Opera, gerçekten beşeri bir Sanat Dalıdır ve bu alanda ün kazanmış kişiler bana göre mutlu insanlar sayılıyorlar. Bu ünlü sanat adamlarından biri de, Kazakistan Devlet Sanatçısı, Almatı Devlet Akademik Opera ve Balesi Genel Sanat Yönetmeni, Prof. Şahmardan Abilov’dur. Bu muhteşem ses ustasının 70 yaşı tamam olmuştur. Kimdir bu dev ses ustası dersiniz? Bir daha tanıyalım…

Yıl 1999. Türk Dünyasında ilk Uluslararası “Ağrı Dağı” (Ç. Işıközlü) Operasının Sergilenmesi Projesi’nin Ağrı Dağı, İshak Paşa Sarayında gerçekleştirmeyi düşünüyordum.  Genel Sanat Danışmanı olarak amacım, bütün Türk Devletlerinin ünlü sanatçılarını o büyüleyici mekâna toplamaktı. Ekibimizle kardeş devletlerin Sefirliklerin kapılarını çalmaya başladım. Fakat olumlu yanıt alamadık. Eski Üniversite arkadaşım bana, Kazakistan Kültür Balkan Yardımcısı, Prof. Düsen Kaseinov’un telefonunu verdi ve söyle dedi: “Düsen Bey’den başka sana hiç kimse yardım edemeyecektir”.

Hemen telefona sarıldım, kendisine ulaştım, Türk Dünyasının ilk Uluslararası “Ağrı Dağı” Operasının Sergilenmesi Projesinin gayesini anlattım ve Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’dan yıldız ses ustalarını göndermeyi rica ettim. Projemize çok sevindi ve şöyle dedi: “Bu harika Projenize seve-seve size yardım edeceğim”. Tek kelime ile adam beni göklere dek yüceltti ve sevincimden az kala uçacaktım. Benimle eski dost, samimi ve yakın akraba gibi konuşuyordu. Böylece bu Türk hayranı – Düsen Bey, bana Şahmardan Abilov ve Kırgız sanatçıları Hüseyin Muhtarov ve eşinin isimlerini yazdırdı ve resmi davet mektubunu talep etti. Hemen yazışmalara başladık. Operanın notalarını sanat ustalarına gönderdik…

ŞAHMERDANIN SESİ AĞRI DAĞINI BÜYÜLEDİ 

 Böylece Şahmardan Abilov ve Kırgız sanatçılarını sevgili Düsen Bey temin etti. Dostlarım sayesinde başka Türk devletlerinden de sanatçıları Ankara’ya provalara getire bildik. Kısa zamanda Ağrı İli, İshak Paşa Sarayına yola düştük. Sarayın girişinde dekor detaylarını yerleştirdik, Bir hafta provalar yaptım ve operayı sergiledik. Böylece tarihi bir olaya imza attık…2000 yılında da yeniden aynı Projeyi gerçekleştirdik ve Şahmardan Abilov dâhil Türk devletlerinden sanatçıları Ağrı Dağı İshak Paşa Sarayına ikinci defa davet ettik. Gürcistan Devlet Senfoni orkestrasını, Bakü Devlet Dans ekibini ve Devlet Kapellasını davet ettik ve “Gülbahar” operasını sergiledik…

Şahmardan Abilov, kendine öz yüksek Bariton sesiyle “Gülbahar”   operasında Başrolü ifa etti ve muhteşem sesiyle tarihi Ağrı Dağı’nın zirvelerine mühür basmış oldu. Kıpçakların bu tanınmış ses ustası güzel ifasıyla yerli ve yabancı seyircilerin kalplerini okşadı ve azametli, Ağrı Dağı’nın sihirli tarihine ilk adını ebediyen yazdıran büyük ses sanatçısıdır. Onun gelişine dek ve iki dev Projemizi gerçekleştirdikten sonra da; hiçbir sanatçı, kadim Ağrı Dağı’nın sinesinde ecazkar sesiyle seda koparamamıştı; Şahmardan gibi, Ağrı Dağı’nın zirvesinden dünyaya sesini yüceltememiştir; ilk ve son defa sesiyle bu büyüleyici mekânı adeta uyandırdı, sesini yüce Dağların zirvelerine yaymış oldu…

2006 yılında Almatı’da Uluslararası Bilim Kongresine davetliydim. Kendisini aradım, beni hemen “Abay” operasına davet etti: “Ben bu gün Abayı söyleyeceğim, lütfen beni Opera sahnemizde yeniden dinlemeye gel”, dedi. Düşünmeden, “Operada olacağım”, dedim ve Bakanın “Akşam Yemeği’ne katılmadım, temsile gittim, onun şahane sesini yeniden dinledim ve keyif aldım.

ABAY ROLÜNDE ŞAHMERDAN ZİRVELERE YÜKSELDİ

Şahmerdan gerçekten ölmez Abay’ın karakterini, o muhteşem yazarın simasını evez olunmaz muhteşem sesiyle daha da yüceltti, diye bilirim. Akşam beni ailesine götürdü. Yemek sürfesinde, Ağrı Dağı Projesini hatırlattı; “Eflatun Bey, dedi, çok ülkelerde Konserler verdim, çok şehirler dolaştım; “Ağrı Dağı” ve “Gülbahar” Dünya Projesi, hayatımın en unutulmaz Abidesi gibi hafızamda yeri vardır ve hiç zaman sizleri unutamıyorum… O Dünya Projesi – tarihi bir hatıra olarak sahne yaşamımda özel yeri olduğunu bilmelisiniz. Siz beni onura ettiniz ve iki defa dünyaya çıkardınız, bunu unutamıyorum”, dedi ve hepimizi duygulandırdı…

 Şahmardan Adilov’un Türkiye’ye ilk gelişiydi ve o günden başlayarak TÜRKSOY’un muazzam etkinliklerinde aralıksız ana vatanı Türkiye’de turnelerde bulunuyor. Ülkenin önemli şehir ve kentlerinde Konserlerde iştirak ediyor, o harika sesiyle tarihi kardeşlerinin kalbini efsunluyor, sevgilerini kazanmış sanat ustasıdır. Eski dostluğumuz bu gün de sanat yoluna uğurla devam etmektedir.

TÜRKSOY, benim doğumumun 70. Yılını kutlarken, dostum, sevimli Şahmardan da davetliydi ve bana bir jest yaptı; seyirci salonunda aniden bana yaklaştı ve Kıpçakların ünlü Çapanı ile üzerime sarıldı ve tüm seyircilerin alkışlarını, sevgisini kazandı.

 Onun Konserleri devamlı alkışlarla beğeni topluyor. Ülkesinin en tanınmış, sevimlisi ve azizidir – Şahmerdan. Dostlukta vefalıdır, unutulmazdır.

Ünlü Kazak şairi-yazarı, büyük Abay’ın 175. Yılı etkinliklerinde, TÜRKSOY, TRT ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının iştirakiyle, Ankara’da muhteşem bir Konser organize etti. Türk Devletlerinden davet olunmuş ünlü opera yıldızları arasında, Konserin favori ismi – yine şan ustası   – Şahmardan oldu. Rahmadiyev’in, büyük şair Abay’ın şiirlerine bestelediği şarkılar salonda seda topladı, seyircilerin kalbini yeniden büyülemiş oldu.

JANBOTA ROLÜNDE GADDAR VE ZALİM ADAMI USTACA YARATMIŞ OLDU

Samsun Devlet Opera ve Balesi sahnesinde Kazakistan Opera sanatının yaratıcısı, çağdaş kazak müziğinin elvan ismi – Mukan Tulebayev`in (1913-1960) “Birjan ve Sara” operasını sahneye koyacaktım. Aziz dostum Düsen Kaseinov`dan rica ettim ve önemli role Prof. Şahmerdan Abilov`un yeniden Samsun operasına davet ettim. Kazak Milli operasının ilk temsilinde Şahmerdan yeniden o muazzam bariton sesiyle Janbota rolünde seyircileri adeta büyüledi, sevgisini kazanmış oldu. Bu cazibedar temsil Türkiye`de organize olunan Uluslararası Opera Festivalinde İstanbul dâhil önemli illerde büyük başarıyla sergilendi ve Türkiye seyircilerinin beğenisini topladı. İlk temsilde Samsun Belediye Başkanı ve ailesi temsilin finalinde gözyaşlarını tutamadılar ve ağladılar… Temsilin sonunda kendisini de sahneye davet ettiler. Bana yaklaştı ve şöyle dedi: “Hocam, ben babamın cenazesinde ve ilk defa şimdi, temsilin o ateşli final sahnesinde, annenin sevimli oğlunun cenazesi önünde okuduğu trajik Arya`da salondakilerle birlikte ağladım. Siz bunu nasıl yaptınız da, ben de ağladım… Hala da içim yanıyor. Harika bir final sergilemişsiniz? İzin verin de sizi kucaklayım, dedi ve bana sarıldı. Düsen Bey de, Başkan da, salondakiler de gözyaşlarıyla sanatçıları sürekli alkışlıyorlardı… Gözyaşları ve sevinç bir aradaydı… Alkışlar elbette ki, Kazak halkının muhteşem bestekârı – Mukan Tulebayev`in bu esrarengiz sanat eserinin evrensel başarısı ve muhteşemliğine işaret ediyordu. “Birjan ve Sara” temsili ayrıca Samsun operası sanatçılarının da yüksek ifaları ve profesyonel olduklarını tastık ediyordu…

Şahmerdan, insan olarak olağanüstü bir özelliğe sahiptir. Fevkalade samimi, içe yakın, sade ve vefalıdır. Eğer biriyle dost oluyorsa hiç zaman unutamıyor ve aralıklarla da olsa arıyor, hatırlıyor.

Bir defasında Almatı Sempozyumundan beni alıp şehir dışına, yazlığına götürdü. Kocaman bir Kazak Yurtu… Kadim Kıpçakların yaşam mekânı… Eski Oğuz Türklerinin yaşadıkları ana yurda geldik sanki… Büyülendim ve güzel bir gün yaşadık… Yurdun içinde neler yoktu ki? Yataklar, bir ailenin geçimi için tüm imkân ve olanaklar burada mevcut idi. Ayakkabılarımızı çıkardık, içerde ellerimizi yıkadık…

Birileri dışarıda mangal yakmıştı ve at etinden çeşit-çeşit yemekler, kebaplar içeriye getiriliyor, yerdeki kalın halı üzerindeki yemek sürfesine diziliyordu… Şahmerdan dostum özel, kalın yastıkları sürfenin etrafına bırakıyor ve bana: bunu üzerinde oturun, lütfen. Ta kadimlerde olduğu gibi yerde, yastıklar üzerinde oturduk, “Bismillah”, deyip yemeğe başladık. Baya yedik… Sonra çaylarımız geldi… Özel, kadim piyalede, çeşit-çeşit tatlılar, mezeler, daha neler-neler vardı…

Aziz kardeşim Şahmerdan! Senin bu ecazkar sesin bir Tanrı vergisidir. Sen yaşadıkça sesin daha berrak ve elvan olacaktır. Ama unutma ki, sen sadece Kazak halkının evladı değilsin; tüm Türk dünyasının medarı iftiharı, kıymetli hazinesi ve sevimli sanat ustasısın. Sen yaşa ki,  Türk Dünyası yeni genç kuşağı, o mucize sesinle büyülensin ve yücelsin; sesinin o ecazkar ruhu nice gençlerimizin dünyada tanınmasına vesile olsun.

Senin cani gönülden tebrik ediyor, yeni görevinde başarılar diliyorum.

 

 

CEVAP VER