Biz yeni kuşak kendisini altmışlı yıllardan tanıyorduk. Onun ismi Azerbaycan tıbbının altın harflerle yazılmıştır. Tanınmış bilim adamı, fevkalade samimi, hayırsever insan gibi halkımızın hafızasında yaşıyordur. O, Azerbaycan’ın füsunkar manzarasıyla sevilen Gedebey reyonunda dünyaya merhaba demiştir. İlk ve Orta Okulu “Altın Ödülle” bitirdikten sonra 1945 yılında, on altı yaşında iken Nariman Narimanov’un ismini taşıyan, Azerbaycan Devlet Tıp Üniversitesine kabul edilir. Öğrencilik yıllarında ilmi çalışmalara merağı yükseliyor. Pediatrı Fakültenin Dekanı, tanınmış bilim adamı, Prof. Dr. Fuad Efendiyev’in teşebbüsü sayesinde, hala Öğrenci iken Moskova’ya, Uluslararası İlmi Sempozyuma konuşmacı olarak gönderilir ve Yüksek Ödüllerle vatana dönüyor. Böylece genç bilim adamı statüsünde Üniversiteyi 1950 yılında yüksek puanla bitiriyor ve zorunlu hizmete, Türkmenistan’a Cerrah olarak ataması yapılıyor. Kardeş Türkmenistan’da üç yıl Cerrah gibi çalışıyor, yerli halkın sevgisini ve rağbetini kazanır. Prof. Fuad Efendiyev tarafından Ana Bilim Dalına davet ediliyor. Bakü’ye geliyor ve Ana Bilim Dalına Klinik-Ordinatör görevine ataması yapılıyor. Kısa zaman diliminde Doktorasını savunuyor ve Klinik Eksperemental Tebabat Enstitüsüne Direktör Yardımcısı olarak atanır. Bu yıllarda ünlü Cerrah olarak doğma vatanında geniş tanınıyordu. Yüksek ahlaki değerleri ve yetenekli Cerrah gibi ün kazanması sayesinde Prof. Dr. Nurettin Rzayev 1961 yılından Eksperimental ve Klinik Tebabat Enstitüsünde önce Bilim Uzmanı, İlmi Sekreter, Bilim İşlerinden Direktör Yardımcısı, 1963 yılından Direktör görevini icra ediyor ve 1964-1993 yıllarında Enstitüsün Direktörü görevini büyük titizlikle yürütmüştür. Bütün bu kademelerde saygı duyduğu hocasını hiç unutamadı… Kıymetli hocasının ölümü ile ilgili organize ettiği Uluslararası Sempozyum “Fuat Efendiyev’in 55 yılı Anısına” Sempozyum gerçekleşmiştir. Bununla bitmedi: N. Rzayev, ünlü Bilim adamı ve kıymetli Cerrah, Fuat Efendiyev’in 70 yıllık jübilesini, 1979 yılında Uluslararası alana taşıyor ve tüm Sovyet Devletlerinden tanınmış Bilim adamları ve ünlü Cerrahları davet ediyor. Jubiley Devlet Filarmoni Salonunda gerçekleşiyor ve dünya Bilim Adamları tanınmış Cerrah, güzel insan, Prof. Dr. Fuat Efendiyev hakkında olumlu hatıralarını anlattılar: bu kıymetli Bilim Adamı ve usta Cerrahın Uluslararası alandaki hizmetlerinden söz ettiler. Bununla da yetinmedi ve N. Rzayev fedakar Hocasının ilmi faaliyetini ve ünlü Cerrah gibi vatanına hizmetleri ile ilgili “Yaşatmak Yankısı” kitabını yazıyor. Böylece olağanüstü şahsiyet olan değerli Hocasına olan manevi hizmetini ödemiş oluyor.

GENÇ CERRAHLAR NESLİNİ EĞİTMİŞTİR

Nurettin Rzayev’in direktörü olduğu on yıl sürecinde ellinin üzerinde genç, yetenekli kadrolar eğitilmiştir. Özellikle kardeş devletler ve Sovyet dönemi ülkeleri ile sımsıkı işbirliği sayesinde ilmi sempozyumlar, enstitüler ile işbirliği, sıcak ilişkiler yaratılmış oldu. Böylece Azerbaycan Eksperimental ve Klinik Tebabat Enstitüsü, Sovyet döneminin tanınmış Cerrahiye Merkezi olarak tanınıyordu. Enstitüsü’nün ilmi ve pratik çalışanları Sovyetler’in ve ayrıca Avrupa devletlerinin ilmi klinik merkezlerine aralıksız gidiyorlar ve ilmi konular üzerine konuşmalar yapıyorlar. Zaman-zaman enstitüde uluslararası konferans ve sempozyumlar organize ediliyordu. Örneğin, 1966 yılında Bakü’de bizzat Prof. Dr. Nurettin Rzayev’in teklif ve önerileri üzerine Eksperimental ve Klinik Tababet Enstitüsünün ev sahipliğinde “Kanın pıktalanma sistemi meseleleri” konusunda II. Uluslararsası İlmi Sempozyum Sovyet Devletlerinde büyük yankı uyandırmış oldu. Bu Sempozyumda 300 den fazla dünya bilim adamları davet olundu ve 40’dan fazla ilmi Konuşmalar beğeni topladı. Bu Sempozyum Tıp tarihine “Bakü Konferansı” olarak dahil oldu. Daha önemlisi ise “Bakü Konferansı” Sovyet Tıp tarihine damgasını vurdu, diye biliriz. Çünkü o yıldan başlayarak bütün Sovyet Cumhuriyetlerinde Kanın pıktalanmasının nedeninin araştırılmasına başladılar. Bu önemli konunun araştırılmasını tetikleyen ise “Bakü Konferansı” sebep oldu. İşte Prof. Dr. Nurettin Rzayev, günümüzde baş verecek Corona olayının bir gün dünyayı kabus gibi saracağını hala o yıllardan adeta görüyordu sanki… İlk Konferans 1961 yılında, ünlü Doktor, Prof. Dr. Şmidt’in çalıştığı Estonya’nın Tartu şehrinde gerçekleşmiştir. Ama Bakü’de yapılan İkinci Sempozyumda Kanın pıktılanması ile araştırmaların sürekli ve sistemli şekilde yapılması kararı alındı. Kanın pıktalanmasına neden olan sebeplerin Araştırılması Merkezinin yaratılmasına karar verilmiş oldu. Merkezin Başkanı olarak Sayın, Prof. Dr. Nurettin Rzayev ve genç Doktorlardan oluşan ekibi ilmi faaliyetlerine hız vermiş oldular. Kanın pıktalanmasına neden olan sebeplerin ilmi laboratuvarlarda titizlikle araştırılmasını ise bizzat Prof. Dr. Nurettin Rzayev denetliyordu. Onun Başkanlığında 6 Klinik Şübeler her gün titizlikle çalışmalarına hız verdiler. Sovyet Cumhuriyetlerinde Bakü’deki Eksperimental ve Klinih Tababet Enstitüsü’nün aktif faaliyetini izlemek ve öğrenmek için aralıksız bilim adamları gelmeye sıraya girdiler.

DÜNYA CERRAHLARI AZERBAYCANA DAVET EDİYORDU

Arterial ve senoz damarların Cerrahiyesi, göks, endokrin, mide-bağırsak cerrahiyesi, veterapevtik, kordiolojik sübelerde yüksek deneyimli uzmanlara ihtiyaç büyüktü. Deneyimli ve usta uzman olan Nurettin Bey, büyük başarılara ulaşmak için Enstitüsü Direktörünün ilmi işler üzerine çalışan yardımcısı olmasının zaruriliğini görüyordu. Buraya üstün yeteneğe malik genç kadroların getirilmesini uygun buluyordu. Öyle bir uzman gerekiyordu ki, sadece bilim ve bilim adına Laboratuvar çalışmaları yapmış olsun. Bu şahıs bütün problemlere fevkalade adaletli, objektif yanaşması, daha demokratik yaklaşımı, yanaşma tarzı, kamil ve dolgun insan olmasını arzu ediyordu. Çünkü, Sayın, Nurettin Bey’in kendisi de olağanüstü yüksek ahlaki ve insani değerlere malik, fevkalade mükemmel bir doktor-insan olmuştur. Bu Laboratuvara da kendisinin keyfiyetlerini taşıyan en mükemmel genç kadroları etrafına toplamıştı. Ve bu gençlerin ilmi faaliyetlerini geliştirmek, rahat ortamda çalışmaları için tüm olanakları yaratmış bulunuyordu… Ayrıca yeni bölümler, ana bilim dalları açıyordu ve en yetenekli, pırlanta gibi genç uzmanları etrafına toplamıştı. Bizzat onun teklifi ile 1978 yılında enstitüsü nezdinde Azerbaycan Devlet Tıp Üniversitesi 2. Cerrahiye Ana Bilim Dalı yaratılmış oldu. Prof. Dr. Nurettin Rzayev otuz yıldan fazla bu kuruma fevkalade Başkanlık yapmış, yüzün üzerinde uluslararası sempozyum ve kongrelerde konuşmacı olmuştur. Otuz bir yıl aralıksız Enstitü Başkanı, ayrıca 15 yıl Azerbaycan Cerrahlar Cemiyetine Başkan olmuştur. Azerbaycan Tıp Bilimi ve Cerrahiye dediğimizde, akla gelen ilk isimler: M. Mirkasimov, M. Topçubaşov ve F. Efendiyev ve mutlaka Nurettin Rzayev’in ismi zikir ediliyor. Ünlü Cerrah, Prof. Dr. Südeyf İmamverdiyev’in dehaca ifadesi fikrimizi tastık ediyor: “Sovyetlerin Tıp Bakanlığında, Azerbaycan Cerrahiyesi ile ilgili konu Nurettin Hocamızın bilgisi dışında gündeme alındığında, B. V. Petrovski anında, “Profesör Rzayev’in düşüncelerini, fikirlerini dikkate almalıyız”, derdi. (Ünlü cerrah, Akademik, B. V. Petrovski Sovyetlerin Tip Bakanı ve Sovyet Cumhuriyetleri Cerrahlar Birliğinin Başkanı idi).

ÜNLÜ CERRAH, YAZAR VE İCTİMAİYETCİ OLMUŞTUR

Profesör Nurettin Rzayev, Cerrahlığın yanında edebiyat, Türk dili ve Türk dünyasının geleceği namına önemli teklif ve düşünceleri geniş yankı uyandırmıştır. 1994 yılında Türkiye’nin Kayseri İlinde 12. Gevher Nesibe Tıp Günleri-Türk Dünyası Tıp Bilimleri Kongresi’nde tüm bilim adamlarını etkileyen ilginç konuşması oldu. O şöyle dedi: “Türk dünyasının bilimde, ekonomi ve kültür alanlarında çok kıymetli bilim adamları ve olağanüstü Laboratuvarları mevcuttur. Onları birleştirmiş olsak muazzam ilerlemeye nail olacağız. Türk dünyasında muhteşem bilim ve sanat insanları mevcuttur. Biz birlikte olağanüstü sonuçlar elde edeceğiz…” Onun bu tekliflerini fikir dostları-Hudu Memmedov, Bahtiyar Vahapzade, Yaşar Garayev gibi bilim ve edebiyat ustaları da müdafaa ediyordu. N. Rzayev’in ayrıca edebiyata büyük merağı vardı. Örneğin, M. Fuzuli’nin “Leyla ve Mecnun” poemini nesr-üslubunda çevirmiş usta edebiyat adamıydı. Bunu ilk defa o yapmıştır. Büyük şair M. Fuzuli’nin doğumunun 500. Yılı jübilesinde dünya bilim adamları ile birlikte N. Rzayev de konuşmacı olarak kürsüye çıkmış, “Geçmişimizi geleceğimize kaytaralım” konusunda anlamlı ve değerli konuşma yapmıştır. Nazm ve nesr türlerinde kitaplar yazdı. Yakın dostu Hudu Memmedov hakkında yazmış olduğu kitab büyük ilgi gördü. Ünlü yazar Anar, kitap hakkında şöyle der: «Nurettin hem söz sanatımızın, şiirimizin tarihini ve bu gününü mükemmel biliyor: çok zevkli edebiyat hayranı, ayrıca canlı, okunaklı dille, meraklı üslupta yazmış kitapların yazarıdır. Dostu, meslektaşı unutulmaz Hudu Memmedova hasr ettiği «Hudu Açarı» (Anahtarı) kitapı bu bakımdan her iki bilim adamının-hem rahmetlik Hudu muallimin, hem de Nureddin muallimin kendi dahili alemini, iş dünyasının yapısını açmak için kıymetli kaynaktır». Fuzuli’nin “Leyla ve Mecnun” poemini nesrle çevirisi hakkında emektar bilim adamı, Yaşar Karayev, “Düşvarı asan-nazmı nesr eden Hekim” giriş sözünü yazmıştır.“…Maksat 500 yaşlı deha ecdatla onun günümüzdeki-seceresi-Ulu torunu arasındaki köprü ile eğitimli Fuzuli okurları terbiye etmek idi”.  Böylece N. Rzayev’in ismi Bahtiyar Vahapzade ve Hudu Memmedov gibi deha simalar arasında yer alıyordu. En ünlü eseri ise-“Hudu Anahtarı”…   N. Rzayev’in adı daima Azerbaycan ilminin, içtimai şuurunun nəhəng simaları olan Bəxtiyar Vahabzadə ve Xudu Məmmədovla yanaşı çekiliyor. “Sırrı Huda” ve  “Hudu Anahtarı” eserleri onun şah eserleri idi. Ayrıca, “Millet, Milli Dil ve Alfabe”, “Bir Milletin Dörd İsmi: Hun, İsgit, Sak, Türk”, “Türk Dünyasının Birliği Kaçınılmaz” silsile makaleleri kendisine dünya şöhreti getirmiştir. Ünlü Cerrah, bilim adamı, aynı zamanda ünlü Türkçü ve dünya Türklerinin savunucusu olmuştur. Onu şahsen tanımaktan mutluyumdur…Nur içinde yatsın!.. Allah Rahmet etsin. Amin!

CEVAP VER