21.yüzyılla birlikte insanlık; ivmesi yükselerek popülasyon daha da arttı. Popülasyonun artışı demografik verilerin iyi yorumlamasıyla sağlanabilecektir. (Demografi yani nüfus bilimi demektir. Ülkede bulunan nüfusun yapısını, durumunu, dinamik özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Yunanca demos ve graphein kelimelerinden meydana gelmiştir. Doğumlar, ölümler göçler ve yaşlanma ile ilgili çalışmalar bu bilim dalı tarafından yapılır.)

Demografi ile birlikte sosyodemografik incelenmesinde fayda var. (Yaş, cinsiyet, etnik grup, din, meslek, eğitim, medeni hal gibi özelliklere kişinin sosyodemografik özellikleri denir.)

BM’nin (Birleşmiş Milletler) Dünya Nüfus Tahminleri Raporu’na göre, Dünya genelinde 2020 yılında 7,8 milyar olan nüfus, 2030 yılında 8,6 milyara, 2040 yılında 9,3 milyara, 2050 yılında 9,8 milyara ve 2100 yılında 11,2 milyara ulaşacak.

 

2040 yılına kadar ortalama Dünya nüfusu, yıllık %1,1 artması öngörülmüştür.

2020-2040 Yıllarında, 20 Sene İçinde Dünya’daki Nüfus 1,5 Milyar Artacaktır

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘’Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2018 Sonuçları’‘na göre Türkiye’nin nüfusu, 2018’de bir önceki yıla göre 1 milyon 193 bin 357 kişi artarak 82 milyon 3 bin 882 kişi oldu. Yani 2020 yılının başında, Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 83 milyon olmuştur.

Türkiye nüfusunun %18,4’nün ikamet ettiği İstanbul, 15 milyon 67 bin 724 kişiyle yine en çok nüfusa sahip il oldu.

Bunu sırasıyla 5 milyon 503 bin 985 ile Ankara, 4 milyon 320 bin 519 ile İzmir, 2 milyon 994 bin 521 ile Bursa ve 2 milyon 426 bin 356 ile Antalya izledi. Bayburt ise 82 bin 274 kişiyle en az nüfusa sahip il olarak kayıtlara geçti.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2011 yılına ilişkin Nüfus ve Konut Araştırması’na göre, Türkiye’deki hane sayısı 19 milyon 481 bin 678, ortalama hane halkı büyüklüğü ise 3,8 oldu.

Ülkemizde 2020 yılında ise yaklaşık hane sayısı 23 milyon olduğu hesaplanmaktadır. Ortalama hane halkı büyüklüğü ise 3,57 olmuştur. (Hane büyüklüğü=Nüfus sayısı / Hane sayısı)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığımız hesaplamaya göre, stoktaki daire sayısı son 6 yılda 1 milyondan fazla arttı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre, TOKİ tarafından son 20 yılda 888 bin konut inşa etmiştir.

2000-2020 yılları arasında, yani son 20 senede verilere göre ülkemizde yaklaşık 10 milyon adet konut üretilmiştir.

Türkiye’de toplam 23 milyon adet hane üzerinden gidilirse, 0-15 yaşında bina sayısı yaklaşık %43,5 olmuştur.

Kentte yaşam %82 civarında olduğuna göre, kentsel dönüşüm potansiyelinde bekleyen yaklaşık 5 milyon konut stok gözükmektedir. (Kentlerde, 18 milyon 860 bin adet konut mevcuttur. )

Uygun mekanizmalar geliştirdiği taktirde, 5 milyon konut yenilenmesi/yapılması (kentsel dönüşüm) potansiyel mevcuttur.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in, Türkiye’miz için nüfus projeksiyonları 2018-2080 verileri, önümüzdeki yıllarda inşaat sektörümüzün yani yapı mekanik tesisatın nasıl bir şekil alacağını göstermektedir.

Şöyle ki; Türkiye’nin nüfus yapısında son yıllarda meydana gelen değişimler sonucunda ortaya çıkan ihtiyaç ve Türkiye İstatistik Kurumu Revizyon Politikası gereğince nüfus projeksiyonları yenilenmiştir.

Bu kapsamda, 2017 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçları temel alınarak, biri ana senaryo olmak üzere farklı doğurganlık ve göç varsayımlarını içeren üç ayrı senaryoya göre yeni nüfus projeksiyonları üretilmiştir.

Bu haber bülteninde, demografik göstergelerdeki mevcut eğilimlerin devam edeceği varsayımına dayanan ana senaryo sonuçlarına yer verilmiştir.

Türkiye nüfusunun, 2040 yılında 100 milyonu geçmesi beklenmektedir.

2020-2040, 20 Yıl İçinde Türkiye’mizin Nüfusu 17 Milyon Artacaktır

Demografik göstergelerdeki mevcut eğilimler devam ettiği takdirde, 2017 yılı ADNKS sonuçlarına göre 80 milyon 810 bin 525 kişi olan Türkiye nüfusunun, 2023 yılında 86 milyon 907 bin 367 kişiye, 2040 yılında ise 100 milyon 331 bin 233 kişiye ulaşması beklenmektedir.

Nüfusumuz 2069 yılına kadar artarak 107 milyon 664 bin 79 kişiyle en yüksek değerine ulaşacaktır. Bu yıldan itibaren azalışa geçmesi öngörülen ülke nüfusu 2080 yılında 107 milyon 100 bin 904 kişi olacaktır.  Türkiye’miz de, 2069 yılından sonra nüfus azalması öngörülmektedir.

2020 yılının başında İstanbul 16 milyon iken, İstanbul nüfusu yaklaşık 2040 yılında 20 milyona ulaşacaktır. 20 senede %12,5 artış olacaktır.

2020-2040, 20 Yıl İçinde İstanbul’umuzun Nüfusu 4 Milyon Artacaktır

Lakin öngörülerde, 2020, 2021 ve 2022 yılları inşaat sektörü anlamında daralmanın yaşanacağı öngörülmektedir. Yatırımcılar buna göre pozisyon alıyor ve almaktadır.

Ülkemizde 2023 yılında, 2017 yılı ADNKS sonuçlarına kıyasla 68 ilin nüfusu artarken, 13 ilin nüfusu azalacaktır. En yüksek nüfusa sahip ilk beş il sıralamasında ise bir değişiklik olmayacaktır.

Buna göre, 2023 yılında İstanbul 16,3 milyon, Ankara 6,1 milyon, İzmir 4,6 milyon, Bursa 3,2 milyon ve Antalya 2,7 milyon nüfusa sahip olacaktır.

Ülkemizde doğuşta beklenen yaşam süresi artmakta ve nüfusumuz yaşlanmaya devam etmektedir.

Nüfusun yaş yapısının önemli bir göstergesi olan ortanca yaşın 2018 yılında 32, 2023’te 33.5, 2040’da 38.5, 2060’ta 42.3, 2080’de ise 45 olması beklenmektedir.

Yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 yaş ve üzerindeki nüfusun oranının 2018 yılında %8.7, 2023’te %10.2, 2040’da %16.3, 2060’ta %22.6 ve 2080’de %25.6 olacağı öngörülmektedir.

Özetle;

1- Çalışma çağındaki nüfusun oranı 2023’te %67.2, 2040’da %64.4, 2080’de %58.7 olacaktır.

2- Çalışma çağında yer alan 15-64 yaş grubundaki nüfus oranının 2018 yılında %67.8, 2023’te %67.2, 2040’da %64.4, 2060’ta %60.4 ve 2080’de %58.7 olması beklenmektedir.

3- Çocuk nüfus olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranının ise, 2018 yılında %23.5, 2023’te %22.6, 2040’da %19.3, 2060’ta %16.9 ve 2080’de %15.7 olacağı öngörülmektedir.

Bu veriler ışında, Türkiye için 2040 yılını verilerini gözden geçirdiğimiz taktirde;

a- 2020 yılındaki ortalama hane halkı büyüklüğü ise 3,57 iken, 2040 yılında ortalama hane halkı büyüklüğü 3,03’e düşecektir.

20 Yılda Hanedeki Kişi Sayısı Azalacak

b- 2020 yılındaki yaklaşık nüfus sayısı 83 milyon iken, 2040 yılında yaklaşık 100 milyon olacağı öngörülmektedir.

Nüfus 20 Yılda 17 Milyon Artacak

c- 2020 yılında konut sayısı 23 milyon iken, 2040 yılında yaklaşık 33 milyon olacağı öngörülmektedir.

20 Yılda 10 Milyon Konut Üretilmesi Gerekiyor

d- 2020 yılındaki konut sayısı 23 milyon konutun 2040 yılına kadar 5 milyonu kentsel dönüşümden geçirilmesi olmazsa olmazımızdır.

SONUÇ OLARAK

2040 Türkiye’sinde üsteki verileri göz önüne aldığımızda;

2040 yılına kadar ülkemizde: 10 milyon yeni konut üretilmesi gerektiği, ayrıca 5 milyon mevcut konutun kentsel dönüşümün sağlanması gerektiğini görmekteyiz.

20 senelik bu süreçte 15 milyon yeni konut üretilirken bunu yerli ürün ağırlıklı ürettiğimiz takdirde, sanayimiz ve bunun alt kolların çok hızlı bir şekilde gelişecektir.

İnşaat sektörü ne kadar güçlenirse ülke ekonomisinin de o kadar dinamik olacak ve büyümeye devam edecektir. Çünkü inşaat sektörünün 189’dan fazla sektöre doğrudan ya da dolaylı etkisi ve katkısı var.

Devletimiz; inşaat sektöründe yerli ürünlerin kullanılması için gerekli teşvikleri sağlamasıyla müteahhit (yüklenici) yerli ürünler kullanılması için daha şevkli hale gelecek ve böylelikle sonuca varabiliriz.

Bunu yaparken kredi desteği, vergi desteği, reklam desteği, prim desteği vs. benzeri tür teşviklerle perçinlemiş olur.

Üretimdeki firmalarımız; katma değeri yüksek, marka değeri yüksek, ileri teknolojili, iktisadi, Ar-Ge’ye önem veren, nitelikli ürünler üreterek globalde rakipleriyle yarışacak konuma gelmeleri olmazsa olmazlarındandır.

Bu süreç şüphesiz zor bir süreç olarak bizleri bekliyor. Lakin birçok stratejiler planlayarak globalde, üretim süper lige çıkmak için ülke olarak elimizden geleni yapmamız gerekmektedir.

Gelişmiş toplumlar ağır sanayiden çıkarken bizlerin ağır sanayiye girmesi, aynı zamanda nano teknolojide diğer ülkelerle rekabet edecek stratejileri belirleyip uygun ürünler üretilmesinin, turizm 365 güne yayarak konferans, kültür, din, yaz, tabiat vs. etkin hale getirmeliyiz. Binlerce ana üretim kaleminde uygun argümanları kullanmak gerekiyor.

İbn-i Haldun derki: “ Coğrafya kaderdir” bulunduğumuz jeopolitik bölge gelişim olarak muasır medeniyetlere bizleri taşıyacağı aşikardır.

(Coğrafya Kaderdir; nerede doğarsan oranın kirine, çerçöpüne batar, oranın suyuyla yıkanır, oranın güneşiyle kavrulursun, oranın iklimi biçimlendirir geleceğini. İbn-i Haldun)

Bunun dışında sunulan veriler göz önüne alındığında;

Demografik ve sosyodemografik yapılarındaki dinamizmimizi zamanla kaybetmeye başladığımızı görülmektedir.

Hane büyüklüğün azalması aile kavramının değişime uğraması olarak algılanması gerekir.

Nüfusun yaş yapısının önemli bir göstergesi olan ortanca yaşın 2018 yılında 32, 2023’te 33.5, 2040’da 38.5, 2060’ta 42.3, 2080’de ise 45 olması beklenmektedir.

Bu veri toplumun aslında hastalığı/virüsü olarak nitelendirmek gerekir. Çünkü yaşlanan bir toplum olduğunun göstergesidir.

2069 yılından sonra ülkemizin nüfusu azalmaya başlamakta, bu veri ise toplumun yaşlanmasının iki kat artması anlamına gelir.

Doğum sayısının azaldığını bu karşı gelen, ölüm sayısının da azaldığının göstergesidir. Genç toplum isteyen devletler doğumların, ölüm sayısına göre daha fazla olması ister. Genç toplum dinamizm demektir.

Geleceği bizler, çocuklarımızdan emanet aldık. Bizden sonra gelecek çocuklarımız için ülkemizin; Demografik ve sosyodemografik yapısını bozmadan istikrarlı yapısını sağlayacak, önlemler almakta fayda var.

Gelecek nesillere etnik, kültürel, gelenek ve göreneklerimizi tam anlamında öğretmemiz hepimiz için bir asli görevdir.

Bunla birlikte Türkiye’mizi muasır medeniyetlerin üzerine çıkararak çocuklarımıza daha etkin, zengin, gelişmiş bir ülke bırakmak olmazsa olmazımızdır.

Dünyaca ünlü, siyaset bilimcisi 21.yüzyılla ilgili öngörüleri ise;

Geopolitical Futures (GPF) Kurucu Başkanı ve Siyaset Bilimci George Friedman, Türkiye’nin şu anda farklı problemlerle mücadele ettiğini belirterek, “Türkiye’nin şu anda yaşamakta olduğu problemler bir zamanlar Amerika’nın yaşadığı problemin aynısı.” dedi.

Friedman, bugün kullanılan birçok teknolojinin ilk olarak askeri ihtiyaçlardan doğduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Eğer Türkiye dijital bir güç olmak istiyorsa aynı zamanda politik ve askeri bir güç olmak zorunda. Bunlar olmadan güven ve emniyet olamaz. Birçok teknoloji, savunma teknolojilerinden doğdu. Kameralar uydular için geliştirildi.

GPS özelliği Amerikan hava kuvvetleri tarafından yollarını bulmak için geliştirildi. Teknolojik gelişmeler askeri sistemlerden ilham alınarak yapılıyor.”

Friedman’ın yeni kitabı “The Next 100 Years” / “Gelecek Yüzyıl” 21. yüzyıla ilişkin bazı tahminlerde bulunuyor.

21. Yüzyılın Yeni Büyükleri

Friedman “21. yüzyılın “süper devleti” yine ABD olacak. Avrupa çağı kapanıyor. Amerika çağı daha yeni başladı. Diğer büyük güç Japonya olacak. Rusya bir kez daha dağılacak. Hindistan da umut vermiyor.

Çin’in Dünya’ya açılışında bu bir “ilk” değil. Daha önceleri olduğu gibi gene çökecek.

Ya 21. yüzyılın yeni büyükleri?

Bunlar Türkiye, Polonya ve Meksika olacak.” diyor.

Gelecek yüzyılın süper güçleri Çin ve Rusya değil;

Türkiye, Japonya, Meksika ve Polonya olacak.

Türkiye’nin dünyadaki siyasi etkisi 2050 yılında Osmanlı haritasını andıran bir görüntü oluşturacak.

İslamcı Militanlarla Savaş Bitiyor

ABD’nin şu an üzerine eğildiği İslamcı militanlarla savaş konusu 21. yüzyılla birlikte tarihin derinliklerinde kalacak.

Rusya Ve Çin

Rusya ve Çin gibi güçler için önümüzdeki yüzyılda endişelenmeye gerek yok. Bu ülkeler komünizme benzer çöküş yaşayacak.

Rusça veya Çince’yi bırakın, Türkçe, Japonca, Polonya ve Meksika dillerini öğrenmeye bakın.

Abd, Türkiye İle Japonya İle Çatışacak

Yüzyılın sonlarına doğru ABD ile Türkiye-Japonya ittifakı arasında bir çatışma yaşanacak. Bu savaş bugüne kadar var olan klasik silahlarla yapılan savaşlardan tamamen farklı olacak.

Yani bugünden bir tür bilim kurgu gibi görünen bir savaş yaşanacak. (21.yüzyılın gidişatını bu savaşın sonucu belirleyecek. )

Victor Hugo şöyle der; ”Gelecek; güçsüzler için ulaşılmaz, korkaklar için bilinmezlik, cesurlar için ise şanstır.” demektedir.

İyi bir gelecek için geçmişimizi bilerek, hareket etmemiz bizim için bir şans değil midir!!

Tarih, Kainatın Vicdanıdır

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK şöyle demiştir; Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur.

Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

Pandemi ve benzeri birçok farklı süreçte; Globaldeki krizi, ülkemizdeki tüm paydaşlarla birlikte fırsatta çevirecek birçok argümanlara sahip bir toplum olduğumuzu unutmamak gerekiyor.

Görüşmek dileğiyle…

Semih Çalapkulu

 

CEVAP VER