…Prof. Yevgeni Sakavnin Bolgaristan`da Devlet Operasını kurmuş (1955) olağanüstü Opera rejisörü ve mükemmel insandı. Allah rahmet etsin. Saf, çelik gibi dürüst, titiz adamdı. Hoş ve samimiydi, çalıştığı operalarda seviliyordu: hem de çok yakışıklıydı. Onun bana baba nasihatini hiç unutamıyorum. Hastaydı ve evinde ders veriyordu… Kalp hastasıydı ve aniden kalbi durdu… Bölümümüz yasa büründü… Eğitim aldığım Saint-Petersburg Konservatuarın Kütüphanesinde A. Borodin’in Arşivini  toz-duman basmıştı: eskimiş sayfa-sayfa notalara tek-tek baktım, denetledim ve neler buldum, biliyor musunuz? Prologun’in bestekâr el yazısını. Sevincimden uçuyordum. Çünkü benim yeni reji yorumumu – Borodin hala o zaman, yüz yıl önce düşünmüş ve yazmıştır.   Fakat birileri nota sayfasının üst üç satırını yırtmış, kesip almışlardı. Bunu kim yapa bilirdi? Bu nasıl bir hainlikti? Hemen Hocam Yevgeni Sokovnin’e, bütün Hocalarıma, rektör Pavel Serebryakov’a gösterdim. Prof. Anatoliy Dmitriyev ve Prof. Arnold Sokar, Borodin yaratıcılığı ile bağlı kitapları vardı. Dmitriyev sevindi:

HOCALARIM BULUŞUMA HAYRAN KALDILAR

-Evet, işte Prolog budur. Ama bunu kim kesip almıştır? Ne kadar ayıp bir iş, dedi. Aferin sana, daha bir zafer çaldın. Sonra birlikte el yazıyı Rektör Serebryakova götürdük. Serebryakov da aynen:-Eflatun bizim hepimizi, bütün Rus müzisyenlerinin, bestecilerin,  şeflerin yapması gereken çalışmayı yapmıştır. Yıllardır kaç kişi o dolaba bakmış, fakat bunu fark etmemiştir. Sağ ol ki büyük bir buluşu yaptın, Eflatun. Bunu sana hediye vereceğiz.   Kopyasını elbette. Bu nadir el yazıyı imzaya açıyorum. Ve her uzman fikrini ifade etsin ve imzalasın. Büyük olaydır. Yüz yıl bunu fark etmemişler…” bana baktı, güldü:-Seni bölüme almakta yanılmadım. Senin kabul sınavlarını ben ayarladım. Çok çalışkansın. Sağ ol. Tebrik ediyorum, dedi. Sonra Borodin yaratıcılığının araştırıcıları Druskin, Sokar, Levik, Dmitriyev ile toplantı yaptık. Dmitriyev şöyle dedi:-Bu büyük olaydır. Birileri Arşivimize giriyor, hainlikten bestekâr el yazısını kesiyor, bizim bundan haberimiz olmuyor. Bu nasıl iştir? Arşivde bu kadar insan çalıştı, hiç kimse bunu fark etmedi. Bir Kafkaslı delikanlı, kardeşlimiz geldi, buldu Proloğu, hepimizi şoke etti. Sağ ol, ay Eflatun, bunu bulmuşsun. Sana hepimiz minnettarız. Şimdi Proloğu ekleyeceksin temsiline, Epilog yerine geçecek ve reji yorumuna hepimiz kucak açacağız.-Elbette ki. Ben bunu aktarıyordum. Bunsuz operanın ideasını yorumlamak çok zor olacaktı. Şimdi rahatladım, Hocam.  Hocam Sokovnin bana “İgor Polku Destanı”nı kitabını hediye vermiştir. Oradaki sözler tam yerleşir notalara. “İgor geri döner ve küskün Prenslere şöyle der: Siz Prensler, bırakın nefreti, husumeti, Hepimiz birleşelim, Aniden düşmana saldıralım, Rus topraklarını kurtaralım.  …Bu sözden sonra küskün Rus Prensleri barışıyorlar, birleşiyorlar, hep birlikte savaşa gidiyorlar, perde iniyor. Böylece “Rus Prenslerinin Birleşmesi” ideası gerçekleşiyor. Destanın da, operanın da ideası budur, diye bilirim. Epilog da bunun için bestekâr tarafından yazılmıştır. Daha sonra birileri Prologu yok ediyor ve Epilog Proloğun yerine eklenir. Bu yapılan çok  büyük hatadır. Ben de bu hatayı gidermek için yeni musiki redaktesine ihtiyaç duydum. Başka türlü sergileyemem bu operayı.

TÜRKLERİN KANI AKITILMIŞTIR…

Rus tarihinin en önemli sayfası bu olmalı. Daha sonra bu ideayı İvan Groznıy dehşetli katliamlarla devam ettirmiştir. Onun zamanında çaylarda, derelerde su yerine Türklerin kanı akıtılmıştır. Büyük Ruslaşma başlanmıştır. Bozkırın Türk ve Kıpçak ilçeleri, köyleri, illeri teker-teker Ruslaştırılmıştır. Operanın da temel ideası budur. Bestekâr bunu ifade etmiştir. Rahmete gitmeden önce Hocam Sakavnin, Pokrovski’nin ev telefonunu bana vermişti. Aradım kendisini, Boris Aleksandroviç Pokrovski ile telefonda konuştum, bana zaman ayırdı. El yazıyı götürüp Moskova’ya Bolşoy Opera Teatrının Başrejisörü, Prof. Dr. Boris Pokrovski`ye gittim. Büyük sahne ustası ile ilk defa yüz-yüze oturdum. Güler yüzlü, sert bakışlı Pokrovski adeta bakışlarıyla önce beni dikkatle süzdü. Odasındaydım. Yer gösterdi, oturdum. Anlat bana “Prens İgor” operasına getirmiş olduğun yeni reji yorumunu. Acele etme, rahat ol, sakince anlat. Sıcak konuşma içimi rahatlattı. Hocam Sakavnin’i hatırlattım. O da güler yüzlü ve samimi insandı. Pokrovski de aynen, bana sıcak ve merakla bakıyordu. Bir baba, bir samimi insan olarak olumlu bir ortam yarattı bana ve opera hakkında yeni reji yorumumu acele etmeden teker-teker anlattım. Rus Prenslerinin birleşerek yeniden savaşa gittikleri, böylece “Rus Prenslerinin Birleşmesi” ideası benim yorumum olacaktır, dedim ve Borodin’in el yazısını önüne bıraktım. Gözlüğünü taktı, dikkatle baktı ve kâh-kâh attı, yüksek sesle gülmeye başladı. Ben de gülmeye başladım.

POKROVSKİ EL YAZIYA ÇOK SEVİNDİ

-Ruslar bulamadı El yazıyı, Bakülü delikanlı buldu. Aferin Eflatun. Şimdi görsünler ve utansınlar. Şimdiye dek ben de operayı Prologsuz sahneledim. Yoktur dediler, eh, ne yapayım, dedim. Şimdi olay değişti… Sen bunu ilk defa sahneleyen “Kahraman Rejisör” olacaksın. Bunu biliyor musun? Kesin hiç kimseye gösterme el yazıyı. Önce temsilini sahnele, sonra merak edenlere göstere bilirsin… Seni yeniden tanısınlar bu aptallar. Bu Rus operasının zaferidir. Bunun da mimarı sen olacaksın. Anladın mı? Bunu al ve Gara Garayev’e götür, baksın. O seni daha iyi tanıyacaktır. Garayev büyük şahsiyettir, deha bestekârdır. Dostum Şostakoviç’in talebesi olmuştur. Adına layık büyük sanat adamıdır. Zamanımızın büyük bestekârıdır. Benim de selamımı kendisine söylersin. Sana destek olacaktır. Hadi başarılar sana… Rahmetlik dostum Sakavnin beni aramıştı… Seni bana baya anlatmıştı. Rektör, kadim dostum Serebryakov da aradı. Bak, Eflatun, seni öğrencim olarak alacağım, ama bir şartla. Sen bana derslerime geleceksin. Çünkü ben Leningrad’a gelemem. Buna zamanım yok… Orada Asistan olarak Margarita Sluskaya devam edecek derslerine. Burada aldığın ödevleri onunla devam edeceksin. Rektörle böyle anlaştık. Rektör de seni çok seviyor, bu güzel bir şey. Senin için çaba harcıyor. Seni yetenekli, başarılı olduğuna hayranlığını ifade etti. Bravo, çok başarılısın…-Boris Aleksandroviç, seve-seve derslere geleceğim. Bundan da mutlu olacağım. Ayda üç veyz dört defa aksatmadan derslere katılacağım, dedim.-Bu gün ilk dersim olsun. Yorumunu dinledim, savunmanı doğru buldum. Epiloğu yerine koyacaksın, Destandaki sözler de yerindedir. Prolog evvelki yerine dönüyor. Böylece idea da yerini buluyor. Evet, Sakavnin büyük rejisördü ve seni çok seviyordu… Şimdiye dek hiç zaman bir ricada bulunmadı, bir şey istemedi.   Onurlu insandı, kimse hakkında olumsuz konuşmazdı. Bana: “Benden sonra Eflatun’la lütfen sen ilgilen, iyi Öğrencidir, yetenekli biridir…”, dedi. Seni evladı kadar seviyordu. Nur içinde yatsın… –Sonra Sekreterini davet etti, talimat verdi:- Olga, Eflatun Öğrencimdir. On günde iki gün burada onunla ders yapacağım. Odamda dinlenecek ve beni bekleyecektir. Ders zamanı kimse odaya girmeyecektir. Bolşoy`da temsillere ona mutlaka yer ayarla, bunu unutma. -Sekreter Hanım Olga: – Baş üstüne Hocam, anladım. Size çay getiriyim  mi? – Evet, getir… -Az sonra çaylarımız geldi. Hocam makalelerimle de ilgilendi. Makale başlıklarını sordu, ben de anlattım.-Yazmak güzeldir, mutlaka buna devam et. Düşüncelerini aktarıyorsun, beyin sağlam çalışıyor. Dünya klassiklerini okuyorsun, bu fevkalade güzeldir. Kendini geliştiriyorsun. Ayrıca, Doktora da yazıyorsun. Böylece dopdolu bir yaşamın vardır. Operaları, tiyatro temsillerini de aralıksız izliyorsun. Rejisör için bunlar önemlidir. Burası kendi evindir, ben sadece seninle odamda ders yapacağım. Genelde GİTİS`de (Sanat Akademisi) ders yapıyorum. İlerde Akademideki derslerime de katılacaksın. Rektör Serebryakov, sınavında seni izlemiş ve iyi aktör olduğunu bana söyledi. Böylece Akademideki Öğrencilerim de senden faydalanacaklar… Pokrovski, Tüm Sanatçılar Önünde Beni Onurlandırdı Bir gün “Othello”nun akşam provasıydı ve ben Saint-Petesburga dönmeliydim. Trene çatmalıydım. Hocamdan izin almalıydım, çünkü gece “Sokol” hızlı treni ile Leningrad’a dönecektim: -Hocam, bir saat sonra tren kalkıyor. Gide bilir miyim?-Git, ama burayı unutma, bura senin evindir. Telefon et. Evde söylediklerime dikkat et. Bekliyorum… Hadi, iyi yolçuluklar. – Çevresini sırıyan sanatçılara, asistanlara beni tanıttı:-Öğrencim Eflatun’u tanırsınız, Pokrovski dedi: -Leningrad Konservatuarından ayda dört, beş defa derslerime geliyor. Hep yanımda görmüşsünüzdür. Bestekâr Borodin’in el yazısı Epilogu Arşivlerden bulmuştur. Diploma temsili “Prens İgor”  operasını Bakü Opera Tiyatrosu’nda büyük başarıyla sahneye koymuştur.  Sovyetlerde ilk defa ve besteci orijinalinde.   Şimdilik Bakü’de çalışacak… İleride belli olmaz, yanıma da gele bilir. Ama önce Bakü’de çalışacaktır…- Bütün sanatçılar, Tatyana Milaşkina, R. Rojdestvenski, Zurap Sotkilava ve başkaları yaklaştılar ve kutladılar beni. Tek-tek el verdim, görüştüm. Sahneden çıktığımda sevinçle bir de arkamca alkışladılar… Devamı vardır.

CEVAP VER