CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmaya, Filistin’de hayatını kaybedenler için gerçekleştirilen bir dakikalık saygı duruşunun ardından başladı. 

Kılıçdaroğlu, “Ortadoğu’da Amerika artık arabulucu olma rolünü tümüyle kaybetmiştir. Çünkü taraftır. İsrail hükümetinden yana taraftır. Dolayısıyla ABD yönetiminin, Trump yönetiminin Ortadoğu’ya barış getirme şansı artık yoktur. Trump yönetimi Ortadoğu’ya kanı ve gözyaşını, ölümleri getirir artık.” dedi.

Kürsüye, boynuna taktığı Kubbet-üs Sahra çizimi Türk bayraklı atkı ile çıkan Kılıçdaroğlu, dün dünya tarihinin önemli olaylarından birisinin yaşandığını, Filistin’de 60’a yakın kişinin katledildiğini, 3 bine yakın insanın yaralandığını hatırlattı.

İnsanın değerinin bilinmesi ve adaletin sağlanması gereken, bilimin ve teknolojinin geliştiği 21. yüzyılda bulunulduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, gelinen noktada Filistin halkına yapılanan açıkça bir zulüm ve katliam olduğunu vurguladı.

Katliamı yapanları, zulüm edenleri şiddetle kınayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Beklerdik ki bütün dünya ayağa kalksın. Gördüğümüz tablo şudur; Amerika’da kendi iç sorununu çözemeyen bir başkan, sorunu gündemden düşürmek için İsrail’le ilgili başka politikaları yürürlüğe koydu. 18 yıldır başkana verilen yetki kullanılmadı. Tel Aviv’den Kudüs’e, Amerika’nın büyükelçiliği taşındı. Gönül isterdi ki Sayın Trump da bunu uygulamasın. Hem diyeceksiniz ki ‘Bizim ülkemizde demokrasi var, Birleşmiş Milletler Amerikan topraklarında, İnsan Hakları Beyannamesi orada dillendiriliyor’, öbür taraftan aynı coğrafyadan Ortadoğu’ya müdahale ediyorsunuz. Ortadoğu’nun kan gölü olmasına sessiz kalmanın ötesinde, teşvik ediyorsunuz. Pimi çekilen bir bombayı Ortadoğu’nun kalbi olan Kudüs’e yerleştirdiler.”

Kılıçdaroğlu, dünün, tarihe “kanlı Pazartesi” olarak geçeceğinin altını çizerek, “Kanlı Pazartesi’yi hiçbir Ortadoğulu ve hiçbir dünyalı unutmamalıdır. Bir tarafta ellerinde en gelişmiş silahlar, öbür tarafta sadece ve sadece barış isteyen, kendi topraklarını isteyen bir Filistin halkı var ve siz o gelişmiş silahlarla acımasızca insanları tarıyorsunuz, katlediyorsunuz. Bu mudur insanlık, bu mudur ahlak, bu mudur adalet?” ifadesini kullandı.

“21. yüzyılda bu kavramlar nasıl oldu da bu kadar değersizleşti, nasıl oluyor da Ortadoğu kan gölüne düşünüyor.” sorusunu yönelten Kemal Kılıçdaroğlu, Trump’ın bunu kendi ülkesinde bilim adamlarına, insan hakları aktivistlerine sormasını istedi.

Ortadoğu’da barışın olmasını istediklerini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, bu barışın silahla, kavgayla olmayacağını vurguladı. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birleşmiş Milletler kararlarını uygulamıyorsun, ‘Tanımıyorum’ diyorsun. ‘Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını tanımıyorum. Ben istediğimi yaparım.’ diyorsun. İstediğini yaparsan tarihe kanlı Pazartesileri mal edersin, başka bir şey yapmazsın ve insanlık tarihi seni yaşam boyu lanetler. Bıkmadık mı insanların öldürülmesinden? Yazık, günah değil mi o insanlara? 70 yıldır kendi vatanları için mücadele ediyorlar. Bir insanın kendi vatanı için mücadele etmesi kadar doğal hangi hak olabilir?”

Filistinlilerin vatanları için mücadele ettiğini belirten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Gazze’de, Batı Şeria’da, Lübnan’da mültecilerin olduğuna dikkati çekti.

“Kendi toprağında insan mülteci olabilir mi, kendi toprağında ikinci sınıf vatandaş olabilir mi, kendi toprağında ötekileştirilen kişi olabilir mi?” diye soran Kılıçdaroğlu, Filistinlilerin kendi vatanını, coğrafyasını, kadim Ortadoğu kültürünü, Kudüs’ü savunmak istediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, acımasızca o insanların üzerine kurşun yağdıranları tarihin asla unutmayacağını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

“O gencecik çocukların ellerinde silahı yok, tankları, topları, tüfekleri yok. Sadece ve sadece slogan atıyorlar, yürüyüş yapıyorlar ve mücadele ediyorlar. Buna bile tahammülleri yok. Kimse bundan sonra kalkıp da dünyaya demokrasi dersi vermesin. Her demokrasi dersi verdiklerinde onlara kanlı Pazartesi’yi hatırlatmak insanlığın temel görevlerinden birisi olmak zorundadır. Artık bunu yapacağız. Ortadoğu’da Amerika artık arabulucu olma rolünü tümüyle kaybetmiştir. Çünkü taraftır. İsrail hükümetinden yana taraftır. Dolayısıyla ABD yönetiminin, Trump yönetiminin Ortadoğu’ya barış getirme şansı artık yoktur. Trump yönetimi Ortadoğu’ya kanı ve gözyaşını, ölümleri getirir artık.”

Türkiye’de 3 günlük yas ilan edilmesini doğru bulduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, aynı kültürün paylaşıldığı, aynı coğrafyada birlikte yaşanan insanların katledilmesi karşısında Türkiye’nin susmasının doğru olmadığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, “Yasımızı tutacağız ama asla ve asla unutmayacağız. Her Filistinli kendi bayrağı, toprağı için mücadele ediyor. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da Filistinli kardeşlerinin sonuna kadar yanında olacaktır.” ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adalet yürüyüşleri sırasında telefonlarının dinlendiğini savunarak, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu ahlaksızlığın ortağı değilsen bizi dinleyenleri ortaya çıkarmak zorundasın. Bu casus programı, Alman hükümetinin izni olmadan başka bir ülkeye satılamaz. Gerekirse Alman hükümeti aleyhine Almanya’da dava açacağız.” dedi.

Kılıçdaroğlu, engellilerin sorunlarına işaret etti.

Engellilerin, sorunlarını her Engelliler Haftası’nda dile getirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, 16 yıldır engellilerin sorunlarını çözemeyen bir iktidar bulunduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, 16 yıl istemediklerini, ilk iki yılda engellilerin bütün sorunlarını çözeceklerini vurgulayarak, sorunların da çözümün de belli olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, “İrade onlarda yok, bizde var.” dedi.

Romanlara da seslenen Kılıçdaroğlu, hiç kimseyi ikinci sınıf vatandaş kabul etmediklerini, herkesin gözlerinde birinci sınıf vatandaş olduğunu anlattı.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İngiltere ziyareti öncesi havaalanında yaptığı, “Benim faiz konusundaki kanaatlerimi biliyorsunuz. Oluyor, olacak. Hele hele 24 Haziran’dan sonra bunun şekli de oranı da çok daha farklı şekilde gelişecek. Çünkü ben faizi her türlü ekonomik alanda kötülüğün anası, babası olarak görüyorum. Bunu bir defa başarmamız lazım.” açıklamasını değerlendirdi.

Faizi artırma, tefecilere faiz ödeme konusunda gelmiş geçmiş devlet yöneticilerinden bir numarasının Erdoğan olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“En çok faizi ödeyen kişi. Eğer hakaret olarak kabul ediyorsa hemen dava açsın, bütün bilgileri hakimin önüne koyacağım. Dava açabilir mi, açamaz. Doğru olunca açamıyor. Şöyle yapabilir; ‘Ben bir dava açayım, Kılıçdaroğlu konuşmasın.’ diye. Konuşacağım, tefecilerden bu memleketi kurtarıncaya kadar konuşacağım.

’24 Haziran’dan sonra’ diyor. Elbette 24 Haziran’dan sonra bunların hepsini düzelteceğiz. Neden; Muharrem İnce cumhurbaşkanı olacak, güçlü demokrasi, parlamenter sistem gelecek, faizi alaşağı edeceğiz. Bu kadar basit. ’24 Haziran’dan sonra’ diyor, doğru. 24 Haziran’dan önce 16 yılı gördük, ne olduğu belli, senin düzeltemeyeceğin de kesin. 24 Haziran’dan sonra sen zaten olmayacaksın. Yeni, düzgün, tuttuğunu koparan, söylediğinin arkasında duran bir cumhurbaşkanı olacak, halkın adamı olacak, halk için, milleti için çalışacak. Tefecilere taviz vermeyecek, ekonomiyi düzeltecek, işçinin, emekçinin, memurun, çiftçinin yanında duracak, çetelere izin vermeyecek, çetelere af getirmeyi hiç düşünmeyecek. Güzel ve doğru bir şey söylemiş; ’24 Haziran’dan sonra tablo değişecek’ diyor. Gerçekten değişecek, bu itirafı dolayısıyla da Sayın Erdoğan’ı yürekten kutluyorum. 12 Haziran 2011’de ‘faizleri, enflasyonu, avroyu, doları düşüreceğiz.’ dediler olmadı. 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015’de, 16 Nisan referandumunda söylediler olmadı. Bu sefer millet olaya el koyuyor, İnce’yi seçiyor. 25 Haziran’da güzel bir Türkiye doğacak.”

Adalete inandıkları için adalet yürüyüşü gerçekleştirdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, grup toplantılarını, Merkez Yönetim Kurulu toplantılarını yürüyüşe katılanların önünde yaptıklarını anımsattı.

Kılıçdaroğlu, “Fakat bir gördük ki bizim bütün telefonlarımızı dinlemişler. Hükümetten, bu ahlaksızlığı yapanların ortaya çıkarmasını istiyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu ahlaksızlığın ortağı değilsen bizi dinleyenleri ortaya çıkarmak zorundasın.” diye konuştu.

Neden Erdoğan dediğini açıklayan Kılıçdaroğlu, dinlemeyi öngören casus programının Almanya’daki bir firma tarafından üretildiğini, firmanın adının gazetelerde yer aldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, bu casus programının, Alman hükümetinin izni olmadan başka bir ülkeye satılamayacağını kaydederek, Alman medyasının bu konu üzerinde durduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, Google’ın, 29 gün internette kalınca, bunun bir casusluk programı olduğunu keşfedip hemen çektiğini belirtti.

Alman hükümetinin, bu casusluk programını Türkiye’de kimlere sattığını soran CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunun ortaya çıkması lazım. Eğer ‘demokrasi, insan hakları, yaşamın gizliliği, adalet, hak, hukuk’ diyorsanız ortaya çıkarın. Bunları ortaya çıkarmasa nereden ortaya çıkacak, büyük ihtimalle Almanya’da ortaya çıkacak. Alman hükümeti bunu itiraf etmek zorunda kalacak. Biz gerekirse Alman hükümeti aleyhine Almanya’da dava açacağız. Bizi dinlemişler, sanıyorlar ki bir şey bulacaklar. Vallahi bir şey yok. Herhalde bizim yürüyüş sırasında neleri düşündüğümüzü öğrenmek istiyorlar. Bana sorabilirsin, açarsın telefonu söylersin, ben sana hepsini söylerim. Bizim telefonları niye dinliyorsun? Rahmetli Ecevit’in de telefonları yine bir dönem dinlenmişti, darbe dönemlerinden birisinde. Aynı şeyleri, 21. yüzyılda 2018’de yaşıyoruz. Merak ediyorum Sayın Binali Yıldırım, Bilgi Teknolojileri Kurulu size, Başbakanlığa bağlı. Bu kurul da açıklasın. Acaba bunu onlara mı sattılar, kime sattılar? Bu programı alıp almadıklarını veya Emniyete, MİT’e mi sattı Alman hükümeti, öğrenmek istiyoruz. Çıksınlar açık yüreklilikle itiraf etsinler, ‘Biz bunu aldık sizi dinlemek için kullandık.’ desinler. Vallahi dava açmayacağım. Çünkü orada bir şey yok ki. Gizli kapaklı bir şeyimiz yok, ‘oğlum paraları sıfırladın mı’ diye bir lafımız yok. Yolsuzluğumuz, ahlaksızlığımız yok.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Dönem Başkanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı acilen toplantıya çağrılmalı. İsrail’deki büyükelçiyi derhal ama derhal geri çekin. İsrail ile yapılan 20 milyon dolarlık onur kırıcı sözleşmeyi öngören kanunu derhal iptal etmeliyiz. Doğu Kudüs’ün, Filistin’in başkenti olduğunu kanıtlamak için oradaki konsolosluğumuzu derhal Filistin Büyükelçisi olarak bütün dünyaya ilan edin. Hükümetten bunları bekliyoruz ve takipçisi olacağız.” dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP’liler olarak Filistin davasını her dönem savunduklarını, bundan sonra da onların davasını savunmaya ve yanlarında olmaya devam edeceklerini belirtti.

“Hiç kimse unutmasın. 1960’larda, 68’lerde gencecik çocuklarımız Filistin Kurtuluş Örgütünün ve Filistinliler’in davasını savunmak için Filistin’e gittiler. Bunların başında da Deniz Gezmiş geliyor.” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz Ortadoğu’da barışı savunuruz. Geçmişte bizim çocuklarımız, gençlerimiz Filistin’e gidip mücadele ederken, dönemin hükümetleri onları eleştiriyorlardı ‘Sizin ne işiniz var Filistin’de?’ diye. O çocuklarımızın mezarları şu anda Filistin’de. Filistinliler, o çocukları bağırlarına basmış vaziyetteler. CHP’liler, Kuvayımilliyeciler olarak nerede bir mazlum halk varsa o halkın yanında olmak bizim boynumuzun borcudur. Biz bunu yapıyoruz zaten. Tarih böyle yazmıştır her zaman. Gönül isterdi ki dünya bu katliam karşısında ayağa kalksın. Kısık seslerle protestolar yapılıyor.”

Kendi içinde birlik olmayan, birbirini yiyen, gırtlaklayan, egemen güçlerin oyununa gelen Arap dünyasının, bir araya gelip Filistin’e sahip çıkamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bundan daha büyük bir ayıbın tarihte olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Nasıl olur da sahip çıkmazsınız? Kendi toprağını, vatanını savunan insanlar katledilirken, kısık seslerle protesto bizim içimize sindireceğimiz bir tepki şekli değildir. O zaman hiç tepki vermeyin, hiç konuşmayın. Egemenlerin oyuncağı olan bir yönetimden hayır gelmez. Egemen güçlerin söylemlerini dile getiren iktidarlardan, ülkelerden kendi bölgesine de dünyaya da kendi insanına da hayır gelmez.” değerlendirmesinde bulundu.

İsrail’in katliamının akıl almaz olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Demokratik eylemini yapıyor, en güçlü silahlarla onu öldürüyorsunuz. Bunu akıl, insanlık, adalet, vicdan kabul eder mi? Filistinliler öldürülürken onlar kendi aralarında bayram yapıyor. İnsanın ölümü bayram konusu olmaz.” diye konuştu.

Vatanı ve ülkesi için mücadele edenlere tarihin hep saygı duyduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, “Filistinlileri kendi topraklarından atacaksınız, başka yerlere göndereceksiniz, her türlü baskıyı yapacaksınız, sonra da dünyaya ders vermeye kalkacaksınız. İnsanlık tarihi bunu kabul etmez.” görüşünü dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz 1092 yılında Kudüs’ün haçlı orduları tarafından ele geçirildiğini ve büyük bir Müslüman katliamı ve yağma yapıldığını anımsatarak, 1092 yılının aslında Filistinlilerin mülteci olarak başka ülkelere sürülmelerinin tarihi olduğunu ve Filistinlilerin bu tarihten beri kendi vatanlarını savunduklarını dile getirdi.

Kudüs’ün 2 Ekim 1187 tarihinde ise Selahaddin Eyyubi tarafından yeniden alındığını anlatan Kılıçdaroğlu, Eyyubi’nin, kimsenin burnunun kanamaması için talimat verdiğini, bu durumun, haçlı seferleriyle Selahattin Eyyübi’nin Kudüs’e bakış açısı arasındaki farkı ortaya koyduğunu söyledi.

Haçlı Seferleri anlayışının bugün de var olduğuna dikkati çeken CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kudüs’te bugün aynı anlayışın uygulandığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, “21. yüzyılda siz 60’ya yakın Filistinliyi katlederseniz, dünya buna seyirci mi kalacaktır, tarih kendisine bir not düşmeyecek midir? Hepimizin üzerinde durması gereken temel noktalardan birisi budur.” dedi.

Kudüs’ün üç semavi din için de önemli olduğunu, tarihi ve kültürel değerlerinin bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, “Bu kadar önemli bir kentin savaş kenti olmasını içimize sindiremiyoruz. Kudüs’ün bir barış kenti olması lazım. Bunu her ortamda hep birlikte dile getirmek zorundayız. Kanlı Pazartesi, unutacağımız günlerden biri değildir.” diye konuştu.

Hükümetin 3 günlük yas ilan etmesini ve İsrail hükümetini en sert şekilde eleştirmesini olumlu karşıladıklarını belirten Kılıçdaroğlu, ilk olarak Dönem Başkanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatının acilen toplantıya çağrılmasını istedi.

Bu toplantının, “bir araya gelelim, oturalım, konuşalım ve ertesi gün dağılalım” toplantısı olmaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Burada kararlar alınmalı ve kararlar titizlikle aynen uygulanmalı. Kanlı Pazartesi’yi dünyaya unutturmamak için önemli kararların alınması ve o kararların uygulanmasının takip edilmesi lazım. Birinci isteğimiz budur Hükümetten.” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“İkinci isteğimiz, İsrail’deki büyükelçiyi derhal ama derhal geri çekin. Efendim ‘İstişare için geri çektik’. Yok kardeşim istişare için. Ne istişaresi? 3 günlük yas ilan ediyorsun, 60 kişi hayatını kaybetmiş, katledilmiş, 3 bine yakın yaralı var, ‘Büyükelçiyi istişare için çağırdık’. Hayır kardeşim. Büyükelçiyi kesin, göndermemek üzere geri çekeceksiniz. İsrail ile Mavi Marmara dolayısıyla yapılan sözleşme bizim onurumuza dokunuyor. Bugün arkadaşlarıma söyledim. Kanun teklifini veriyorlar. İsrail ile yapılan 20 milyon dolarlık onur kırıcı sözleşmeyi öngören kanunu derhal iptal edeceğiz, etmeliyiz. Üç şart vardı. ‘Gazze’de abluka kalkacak’, kalkmadı. ‘Tazminat verilecek ve özür dilenecek’. Ne tazminat verdiler, 20 milyon dolar lütuf diye geçti sözleşmeye, tazminat diye değil, ne yazılı özür dilediler ne de Gazze’de abluka kalktı. O zaman bu katliam sonrasında yapacağımız ilk iş bu kanunu derhal iptal etmektir. Bunu istiyoruz. Dördüncü talebimiz; Doğu Kudüs’ün, Filistin’in başkenti olduğunu kanıtlamak için oradaki konsolosluğumuzu derhal Filistin Büyükelçisi olarak bütün dünyaya ilan edin. Hükümetten bunları bekliyoruz ve takipçisi olacağız.”

Hiçbir eleştiri yapmadıklarını, eleştirinin ve kavganın zamanı olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şimdi birlik içinde ve beraber olma zamanında bulunulduğuna işaret etti.

Katliamın bütün dünyaya duyurulması ve hesabının sorulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Türkiye bütün gücünü göstermeli. Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi hangi kimlikten, inançtan olursa olsun 81 milyon vatandaş bu davaya inanmalı ve bu davayı takip etmelidir. Dört konuda size her türlü desteği veririz. Meclis tatile girecek. Samimiyeti test etmek için açık ve net söylüyorum. Meclis tatile girmeden önce o kanunu getirin Meclise, hep beraber iptal edelim. Belki diyebilirler ki ’20 milyon dolar aldık. Ne yapacağız bu parayı?’, söz veriyorum, 20 milyon doları ben size bulacağım. Götürün İsrail’e verin o parayı, İsrail hükümetine verin. Bunun takipçisi olacağız ve olmaya da devam edeceğiz.”

Ramazan ayına girildiğini, İslamiyet’in sabrın, rahmetin ve bereketin dini olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ülkenin ve dünyanın huzur dolu olmasını istediklerinin altını çizdi.

Filistinlilerin de rahat bir Ramazan ayı geçirmeleri temennisinde bulunan Kılıçdaroğlu, “Ama öyle anlaşılıyor ki o coğrafyada kan ve gözyaşı durmayacaktır. O coğrafyadaki her acıyı paylaşmak bizim namus borcumuzdur. Onlarla beraber olmayı her zaman sürdüreceğiz.” diye konuştu.

Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla Mersin’de çiftçilerle bir araya geldiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bütün çiftçilerin borç içinde olduğunu dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, “Görünen o ki topraklar artık bankaların eline geçecek, üretim için bankaların dışarıdan ithal çiftçi getirmesi gerekecektir. Çünkü Türk çiftçisi artık tarım yapamaz duruma gelmiştir. Bunun için Dünya Çiftçiler Günü’nü Avrupalılar, Amerikalılar kutlamalı diyorum. Biz Türk çiftçisi olarak kutlamaya değer herhangi bir şey bulamıyoruz. Türk çiftçisinin geldiği nokta budur.” dedi.

Kendi kendine yeten bir Türkiye’den, başkaları tarafından beslenen bir Türkiye noktasına gelindiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba’nın “Kendi gıdasını üretemeyen hiçbir devlet bağımsız olamaz.” sözünü anımsatarak, “Günaydın beyefendi, günaydın. Demek sonunda öğrendiniz.” ifadesini kullandı.

Tarımsal ithalat rakamlarını da paylaşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin tarım açısından bağımsız bir devlet olmadığını savundu.

Bu arada Kılıçdaroğlu, grup toplantısında eski Kırıkkale Belediye Başkanı Mustafa Pekdoğan’a partiye katılımı dolayısıyla rozet taktı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması öncesinde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Filistin halkına yönelik şiddeti kınadı. Salonda bulunanları bir dakikalık saygı duruşuna çağıran Özel, “Yaşasın Filistin ve Türkiye halklarının kardeşliği.” dedi.

Salonda bulunanlar Türk bayrakları ve Filistin bayrakları eşliğinde grup toplantısını izledi.

CEVAP VER