Başbakan Binali Yıldırım, Yüksekova ilçesinde Esendere Gümrük Kapısı açılış programında konuştu.

Bugün önce Şırnak’ı ardından Yüksekova’yı ziyaret ettiğini aktaran Yıldırım, bölgede yakın zamanda önemli acılar yaşandığını anımsattı.

Yıldırım, “Hendekler kazıldı, binalar tarumar edildi, yerler bir edildi. İnsanlar evlerinden, barklarından oldular. Masum insanlar katledildi.” ifadelerini kullandı.

“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ESASINDA BİRBİRİNDEN HİÇBİR FARKI YOK”

Yıldırım, askere, polise, jandarmaya düzenlenen alçak saldırılarda çok sayıda şehit verildiğini bildirirken, “Şimdi Allah’a şükür, şehirlerde de kırlarda da dağda, bayırda da Türkiye Cumhuriyeti’nin ay yıldızlı bayrağı her yerde dalgalanıyor. Devlet 780 bin kilometrekare vatan toprağının her köşesine hakim. Terörün bu acımasız yüzünü özellikle bölgede yaşayan vatandaşlarımız görmüşler ve bu baskıdan, zulümden kurtulmuş olmanın mutluluğu yüzlerinden okunuyor. Bugün bunu gördük.” değerlendirmesini yaptı.

Yüksekova, Bingöl, Muş, Siirt, Van, Diyarbakır gibi gittikleri tüm bölge illerinde bu mutluluğu gördüklerini vurgulayan Yıldırım, “Amacımız bundan böyle artık devletimizle, bayrağımızla milletimiz arasına alçakların girmemesidir. Terör örgütlerinin aramızdan çıkması, defolup bu ülkeden gitmeleridir.” dedi.

Yıldırım, şöyle devam etti:

“Bu terör örgütlerinin esasında birbirinden hiçbir farkı yok. 15 Temmuz gecesi ülkemizi kana bulamaya, darbe yapmaya çalışan FETÖ terör örgütü ile bölücü PKK terör örgütü esasında bir gövdenin iki kolu gibi. Bunlar aynı kaynaktan besleniyor, aynı yerden akıl alıyor. Bunu nereden biliyoruz? 15 Temmuz gecesi telsizlere bir anons düştü, ‘Aman askerlere ateş açmayın’. Nereden? Kandil’den. Askerler dediği de asker kıyafetine bürünmüş FETÖ’cü teröristler. 16’sı sabahı oldu, tekrar bir anons askerlere, ‘Ateş serbest’. Çünkü darbe başarısızlıkla sonuçlandı ve bunlar ‘ateş etmeme’ emrini kaldırdılar. Bu örgütlerin ortak amacı Türkiye’nin kardeşliğine zarar vermek, büyümesini engellemek, enerjisini bu işlerle azaltmak.”

“BIRAKIN ŞU VESAYETÇİLERİN PEŞİNDEN GİTMEYİ”

Başbakan Yıldırım, gümrük kapılarının bir ülkenin dışarıya açılan aynası, kalkınması hakkında fikir veren en önemli yerler olduğunu belirterek, AK Parti iktidarları döneminde gümrük kapılarının “yap-işlet-devret” modeliyle yapılması için adım attıklarını anımsattı.

Bugün 10 gümrük kapısına ulaşıldığını anlatan Yıldırım, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) özünde bir kamu hizmeti yaptığını, sorumluluk alarak elini taşın altına koyduğunu ifade etti.

Yıldırım, Esendere Gümrük Kapısı’na 75 milyon lira yatırım yapan TOBB’a teşekkürlerini iletti.

TOBB, TESK ve diğer sivil toplum kuruluşlarını Türkiye yönetiminin paydaşları, demokrasinin vazgeçilmez kurumları olarak gördüklerini aktaran Başbakan Yıldırım, ortak hedeflerinin ise Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak olduğunu bildirdi.

Bunun Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti olduğuna işaret eden Yıldırım, “Atatürk, CHP’ye de bu vasiyeti yapmış ama onlar vasiyeti, vesayet anlamış. Atatürk size vasiyet etti kardeşim, vesayet demedi. Bırakın şu vesayetçilerin peşinden gitmeyi. Milletin arkasından gidin, milletin önüne geçin, dediğini yapın. Milletin dediğinin tersine giderseniz her zaman pusulanız arıza yapar. Hedefi bulamazsınız, kaybolur gidersiniz.” diye konuştu.

“YILMADIK, ‘İNAT DA BİR MURATTIR’ DEDİK”

Binali Yıldırım, AK Parti olarak 14 yıldır doğu, batı, kuzey, güney hiçbir yeri birbirinden ayırmadan memleketin her köşesine hizmet yaptıklarını söyledi.

Türkiye’nin her karış toprağında izleri, imzaları olduğunu aktaran Yıldırım, bölücü terör örgütü PKK’nın Hakkari Yüksekova Selahaddin Eyyubi Havalimanı’nı yaptırmamak için 99 kere şantiyeyi yaktığını, çalışanlarını, iş makinelerini kaçırdığını anlattı.

Yıldırım, terör örgütünün Esendere Gümrük Kapısı’na da aynı şeyleri yaptığını ifade ederek, “Yol yaparsın, havaalanı yaparsın engel olurlar. ‘Vatandaşa hizmet yapalım’ dersin engel olurlar ama yılmadık, ‘İnat da bir murattır’ dedik, mücadele ettik, 3 senede bitecek havalimanını 5 senede bitirdik. Şimdi oraya her gün uçaklarla insanlar geliyor, işini görüyor gidiyor ve doğudaki bu bölgeler batıdaki kalkınmanın, gelişmenin benzerini burada da elde ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“400 BİNİN ÜZERİNDE İSTİHDAM TAAHHÜDÜ VAR”

Terör örgütü PKK’ya karşı Temmuz 2015’te başlatılan mücadelenin bugün mutlak sonuç verdiğini bildiren Yıldırım, şunları kaydetti:

“Türkiye Cumhuriyeti 80 milyonun, 780 bin kilometrekarenin her köşesinde duruma hakimdir. Her türlü güvenlik sağlanmıştır. İş adamlarımızın 23 ili kapsayan bu cazibe programlarıyla ilgilenmelerini istiyorum. Şu güne kadar 3 binden fazla müracaat var. 400 binin üzerinde de istihdam taahhüdü var. Bu Türkiye’nin doğusu ile batısının aynı zamanda kalkınması demektir. Doğu’daki gençlere gelecek, iş, aş demektir. Dağa gitmekten daha güzel bir geleceğin onları beklediğini göstermek demektir. Bu konuda TOBB, TESK üyelerinin gereken sorumluluğu alacaklarına inanıyorum. Bu bir amme hizmeti de değil, ciddi anlamda teşvikler var. İlk yatırım, arsa, enerji, fabrika, donatım, işletme teşviki, vergi, sigorta indirimi var. Her şey var. Babayiğitler lazım. Onlar da burada.”

Başbakan Yıldırım, Doğu’da huzur ve güven ortamının sağlandığını, bölgede işlerin günden güne düzeldiğini söyledi.

Bölgedeki vatandaşların, vaktiyle PKK’nın yuvalandığı topraklarda ellerindeki pankartlarla “Kahrolsun PKK” sloganları attığına işaret eden Yıldırım, “Vatandaşımız yanlışı ve doğruyu gördü. Geleceğin nerede olduğunu gördü. Asla bir daha o günlere dönülmeyecek, buradan söylüyorum; çözüm, mözüm yok kardeşim. Çözüm bu alçak örgütlerin defolup gitmesidir. Gidecekler, hiç başka yolu yok. Milletin geleceğini karartmaya asla bunların gücü yetmeyecek, izin de vermeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Sadece ülke içinde değil, dışında da sorunlar yaşandığına dikkati çeken Yıldırım, içerideki sorunların bazılarının kaynağının da aslında dışarıda olduğuna değindi.

Yıldırım, şunları dile getirdi:

“Neler olduğunu görüyorsunuz. Irak’ta durup dururken Türkmen yurdu Kerkük’te Kuzey Irak Kürt Yönetimi bayrağı çekildi. Ne gereği var kardeşim? Niye durup dururken sorun çıkarıyorsunuz? Kerkük’ün statüsü belli. Oldubittiyle oradaki yaşayanları yerinden, yurdundan edeceksin, kayıtlarını değiştireceksin. Sonra da bir oldubittiyle Kerkük’ü ilhak edeceksin. Yok böyle bir şey. Yetmedi, parlamento kararı alıp Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne bağlayacaksın. Türkiye bu işe olur vermez, rıza göstermez.”

Yıldırım, bu konudaki tavırlarının net olduğunu ve atılacak adımların, Irak anayasası, Irak’ın toprak bütünlüğü ve Kerkük’ün müktesebatı dikkate alınarak atılması gerektiğini vurguladıklarını söyledi.

“ZALİM SURİYE REJİMİ BUNUN HESABINI VERMELİDİR”

Suriye’deki gelişmelere de değinen Yıldırım, Türkiye’nin, oluşturduğu güvenli bölgelere Suriyeli mültecileri yerleştirdiğini anımsattı.

“Türkiye’yi tehdit edecek, güvenliğine, vatandaşlarına, hudutlarına gelebilecek her türlü tehdidi, ister içeride, ister dışarıda olsun, var olması durumunda hiç kimseden icazet almamıza lüzum yok, gereğini yaparız. Bu kadar net.” diyen Yıldırım, İdlib’deki kimyasal silah saldırısına da değindi.

Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

“İki gün önce İdlib’de bir fecaat yaşandı. İnsanlığın artık bittiği bir iş yaşandı. Kimyasal bombalarla 100 kadar çoluk çocuk katledildi. O çocukların yüzlerini, o çocukların gözlerini, o çocukların hallerini gören bu işin müsebbipleri hesap vermeyecek mi? Elbette verecek. Sadece ahirette değil, bu dünyada da bu zalimlerin, bu katillerin mutlaka hesabını vermesi lazım. Birleşmiş Milletlerin işi bu. Kimyasal silah kullanmak suçtur, insanlık suçudur. Bunun kararını verenler, zalim Suriye rejimi bunun hesabını vermelidir. Bununla kalmamalı, eğer Birleşmiş Milletler güven kazanmak, güvenini, itibarını artırmak istiyorsa Suriye’de, başka bölgelerde, nerede kimyasal silah varsa tetkik edip, tespit edip imha etmelidir. Bununla ilgili çalışmaları mutlaka yapmalıdır.”

Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’de hava üssünü vurmasının dünya kamuoyunu bir nebze sakinleştirdiğini dile getiren Yıldırım, “Rejimin Humus’taki üssüne Amerika’nın yaptığı füze saldırısı bir cevap olmuştur. Türkiye olarak biz bu cevabı destekliyoruz, olumlu karşılıyoruz ancak olay bununla sınırlı kalmamalıdır. Suriye’de 6 yıldan beri devam eden bu vahşet artık sona ermeli ve kalıcı siyasi çözüm Cenevre süreci işletilerek tamamlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN DE BİR KAPASİTESİ VAR”

Yıldırım, bu olaydan sonra Türkiye’ye doğru göçün tekrar başladığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye bu konularda hiç hesap kitap yapmadan, tarihi geçmişine, geleneklerine, inançlarına uygun olarak hayatını kurtarmak için, yerinden yurdundan çıkmak zorunda olan kardeşlerine hep kucak açtı, hep onları bağrına bastı.

Bu sefer, tabii ki Türkiye’nin de bir kapasitesi var, Türkiye’nin de yapabileceği imkanlar belli. Bu sefer yeni göç dalgasında şu gerçek bir daha ortaya çıkmıştır: Suriye’nin kuzeyinde mutlaka bir güvenli bölge oluşturulmalı ve burada, savaştan kaçan, ateşten kaçan Suriyeliler güvenlik altına alınmalıdır. Bu konuda biz uluslararası camiaya teklifimizi yeniliyoruz, bununla ilgili kendi kapasitemizde hazırlıklarımızı da yapıyoruz.”

Açılışı yapılan Esendere Gümrük Kapısı’nın ülkenin doğusunda, İran’da 3. kapı olduğunu dile getiren Yıldırım, bugün istedikleri seviyede olmayan kapının gelecek yıllarda güvenlikle ilgili her türlü sorun ortadan kalktığında çok daha verimli çalışacağına işaret etti.

Yıldırım, bu yıl İran’dan ilk iki ayda 232 bin ziyaretçi geldiğini, İran’da Türk girişimcilerin ciddi ticari faaliyetleri bulunduğunu anlattı.

Gümrük uygulamalarında birçok yenilik yaptıklarını aktaran Yıldırım, bu bağlamda İpek Yolu hattını tekrar canlandırdıklarını söyledi.

Haziran ayında Kars-Tiflis-Bakü demiryolunun çalışmaya başlayacağını ve böylece Pekin’e kadar modern, demir ipek yolunun devreye gireceğine dikkati çeken Yıldırım, bölgedeki cazibe merkezleriyle ve üretimin artmasıyla da gümrük kapılarının daha canlı hale geleceğini vurguladı.

Ticaretin artmasının yolunun güvenlik, huzur ve istikrarın sağlanmasından geçtiğine işaret eden Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bunu son 14 yılda zaten AK Parti iktidarı büyük bir oranda başarmış durumda ancak geçmiş tarihimize baktığımızda bir dönem kazanmışız, bir dönem kaybetmişiz. 50-60 arası kazanmışız, 60’dan 80’e kadar kazandığımızı kaybetmişiz. 80-90 arası kazanmışız, rahmetli Özal dönemi, 90’dan 2000’e kadar kazanılanlar gitmiş. 2001 gelmiş, AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan dönemi kazanmaya devam etmişiz. Nasıl kazanmışız? Tek parti, güçlü iktidarlarda büyüme oranımız yüzde 6’ya yaklaşmış, zayıf, parçalı iktidarlarda, vesayetlerin, darbelerin, müdahalelerin devreye girdiği zaman dilimlerinde de büyüme bunun yarısına inmiş, yüzde 2,9’a inmiş. Nasıl olacak?”

Kazanıp tekrar kaybetmekle bir yere varılamayacağını vurgulayan Yıldırım, istikrarın garanti altına alınması gerektiğini söyledi.

Başbakan Yıldırım, “Vesayetleri ortadan çıkarmamız lazım. Garantili hükümet sistemi. 16 Nisan’da garantili hükümet sistemini devreye sokacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

Kendisini dinleyenleri güçlü Türkiye, güçlü ekonomi ve kalkınma için 16 Nisan’da “Evet” oyu vermeye davet eden Yıldırım, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini anlattı.

Yıldırım, iki dönem kuralının, ülkeyi yönetecek kişinin en fazla 10 yıl görev yapmasını sağlayacağını belirterek, “Doğan çocuk 10 yaşına, 15 yaşına geliyor, aynı adamları görüyor. Biz iktidara geldiğimizde doğan çocuk bugün 15 yaşında. ‘Bunlardan başka kimse yok mu?’ diyor. ‘Hep bunlarla mı yönetileceğiz?’. Kişiler değil, sistem geliyor. Bu sistem Erdoğan için değil, her doğan için. Bu kadar net.” şeklinde konuştu.

Yıldırım, iş aleminin endişelenmemesi gerektiğini, yarınların bugünlerden daha güzel olacağını belirtti.

“UÇAĞIM OLSUN AMA HAVAALANI İSTEMİYORUM…”

“Hayır” diyenlerin, “Uçağım olsun ama havaalanı istemiyorum.” anlayışında olduğunu dile getiren Yıldırım, “En son model arabamız olsun ama otoyola lüzum yok, bölünmüş yol da istemiyorum. Nasıl olacak kardeşim? Biz yolları yaptık, yolları böldük, milleti birleştirdik. Yolları böleriz ama Türkiye’yi böldürmeyiz, bunu herkes kafasına koyacak. Yapamadığımız bir yol var. O da anayasa yolu. Anayasa yolu bizi aşıyor. Bu yolu millet yapacak, çok şeritli, geniş bir yol yapacaksınız. Durmadan, kasislere takılmadan, engellere takılmadan daima ileri.” ifadelerini kullandı.

Gümrük kapısının yapılmasında emeği geçenlere teşekkür eden Yıldırım, şunları kaydetti:

“Bu kapılar olmasaydı biz ticaretimizi, ihracatımızı 36 milyardan 143 milyara çıkaramazdık. Bu yollar, bu demiryolları, bu havalimanları olmasaydı bu işleri başaramazdık. Bunlar çalışmakla oluyor. Leyleğin ömrü laklakla geçer. Çalışacaksın kardeşim. Az laf, çok iş. Laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyacaksın. Memlekete bu lazım. Allah’a şükür, 15 yıldır başta Cumhurbaşkanımız başımızda olmak üzere memleketimizin yüzünü güldürmek, itibarını artırmak, insanımızın hayatını kolaylaştırmak, yaşam standardını geliştirmek, sağlık, eğitim sistemini, ulaştırmasını, sosyal devlet anlayışını, demokrasisini geliştirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Bir yandan çalışıyoruz. bir yandan da engelleri aşıyoruz.

Bugünlere engelli koşuyla geldik. 16 Nisan’dan sonra engelsiz koşuyla gideceğiz. İşin sahibi millet. Millet yetkiyi verecek, yürüyeceksin. Millet ‘Dur’ diyecek, duracaksın, başka kimseyi tanımam.”

Başbakan Yıldırım, gümrük kapısının yapımında emeği geçenlere teşekkür ederek, ülke için hayırlı olmasını diledi.

Konuşmaların ardından Esendere Gümrük Kapısı, Başbakan Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun kurdeleyi kesmesiyle açıldı.

 

CEVAP VER