TBMM Başkanı İsmail Kahraman, TBMM Milli Saraylara bağlı Beykoz Mecidiye Kasrı’nın müze olarak ziyarete açılış töreninde, anıtların, abidelerin devletlerin, ülkelerin, milletlerin tapuları olduğunu ve bu eserlerin maaliyeti ne olursa olsun yaşatılması gerektiğini söyledi.

Kültüre gereken ihtimamın gösterilmek zorunda olduğunu, kültürün, en kısa tarifiyle şahsiyet anlamına geldiğini dile getiren Kahraman, “Kültür eserlerini yaşatırsanız şahsiyetli, kişilikli olursunuz. Bu noktada büyük gayretler, çalışmalar var.” dedi.

Kahraman, TBMM Milli Saraylar Bilim ve Değerlendirme Kurulunun bu konuda büyük bir hassasiyetle çalıştığına işaret ederek, Beykoz Mecidiye Kasrı’nın okula verildiğini, hastane yapıldığını, kimsesiz bırakıldığını ancak bunların yanlış olduğunu aktardı.

Fransa’da mali idare ve belediyelerin bürüt gelirlerinin yüzde 20’sinin kültüre ait olduğunu vurgulayan Kahraman, “Bizde de aynı durum olmalı. Rize’de bir kültür merkezi inşası yaptık fakat bir katı ticari olarak kiraya verildi. Oysa olmaz. Para ile mukayese edilmez tarihi eser ya da kültür eserleri. Bu yönüyle keşke hiç ara verilmesiydi ve bütün kasırlar, saraylar bakılsaydı.” diye konuştu.

Sarayları, kasır ve tarihi binaların değişik birim ve kurumlara bağlı olduğunu, bunun tek elde toplanması gerektiğini, bu şekilde koordinasyonun, organizasyonun gerçekleştirilemeyeceğini anlatan Kahraman, bu eserlerin tek elde toplanmasını temenni ettiğini belirtti.

Bu konuda en iyi nasıl olacaksa onun yapılması gerektiğine değinen Kahraman, Bilim ve Değerlendirme Kurulunun eserleri tek tek inceleyip, en ufak detayına kadar aslına uygun hale getirdiğini, giderilmesi zor olan büyük bozukluklar görüldüğünü ancak eserleri aslına uygun devam ettirmelerinin önemini vurguladı.

İsmail Kahraman, Paris’teki Versay Sarayı’nı örnek göstererek, eserin muhteşem bir bina olduğunu ancak içerisinde tuvalet bulunmadığını dile getirerek, “Muhteşem bir bina velakin tuvalet kültürü yok. Osmanlı’nın binalarında, mimarisinde, eserlerinde hep bir büyüklük, yükseklik görürsünüz. Bakın tavanlarımız ne kadar yüksek. Çünkü Osmanlı alçağı sevmez, ruhu da yüksektir. Şimdi tıkış tıkış. Olmaz. Tarihe saygı, bağ, tarihten örnek almak gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Kahraman, Hicaz demir yolunu örnek göstererek, buranın 9 senede bitirildiğini, 21 günlük mesafenin, 20 saatte alınmasını sağladığını, bunun Sultan Abdülhamit Han’ın büyük dehası olduğunu anlattı.

İsmail Kahraman, Abdülhamit Han’ı icraatlarıyla andıklarını, basının eleştirdiğini ancak kendisinin çok önemli bir şahsiyet olduğunu anlatarak, bu yıl da Sultan Reşat’ı, uluslararası bir sempozyumla doğum gününde anacaklarını dile getirerek, büyük insanların, tarihi şahsiyetlerin doğum yıl dönümlerinde anılması gerektiğini söyledi.

Ayrıca, bunun yanı sıra o dönemin büyük hadiselerinin de ele alınacağını anlatan Kahraman, şöyle devam etti:

“İttihat Terakki geliyor, 9 milyon 100 bin kilometrekarelik toprağın, 5 milyon 500 bin kilometrekaresini kaybediyoruz. Evvela Trablusgarp Harbinde 1911, Libya, arkasından Balkan Savaşı 1912, arkasından Cihan Harbi 1914-1918, 5 milyon 500 bin kilometrekare gitti, 3 milyon 600 bin kaldı. Lozan’da da 800’e indik. 2 milyon 800’ü niye verdik, niye gitti Musul ayrı bir konu. Tarihçilerimizin mevzusuna giriyoruz. Benim gönlüm, bu konuların da bu vesileyle işlenmesidir. Hani var ya tarih tekerrür eder. Tarihten ders almamız lazım ki tarih bir işaret, bir fenerdir. Geleceği gösterir, geçmişi değerlendirmeye, günün yaşanılan olaylarını da doğru teşhise yarar.”

TBMM Başkanı İsmail Kahraman, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Köksüz ağaç olur mu? Biz saksıda mıyız? Bizim köklerimiz yok mu? Bizim üç kıtaya yayılmış köklerimiz yok mu? Bu idrakın içinde olmalıyız, kendimize güvenmeliyiz ve bu güven bizde olmalı. İcap ettiğinde masaya vurmalıyız, ‘one minute’ demeliyiz. Dik durmalıyız, bükülmemeliyiz. Cumhurbaşkanımız Fransa’ya gittiğinde Sarkozy’e, Kanuni’ye Fransuva’nın yazdığı mektubu getirdi. ‘Ha senin deden, işte ben bu’. Sarkozy küstü. Yalnız iki saatliğine geldi Türkiye’ye, dönem başkanıydı, hiçbir fasıl açmadı. Melih Bey, eli böyle, ağzında çiklet, ona bir ev sahipliği yaptı. Biz büyük devletiz, ihtişamlı bir devletiz, biz büyük bir ulu çınarız. Bunun farkında, idrakinde olmalıyız. Bu eserlerimizi yaşatmalıyız. İstanbul bir tarih, dünyanın merkezi. Ne kadar güzel eserler var.”

Kahraman, TBMM’de gerçekleştirilen tadilata ilişkin de “Yeniden inşa etmiyoruz, eski binaya dokunmadan, ihtiyaca yetmiyor Meclis binası. Efendim, koridorlar, kulisler beş yıldızlı oluyormuş. Ya ne beş yıldızı, temizleniyor, aydınlanıyor, ışıklanıyor, fuzuli duvarlar var ışığı kesen. Ve basın bana sordu, ‘Kulisleri beş yıldız yapacakmışsınız, doğru mu?’ ‘Ne münasebet, yedi yıldızlı yapacağız.’ dedim. Nedir, neden bu küçüklük kompleksi? Parlamentoya ek olarak, Versay’ı gördüğümüzde muhalefet partisinden bir milletvekili dedi ki ‘Yazık, bizdeki saray, yok külliye denip, tenkit edenlere yazık. İnsanın dili tutulur. 1600’lerde yapılan şu saraya bakın.’ dedi. Evet, biz ihtişamlı, büyük, güçlü bir devletiz. Kendimize güveneceğiz, dik duracağız, ayakta olacağız, rükuda, secdede değil, kıyamda duracağız. Bütün dünyanın ümidiyiz. Bütün inanç dünyasının. Bu ümidi söndürmemeliyiz.”

Milli Saraylar Bilim ve Değerlendirme Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı da törende şöyle konuştu:

“Bir saray hiçbir zaman ne okul olur ne herhangi bir kamu teşekkülü. Çünkü çok pahalı bir binadır. Bir okul bunu karşılayamaz. Bir saray moda olduğu üzere otel de olmaz. Bu bütün dünyada çok yaygındır. Venedik kanallarının etrafındaki sarayların çoğu otellere verildi, onlar artık o eski saraylar değil. Bunun önüne geçmemiz lazım. Milli Saraylar İdaresi TBMM’nin kendisine ait ayırdığı cömert bütçe ile bunu yapabildi. Bu bir bütçe meselesidir. Cömert bir ayrım yapılmazsa bu saraylar tutulamaz. Onun için bir kere şükran duygularımızı belirtmek zorundayız. Bu bir mesai ister, inat ister kolaya kaçmadan işi bitirmek ister. Bunların daha yapılacak çok işi vardır, ağaçlarına kadar üzerinde duruyoruz.”

Ortaylı, “Fonksiyon değiştirmeden İstanbul’un böyle bir saraya ihtiyacı var. Çünkü biz artık büyük bir dünya şehriyiz.” ifadelerini kullandı.

Törene, İstanbul Valisi Vasip Şahin, TBMM Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlu da katıldı.

CEVAP VER