İlim Yayma Vakfı genel kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde Avrupa’da yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, “Ülkemizle, milletimizle, hatta tüm Müslümanlarla ilgili yıllardır içlerinde biriktirdikleri kini, nefreti, hıncı her gün televizyon ekranlarından, gazete manşetlerinden adeta kusuyorlar. 16 Nisan’da sadece Türkiye’nin yönetim sisteminin değil, yıllardır istismar ettikleri, istedikleri gibi kullandıkları bir düzenin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu çok iyi biliyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İlim Yayma Vakfı’nın genel kurul toplantısına katıldı. Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen programda Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş hazır bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan genel kurulda bir konuşma yaptı.

Vakfın 46. genel kurulunun hayırlı olmasını dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin başında Adıyaman Samsat’ta aralıklı olarak yaşanan depremlere işaret ederek, ilçe halkına geçmiş olsun dileklerini iletti. İlçede sarsıntılardan dolayı 2 binin üzerinde binada hasar meydana geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlarının mağduriyetlerinin giderilmesi ile ilgili çalışmaların devam ettiğini açıkladı.

“İLİM YAYMA VAKFI, VATANA FAYDALI NESİLLER YETİŞTİRMEK İÇİN KARŞILIKSIZ GAYRET GÖSTERİYOR”

Hz. Peygamberin ‘insanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır’ hadisini hatırlatarak, İlim Yayma Vakfı’nın bu tavsiyeyi rehber edinip 44 yıldır gece-gündüz çalıştığını, vatana ve millete faydalı olacak nesiller yetiştirmek için karşılıksız gayret gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin en kasvetli döneminde, baskının ve şiddetin sokaklarda kol gezdiği o zor dönemlerde bu vakfı kuran büyüklerimiz, üstadın ifadesiyle; ‘sağına, soluna bakmadan ben varım’ dediler ve yola öyle çıktılar, ‘benim olmadığım yerde kimse yoktur’ diyerek ilk adımı attılar. Gençlerimiz birbirini kırmasın, körpe dimağlar sapkın ideolojilerin esiri olmasın diye işte bu iyilik hareketini başlattılar” diye konuştu.

“BU ÇATI ALTINDA YETİŞEN GENÇLER, BAĞRINDAN ÇIKTIĞI MİLLETİNE KURŞUN SIKMADI”

Gençlerin, yaklaşık yarım asırdır bu vakıf çatısı altında ilim, irfan ve hikmetle yoğurularak geleceğe hazırlandığını; Türkiye’ye ve ümmete hizmet ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlim Yayma Vakfının rahle-i tedrisinden geçen nesiller, birilerinin sözüm ona altın nesli gibi ihanetle, cinayetle, hırsızlıkla, sapkınlıkla anılmadı. Bu çatının altında yetişmiş hiçbir genç, ekmeğini yediği vatanına, bağrından çıktığı milletine kurşun sıkmadı. Vakfımıza gönül vermiş hiçbir kardeşim Türkiye karşıtı, İslam düşmanı şer odaklarına kapıkulu olmadı. Hamdolsun bu ocak senelerdir kavline ve davasına sadık kuşaklar yetiştiriyor. Duruş doğru olunca, istikamet doğru olunca ortaya yerli ve millî bir nesil çıkıyor” dedi.

“FETÖ İHANET ÇUKURUNA DÜŞENLER, BİR GECEDE İLAHİ TOKADI YİYEREK YERLE YEKSAN OLDU”

Amacın sadece güç ve tahakküm olması durumunda ise FETÖ gibi ihanet çukuruna düşüp yuvarlanmanın kaçınılmaz olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “40 yıl boyunca sinsince kurulan planların hepsi işte böyle bir gecede boşa çıkar. ‘Gücümüz var, güçlüyüz, orduyu ele geçirdik, polisi ele geçirdik, yargıyı ele geçirdik, öyleyse biz yaparız’ diyenler, işte bir gecede, ilahi tokadı yiyerek milletimizin o duruşuyla elhamdülillah yerle yeksan oldular” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hevâ ve hevesleri için dinin naslarını tahrif edenlerin, günah, hırsızlık ve ahlaksızlıkla güç devşirmeye çalışanların geldikleri yerin ortada; takiye yaparak milleti kandıracağını zannedenlerin düştükleri zelil durumun da herkesin malumu olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Allah’a değil de güç dengelerine, paraya, makama kul olanların nasıl yerle yeksan olduklarını hep birlikte gördük” ifadelerini kullandı.

“ÇARŞAFLI, SAKALLI, BAŞÖRTÜLÜ AVINA ÇIKILAN O UTANÇ GÜNLERİNİ UNUTMADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Yarım asra yaklaşan birikimiyle İlim Yayma Vakfı, Türkiye’nin hafızasıdır. Sizler ülkemizin nereden nereye geldiğini, bugün milletçe teneffüs ettiğimiz özgürlük atmosferini yakalamak için ne bedellerin ödendiğini çok iyi biliyorsunuz. Sizler 1970’li yıllarda bu ülkenin gençliğin sağ-sol denilerek nasıl parçalandığının, şartlar henüz olgunlaşmadığı için yüzlerce gencin hayatının kararmasına nasıl göz yumulduğunun en yakın şahidisiniz. 1990’lı yıllarda bu ülkenin evlatlarının yüzlerine üniversite kapılarının çarpıldığını, ikna odalarında kızlarımıza nasıl zulmedildiğini bizzat gördünüz, bizzat gördük. İmam hatip okullarının nasıl tehdit olarak görülüp kapılarına kilit vurulduğuna, 600 bin olan öğrenci sayısının nasıl 60 binlere düşürüldüğüne yine hep birlikte şahit olduk. Bu ülkenin güvenlik güçlerinin Fatih’te, Sultanbeyli’de, İstanbul’un ve Türkiye’nin farklı yerlerinde çarşaflı, sakallı, başörtülü avına çıktığı o utanç günlerini unutmadık, unutmayacağız. Demokrasinin askıda olduğu, özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, hukukun ayaklar altına alındığı o kara dönemleri hep hatırlayacağız”

2002 yılında, IMF kapılarında avuç açan, ekonomisi IMF komiserleri tarafından yönetilen, gecelik faizlerin yüzde 7 bin 500’lere kadar çıktığı bir ülke devraldıklarını; bugün ise Türkiye’nin IMF’e 23,5 milyar dolar borcunu ödemiş ve bu kuruma borç verecek bir ülke hâline geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimi devraldıklarında 27,5 milyar dolar döviz rezervi olan Merkez Bankası’nda bu rakamın şimdi 120 milyar olduğunu, ekonomiyi 3 kat büyüttüklerini, demokraside geçmişte hayal dahi edilemeyen reformları hayata geçirdiklerini söyledi.

“BAZI AVRUPA ÜLKELERİ PKK VE FETÖ’NUN PROGRAMLARINA İZİN VERİYOR”

Bazı Avrupa ülkelerinin, bakanların oradaki Türk vatandaşları ile buluşmalarını engelleyip PKK ve FETÖ terör örgütlerinin temsilcilerinin programlarına izin verdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’den Daily Sabah’ı Avrupa Parlamentosuna sokmak istemeyenler var, onun için önerge veriyorlar. Şimdi bunlar neyi getiriyor biliyor musunuz? Karşılığını getiriyor. Onlar burada millî, yerli olan bir gazetemizi oraya sokmuyorsa, ha o zaman siz de bunun karşılığını Türkiye’de göreceksiniz. Arapların güzel bir sözü var, ‘men dakka dukka’, karşılığını göreceksiniz” açıklamasında bulundu.

“KAN ÜZERİNDEN KENDİLERİNE SEFAHAT DÜZENİ KURAN TERÖR BARONLARI KAYBETTİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her yarışın ve mücadelenin kazanını olduğu gibi, bir de kaybedenin olduğunu dile getirdi ve devamında şöyle konuştu: “Milletimiz zenginleşirken, gariplerin yüzü gülerken, elbette birileri de büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Peki kimdir bunlar, son 14 yılın kaybedenleri kimler? Bugünümüzü ve yarımızı planlamak için bunun tespitini çok iyi yapmalıyız. Kurdukları faiz düzeni üzerinden milletin ekmeğine, emeğine, çocuklarının rızkına ortak olanlar kaybetti. Darbecilerin hazırladığı anayasalar tarafından korunan, kollanan, hiçbir yetkileri olmadığı hâlde milletin iradesine ortak olan vesayet odakları bu süreçte kaybetti. Sandık yoluyla iktidara gelmek yerine, tankların ve tankların namluları, bunlarla iktidar hayali kuran kifayetsiz muhterisler kaybetti. Kürt kardeşlerimizin hayatlarını hendekle, çukurla, silahla karartan, onların evlatlarının kanı üzerinden kendilerine sefahat düzeni kuran terör baronları kaybetti. Ekonomisi çökmüş, maliyesinde para kalmamış, 3 kuruş için boynunu bükmek zorunda olan eski Türkiye’yi sömürenler kaybetti.”

Merhum düşünür Nurettin Topçu’nun, “Zaferin değerini kazananlar bilmez, onu asıl mağluplara sorun” sözlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkenin kıt kanyaklarını hortumlayanlar, Türkiye üzerinden istedikleri gibi at konuşturanlar emin olun son 14 yılın anlamını çok iyi biliyor. Tarihi kahramanlıklar dolu bu milleti ‘takunyacı, gerici, makarnacı, göbeğini kaşıyan’ diye aşağılayanlar, son 14 yılda yaşanan değişimin manasının çok iyi farkındalar. Hükûmetler değişse de iktidarlarını koruyanlar, 2002’den bu yana gerçekleşen sessiz devrimin manasını gayet iyi anlıyor. Yarım asırdır Avrupa kapılarında sığıntı gibi bekleyen, pısırık, güçsüz bir Türkiye arzulayanlar, hem son 14 yılın, hem de cumhurbaşkanlığı sisteminin ne demek olduğunun çok iyi farkındalar, bunun için var güçleriyle üzerimize geliyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

“ŞİMDİYE KADAR MAŞALARIYLA BİZİ SIKIŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR, ARTIK BİZZAT SAHAYA İNDİ”

Bu saldırılarla ilk defa karşılaşmadıklarını, 40 yıllık siyasi hayatı boyunca, 14 yıllık ülke yönetimi sürecinde suikast girişiminden darbe teşebbüsüne, ihanetten ekonomik sabotajlara kadar birçok tehdide maruz kaldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu zorlu yolculukla vesayet güçleriyle, manşetlerle, iftiralarla çarpışa çarpışa bugünlere geldiklerini; ancak gece yarısı internete konan bildirilerin, hukukun ayaklar altına alındığı kapatma davalarının kendilerini yıldırmasına asla izin vermediklerini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son günlerde işte Avrupa’da yaşananlar, ülkemize ve davamıza karşı yürütülen mücadelenin yeni bir safhaya geçtiğini gösteriyor. Şimdiye kadar maşalarıyla, silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, 1 dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar, artık bizzat sahaya indiler. Kardeşlerim, maskeli balo sona erdi. Öyle ki, diplomasiyi bile bir kenara bıraktılar, niyetlerini gizlemeye gerek duymuyor, güçlenen Türkiye’den duydukları rahatsızlığı artık saklamıyorlar. Ülkemizle, milletimizle, hatta tüm Müslümanlarla ilgili yıllardır içlerinde biriktirdikleri kini, nefreti, hıncı her gün televizyon ekranlarından, gazete manşetlerinden adeta kusuyorlar. Çünkü bunlar 16 Nisan’ın içerideki taşeronlara havale edilmeyecek kadar önemli ve kritik bir gün olduğunun farkındalar. 16 Nisan’da sadece Türkiye’nin yönetim sisteminin değil, yıllardır istismar ettikleri, istedikleri gibi kullandıkları bir düzenin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu çok iyi biliyorlar.”

“UTANMASALAR YENİDEN GAZ ODALARI VE TOPLAMA KAMPLARINI GÜNDEME GETİRECEKLER”

Avrupa ülkelerinin demokrasi, toplantı özgürlüğü, fikir hürriyeti, kadın hakları, insan onuru gibi kutsallaştırdıkları ne kadar değer varsa, hepsini ayaklar altına almaktan çekinmediğine, Türkçe manşetlerle doğrudan ve açıkça ‘hayır’ kampanyası yaptıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’daki Türklere ‘daha çok çocuk yapın’ yönündeki tavsiyesinden rahatsız olan kimi Hollandalı yetkililerin, Türklerin sayısının azaltılabileceği yönündeki demeçlerine de değindi ve ekledi: “Tıpkı 22 yıl önce Bosna’da, senelerce Afrika’da, Endonezya’da yaptıkları gibi, şimdi de Hollanda’da bizi sayımızı azaltmakla tehdit ediyorlar.”

“Bütün mesele, bunlara gerçekten şuurlu bir yaklaşım gösterildiği zaman bunlar hopluyorlar. Bunun için utanmasalar inanın yeniden gaz odalarını, toplama kamplarını gündeme getirecekler ama şimdilik ona cesaret edemiyorlar” değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Srebrenitsa’da şehit edilen Boşnakların unutulamayacağını, bunları yapanların, kendilerine faşist dendiğinde rahatsız olduklarını söyledi.

“ARTIK, TEHDİTLERİNİZE, ZORBALIKLARINIZA BOYUN EĞEN BİR TÜRKİYE YOK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Bize aba altından sopa gösterenlere diyorum ki, o günler artık geride kaldı. Sizin tehditlerinize, zorbalıklarınıza boyun eğen bir Türkiye artık yok. Biz tek bir vatandaşımızın dahi kılına zarar gelmesine izin vermeyiz, buna teşebbüs eden her ülke sonuçlarına katlanır. Değerli kardeşlerim, biliyoruz ki milletimizin sırtını yere getiremedikçe daha da hırçınlaşacak, daha da çirkefleşecekler. Ama onlar ne yaparsa yapsınlar, biz vakarımızdan, soğukkanlılığımızdan, hukuk ve diplomasiden azla taviz vermeyeceğiz. Çünkü biz Rabbimizin verdiği şu ilahi müjdeye tüm kalbimizle inanıyoruz: ‘Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın, eğer inanmışsanız üstün gelecek olan sizsiniz.’ İnanan, inandığı dava uğruna mücadele eden ve zaferin yalnızca Hak katında olduğuna iman edenler asla ye’se kapılmazlar. Bizler birilerinin ‘hasta adam’ yaftası vurduğu zamanlarda bile Çanakkale’de destan yazmış bir ecdadın torunlarıyız. Kurtuluş Savaşı’nda bu vatanı bizlere çok görenlerin heveslerini kursaklarında bırakmış bir milletin evlatlarıyız. 15 Temmuz’da değerlerinden sapmadığını cümle âleme gösteren böyle bir milleti kim dize getirebilir?”

“İNSANI ÜSTÜN KILAN İNANCI, DAVASI VE DEĞERLERİDİR”

İnsanı büyük yapan şeyin, onun düşüncesi; insanı üstün kılan şeyin inancı, davası ve değerleri olduğunu belirterek, insana, tabiata, eşyaya başkaları gibi bakamayacaklarını, güçsüze el kaldıramayacaklarını, ülkeye sığınan mazlumları Avrupalıların yaptığı gibi kapı dışarı edemeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merhum Aliya İzzetbegoviç’in şu sözlerini asla unutmayacağız: ‘Avrupa’ya kafam önümde eğik gitmiyoruz. Çünkü çocuk, kadın ve yaşlı öldürmedik, çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptı, hem de Batı medeniyeti adına ve Batının gözü önünde yaptı.’ Evet, bizler buyuz, böyle bir medeniyetin temsilcileriyle, böyle bir ecdadın torunlarıyız” şeklinde konuştu.

“CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ, TÜRKİYE’NİN KARDEŞLİĞİNİN TEMİNATIDIR”

16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin, milletin doğrudan iktidarının adı olduğunun ve artık karar verici olanın millet olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelere yer verdi: “Bu sistem 14 yıldır, mevcut sistemi söylüyorum, şahsi gayretlerimizle tesis edilen istikrar, güven ve özgürlük ortamının bundan sonra yeni anayasayla anayasal korunmaya alınmasıdır, yaptığımız iş budur. Cumhurbaşkanlığı sistemi millî birliğimizin, 80 milyonluk Türkiye’nin kardeşliğinin teminatıdır. Yeni hükûmet sisteminin üniter yapımızla da bir ilgisi yoktur, zira üniter yapı kesinlikle korunacaktır. Esasen hükûmet sistemleriyle üniter yapılar arasında bir ilişki de yoktur. Mesela dünyada başkanlıkla yönetilen 59 ülkenin 44’ünde üniter yapı varken, parlamenter sistemle yönetilen 76 ülkeden sadece 48’i üniter yapıya sahiptir. İnşallah 16 Nisan’da sizlerin desteği ve milletimizin teveccühüyle ülkemizin yeni bir döneme girmesini sağlayacağız.”

16 Nisan’da Türkiye’nin yeni bir güç devşirmek suretiyle aydınlık yarınlara yürümesinin özlemi içerisinde olduklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu dua ile tamamladı: “Rabbim uhuvvetimizi, muhabbetimiz artırsın, kardeşliğimizi muhafaza etsin. Rabbim bizi sadece Allah’ın rızası, sadece milletin hayır duası peşinde hak için, halk için çalışanlardan eylesin.”

CEVAP VER