasıl yatıracağım?’ Bunların derdi o. Bunlar tefecilere çalışıyorlar. Beşli çete de hayatından çok memnun. Bunların da bir sıkıntısı yok. Garantilerin tamamı dövizle. Peki esnafın, manavın, taksicinin, kamyon şoförünün, apartman görevlisinin, sokak satıcılarının, simitçilerin, pastacıların, yeşil saha çalıştıranların durumu nedir? Sarayın umurunda bile değil. ‘1000 lira verdim idare edin.’ Sen 1000 lirayla bir ay geçin bakalım, nasıl geçiniyorsun? Sen 1000 liraya para bile demiyorsun. Senin gözünün önünde sadece dolar var, Amerikan doları var. Avrupa’nın avrosu var. Sen Türk lirasını zaten çoktan boş vermişsin.”

Kılıçdaroğlu, CHP’li 20 milletvekili ile Parti Meclisi üyelerinin 31 Mart-1 Nisan’da Isparta’da olduğunu aktararak, “Bir esnaf şunu söylüyor, ‘Ramazan ayı geldi. En çok iş yapacağımız dönemde dükkanlar kapandı.’ Bu esnaf kardeşime soruyorum, en çok para kazandığın dönemde senin dükkanını kapatan kongreleri kim yaptı?” dedi.

CHP milletvekillerinin, “her 100 metrede bir dükkanın kapandığı” gözlemini aktaran Kılıçdaroğlu, “Artık geçinemiyor. Adam kirayı ödemiyor. Saraydakiler bunu biliyor mu? Bilse ne olur bilmese ne olur? Onun gözünde esnaf yok ki zaten. Esnafı şöyle görüyor; ‘Nasıl olsa vururum ensesine tokadı, alırım oyumu.’ Ama bu esnaf artık eski esnaf değil. Bu esnaf, sana sandıkta hesabını soracak. Bunu gayet iyi biliyorum.” ifadelerini kullandı.

Isparta’nın 2 bin nüfuslu Aksu ilçesinde bir esnafın,”Daha 6 aydır açığım. 25 bin lirayı bulan veresiye defterim var.” dediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Millette para yok.” ifadesini kullandı.

Yine Aksu ilçesindeki bir ayakkabıcının, “30 yıldır ayakkabı satarım. İlk defa gelip bana ‘İkinci el ayakkabı var mı?’ diye soruyorlar.” dediğini paylaşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Halkın yeni ayakkabı alamayıp ikinci el sorduğu bir dönemi yaşıyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nda bile böyle olmamıştı. Devleti yönetemiyorlar. Dağılmış, kontrolü tamamen kaybetmiş vaziyetteler. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Sarayda lale devri yaşanıyor; herkesin bir eli yağda, bir eli balda. Ahali felaket vaziyette. Erdoğan çıkıp esnafın önüne, dükkanına gidebilir mi? Aksu ilçesine gidebilir mi? Isparta’ya gidip esnaflarla birebir konuşabilir mi? Hayatta gidemez. Belki 50 bin korumayla gider. Bu mudur devleti yönetmek? Bu mudur halkçı olmak? Bu mudur milliyetçi olmak? Aynı şeyi Bahçeli’ye de soruyorum. Bu tabloya Bahçeli de destek veriyor. Ülkücüleri bunun dışında tutuyorum. Ülkücü kardeşlerimin ne yaptığını gayet iyi biliyorum. Çok rahatsız olduklarını da gayet iyi biliyorum. Bahçeli ayrı. Bütün bu yoksulluğun değirmenine su taşıyan kişidir. Emin olun, bunlarda vicdan yok.”

Kayseri’den Sahabiye Medresesi’ndeki dükkanlara değinen Kılıçdaroğlu, “Geçen yıl, 9 bin 380 lira kira ödeyen bir esnaftan bu yıl, 20 bin 332 lira istiyorlar. Ne oldu da bu kadar büyük bir zam yapıyorsunuz? ‘Vakıflar Genel Müdürlüğü istedi.’ diyorlar. Vakıflar Genel Müdürünün bilgisi yok. Büyükşehir Belediye Başkanı istiyor.” diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, sandık geldiğinde bütün vatandaşların düşünmesini istediğini belirterek, “Bu, AK Parti’li belediye. Cumhuriyet Halk Partisi belediyesinde böyle garabetler olmaz. Onlar halka hizmet ederler. Halk için çalışırlar. Kayserili kardeşime söylüyorum, sandık gelecek bu kardeşine oy vereceksin. Cumhuriyet Halk Partisine oy vereceksin. O paraların tamamını sana faiziyle iade edeceğim.” ifadelerini kullandı.

2020’de 99 bin 588 esnafın iflas ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Bu, 99 bin kişi nasıl yaşıyor acaba? Devleti yöneten iradenin şunu sorması lazım: ’99 bin kişi iflas etti. Bunların aileleri, çocukları var. Bir sorun bakayım, bunlar geçimini neyle sağlıyor?’ Saray bunu sorabilir mi? Soramaz. Sormaz da zaten. 99 bin kişi ölmüş, iflas etmiş onların umurunda bile değil. Umurunda olan tek şey var, koltuğumu nasıl korurum diye. Koltuk insanı büyütmez, insanı büyüten akıldır, adalet duygusudur. Koltuğa oturdun, kendini vazgeçilmez adam görüyorsun. Dünyadaki bütün mezarlıklar vazgeçilmez adamlarla doludur.” değerlendirmelerinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, son 14 ayda en az 124 bin 910 esnafın iflas ettiğini dile getirerek, “İzledikleri yanlış politikanın getirdiği fatura budur.” dedi.

Çiftçinin de hayatından memnun olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Nevşehir’de, Kırşehir’de 400-450 ton patates depolarda duruyor, yeşillendi. Alacak kimse yok ama banka haciz gönderiyor traktörüne, hayvanına, arabasına, evine. Bu adam nasıl geçinecek? Zamanında ‘Taksitlendirin.’ dedik, yapmadılar. Şimdi ‘Tarım Kredi Kooperatifleri borcu dolayısıyla taksitlendireceğiz.’ diyorlar. Güzel. Faizi ne yapıyorlar? 11’den 18’e çıkarıyorlar. Neyin fiyatı düştü de sen bunun fiyatını bu kadar yükseltiyorsun? Sen üreticinin elindeki patatesi, elmayı aldın mı? Bu adam nasıl ödeyecek? Mal depoda, icra kapıda. Banka gelmiş, Tarım Kredi gelmiş, ‘Parayı öde.’ ‘Malı al ki parayı ödeyeyim. Malı satmadıktan sonra ben nasıl ödeyeceğim.’ Çiftçinin saray hükümetinden alacağı var. Ödemiyor parasını. Eskiden yapılandırmada 5 taksitti. Şimdi yüzde 30’u peşin 3 taksit. Çiftçi bunu nasıl ödeyecek? Çiftçi de memnun değil.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, emeklilerin ekonomik olarak perişan halde olduğunu savundu.

Emeklileri, iki maaş ikramiye alabilmeleri için verilen mücadeleyi düşünmeye çağıran Kılıçdaroğlu, bu kesime dini bayramlarda verilen ikramiye tutarının, en az 1500’er liraya yükseltilmesini istedi.

Kılıçdaroğlu, emeklilerin gramla et alabildiğini öne sürerek, 7 milyon 900 bin emeklinin asgari ücretin altında maaşla geçindiğini anlattı.

Emeklilerin, 30-35 yıl alın teri dökerek, vergilerini ödeyerek hizmet ettiklerine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Emekli oldular diye saray iktidarı bunlara zulmetmeye başladı. ‘Enflasyon yüzde 8, yüzde 8 vereceğim.’ diyor. Peki enflasyon kaç? Son bir yılda margarinin fiyatı yüzde 39, tavuk eti yüzde 44, mercimek yüzde 50, mısırözü yüzde 55, ayçiçeği yağı yüzde 60, yumurta yüzde 65 arttı. Emekliye yüzde 8. ‘Bununla idare et’ diyor. Neden? ‘Para yok.’ diyor. Saraya para var. Malı götürenlere para var. Üstelik dolarla, avroyla para var, Türk lirası da geçmiyor orada. Bu zulümdür.” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2 milyon 600 bin kişinin, 763 lira dul yetim aylığı ile geçinmeye çalıştığını dile getirerek, “Bunlarda vicdan, ahlak, insan sevgisi var mı? Bunlar sefaleti bilmiyorlar ki.” sözlerini sarf etti.

İstanbul’da Nişantepe’ye gittiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da oraya gitmesini istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Diyecek ki ‘Burası Türkiye mi Afrika mı?’ Afrika değil beyefendi, orası Türkiye. Ama senin haberin yok. Altında uçakların var, hiçbir padişaha nasip olmayacak kadar sarayların var. Görmüyor musun milletin halini, perişanlığını?” diye sordu.

Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’de, en düşük emekli aylığıyla 7 çeyrek altın alınabilirken bugün 2 çeyrek altın alınabildiğini belirterek, iktidarın emeklileri boş verdiğini savundu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 19 yıllık AK Parti iktidarında, 10 milyon 287 bin işsiz yaratıldığını öne sürerek, şunları kaydetti:

“Sonra da çıkıp, ‘Bu memleketi güzel yönetiyorum’ diyeceksin. 10 milyonu aşkın işsizin olduğu bir yerde hangi güzellikten bahsediyorsun? Üniversiteyi bitirmiş pırıl pırıl çocuklar. Senin bu çocukları, bu evlatlarımızı umutsuzluğa sevk etme hakkın var mı? Böyle bir hak sana verildi mi? Senin durumun iyi. Saraydakilerin durumu, çocuklarının, beslemelerin durumu iyi. Herkes birden fazla yerden maaş alıyor. Üniversiteyi, üstelik en iyi okulları bitirmiş olanlar işsiz. İşsizliğin ne olduğunu acaba Erdoğan biliyor mu?”

İktidara geldiklerinde KPSS’de başarılı olan gençlere mülakat uygulamasını kaldıracaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, “Dayın, akraban yoksa eleniyorlar, siyasi yandaşın yoksa sözlüde eliyorlar. Bu haksızlığı gidereceğiz.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Sayıştay raporuna göre, 138 bin 393 öğretmen açığı bulunduğunu, iktidarlarında bu kadroların tamamını dolduracaklarını söyledi.

Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’nden aldığı krediyi, iş bulamadığı için ödeyemeyen gençlerin, bu borcu için anne, babasının mal varlığına haciz geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Babanın ne günahı var? Zaten durumu iyi olsa kredi almazdı. Bunları bitireceğiz. Gençlere sözüm var. Sizin elinizden alınan bütün hakları size iade edeceğiz ve tamamını telafi edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Elazığlı Nihat Tokmak’ın atletizm dalında 28 kez Türkiye şampiyonu olduğunu ancak pazarda yumurta satarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Bu bir devlet ayıbı değil midir? Niye buna iş yok? Torpili, dayısı olmadığı için.” değerlendirmesinde bulundu.

Gençlere, KPSS’de yüksek puan aldıkları halde mülakatta elenmelerinden kimin sorumlu olduğunu soran Kılıçdaroğlu, “Saraydakiler. Çok üzüntülüyüz. Bu tablo, Türkiye’nin kabul edeceği bir tablo değil.” şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iktidarın zulümle ülkeyi yönettiğini ileri sürerek, şöyle devam etti:

“Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri eylem yapıyorlar. Silah, saldırı yok. Saldırıyı yapan, sarayın polisleri. Olmaz arkadaşlar. Boğazını sıkıyorsun, niçin? Birisini mi dövdü? Hayır. Elinde silah mı var? Hayır. Neden bunu yapıyorsun peki? ‘Talimat geldi’ Sevgili gençler talimatı verene dikkat edin. Sizin nefesinizi kesiyor, boğazınıza biniyorlar, hak arama talebinizi kesmek istiyorlar. ‘Neden gençler haklarını arıyorlar’ diye bir korku ve kaygı içindeler. Benim bütün gençlere sözüm var, Allah’ın izniyle Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında iktidar olduğumuzda bizi özgürce eleştirebileceksiniz, bu hakkı size vereceğiz.”

Türkiye’de en zor koşullarda yaşayanların Roman vatandaşları olduğunu, günlük kazançlarıyla geçinmeye çalıştıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Dünya Romanlar Günü’nde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Romanlar en büyük açlığı ve yoksulluğu yaşayan kesim. Onların da haklarına sahip çıkmamız lazım.” dedi.

İktidarın kontrolü tamamen kaybettiğini, işinin gücünün CHP’ye saldırmak olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, “Biz ne zaman tek başımıza iktidar olduk? İktidar olalım da bizi eleştirin. Halkın, milletin desteğiyle şimdi olacağız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nasıl adaletle yönetilirmiş bütün dünyaya göstereceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervinin akıbetini sorduğunu ancak hala cevap alamadığını vurgulayarak, “Esnafa sordum, ‘Biz almadık’ diyor. Simitçiye sordum, ‘Dalga mı geçiyorsunuz?’ diyor. Manava soruyorsun, yok. Emekliye soruyorsun, ‘Ne doları, Türk lirası bile bulamıyoruz’ diyor. Kim aldı 128 milyar doları ve ‘128 milyar dolar nereye gitti?’ diye soran Merkez Bankası Başkanı’nı neden görevden aldın? Gerçekler görülmesin diye mi?” sorusunu yöneltti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi de eleştiren Kılıçdaroğlu, “Bahçeli, hiçbir zaman işsizlerin, esnafın, çiftçinin derdini dile getirmedi. Onun tek derdi var, sarayın bekçiliğini yapmak, CHP’ye saldırmak. O görevi vermişler, ‘Sen bizim adımıza bunu yap’ diye. Bu cevabı verirken üzülüyorum. Sevgili ülkücü kardeşim hiç meraklanma, ben milliyetçiliğin ne olduğunu Bahçeli’ye de dünyaya da göstereceğim. Ben saray beslemelerine asla ve asla itibar etmiyorum.” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de darbeciler var” şeklinde söylemlerde bulunulduğunu belirterek, “Ne darbesi? Montrö Sözleşmesi dolayısıyla emekli büyükelçiler açıklama yaptı, tık yok. Emekli amiraller açıklama yaptı, mal bulmuş mağribi gibi ‘Vay efendim, yeniden darbe’ Ne darbesi, ne paranoyası kardeşim? Bütün bunların üzerini örtmek için. Esnafın, çiftçinin derdi dile gelmesin, işsizlik sorunu konuşulmasın. Çiftçi sorunuyla baş başa kalsın. ‘Milletin dikkatini bir yere çekeyim.’ Koro halinde.” diye konuştu.

Montrö Sözleşmesi’ne ilişkin görüşlerin, gazetelerde ve televizyonlarda paylaşıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Sen çıkıp en baştan ‘Ne Montrö Sözleşmesi, ne Lozan’ı? Lozan da Montrö de Türkiye’nin güvencesidir’ desen zaten bir şey olmayacak. Sesini çıkarmıyorsun. Kalkıyorsun ondan sonra ‘Nasıl olur bu? Bunlar darbeci’ Yok kardeşim, geçti onlar. Kimse yemiyor, millet de yemiyor artık bu numaraları. ‘Açım, aç’ diyor. ‘Dükkan kapalı dükkan’ Sen neden bahsediyorsun? Adam bir de emekli amiral. Emekliler dünyanın neresinde darbe yapıyor? Bunlar akıllarını gerçekten peynir ekmekle yemişler. Bu kadar saçmalığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç görmedi ve duymadı. Devleti sağlıklı yöneten bir iktidar yok. Ortak da sağlıklı bir ortak değil. Bakanlar, bakan değil. Bürokratlar ise hiç bürokrat değil, tamamı yağcılardan oluşmuş. Ve ‘evet efendimciler’, akıllarını kiraya vermişler. Gündemi büyütmek ve halkın gündemini çalmak için telefonla Yargıtay’a, ‘Siz de bir bildiri yayımlayın’ Hepsi esas duruşta. Ben esas duruş askerlikte olur diye bilirdim, bu sivil darbeden sonra sivil hayatta da esas duruş başladı. Danıştay’a telefon, ‘Hay hay biz de’ Şuraya, üniversiteye telefon, ‘Siz de açıklama yapın’ Allah bunlara akıl fikir versin. Artık bunlar devleti yönetemiyorlar. Bu milletin yakasından düşmek zorundadırlar. Bu numaraların hiçbirisini bu millet yemiyor. Millet, ‘Bırak bağırmayı, suçlamayı. Sandığı getir’ diyor.”

Kemal Kılıçdaroğlu, Polis Haftası’nı da kutlayarak, iktidarlarında polislere 3600 ek gösterge vereceklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sürekli eleştirdiğini ama bu sefer öveceğini belirterek, Erdoğan’ın “Vatanı satmak, kendi dirayetsizliğiniz, iş bilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur.” dediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın bu sözünü tutacağım, Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda bu vatan hainlerinin hepsinden hesap soracağım.” diyerek, sözlerini tamamladı.

 

CEVAP VER