42. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet olarak, Rabbimizin rızası ve Peygamber Efendimizin hatırası uğruna, kutsal toprakları korurken döktüğümüz kanların her damlası bizim için şereftir, şandır, inşallah dar-ı bekada şefaat vesilemizdir. Bazı ülkelerin kimi had bilmez, tarih bilmez, diplomatik nezaket bilmez yöneticileri ne Arap halklarıyla olan kardeşliğimize ne de Rabbimizin rızası ve Peygamberimizin şefaati uğrunda verdiğimiz mücadeleye gölge düşüremez” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 42’ncisi düzenlenen Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 15 ilinden gelen mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

Adana, Antalya, Balıkesir, Bilecik, Bingöl, Çankırı, Çorum, Erzincan, Isparta, İstanbul, Kırklareli, Konya, Muş, Samsun ve Tekirdağ’dan gelen 500’e yakın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verilen öğle yemeğinde ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemek öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yaptı.

“Muhtar bile olamaz” manşetleriyle kendi siyasi hayatının bittiğinin ima edilmesinde muhtarlık kurumunun kullanıldığını ve aşağılandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarların maaşlarından sigorta primlerine kadar tüm imkânlarını, bu görevin önemine uygun bir seviyeye getirdiklerini ifade etti.

“MİLLETİNİN DESTEĞİNİ ALMIŞ BİR DEVLET ADAMININ ÖNÜNDE HİÇBİR BEŞERÎ ENGEL DURAMAZ”

Artık tüm kurumlarda muhtarların taleplerinin ciddiyetle ele alınıp gereğinin yapıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhtarlarımızı üzenler beni de üzer; o zaman da ben onları üzerim. Muhtarlarımızdan da, bu temsil düzeyine, kendilerine sağlanan imkânlara, üstlendikleri sorumluluğa uygun bir duruş, vakar ve gayret bekliyorum” diye konuştu.

“Biz eğer terör örgütlerinden, küresel şer odaklarına kadar yedi düvele meydan okuyorsak, milletimizden ve sizlerden aldığımız destekle bunu yapıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, arkasında milletin olmadığı bir devlet adamının ayakta kalamayacağını, milletinin tam desteğini almış bir devlet adamının önünde ise hiçbir beşerî engelin duramayacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yıllık siyasi hayatının her döneminde milletle birlikte yol yürüdüklerini, geçen 15 yılda tüm alanlarda imza attıkları tarihî reformları milletle birlikte başardıklarını söyledi ve “15 Temmuz gecesi milletimizle birlikte darbecilerin üzerine yürüdük ve ülkemizin darbeler konusundaki makûs talihini tersine çevirdik. İlk defa darbecilerin değil milletin kazandığı bu hadise, tarihimizde bir dönüm noktasıdır. İnşallah, şu an gündemimizde olan iç ve dış tüm sorunların üstesinden gelerek, bu dönüm noktasını daha büyük zaferlerle taçlandıracağız” diye ekledi.

“KUDÜS, HEM MÜSLÜMANLAR HEM DE DÜNYADAKİ VİCDANLAR İÇİN BİR ÖLÇÜDÜR”

Konuşmasında Kudüs konusuna da değinerek, Kudüs’ün tarihte olduğu gibi bugün de Müslümanlar ve dünyadaki vicdanlar için adeta bir ölçü vazifesi gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs’ü işgal etmek için Anadolu’ya 600 bin kişiyle geçen Haçlı ordularını Toroslara kadar 60 bin kişiye indiren bu milletin de bu vicdan terazisinde tartıldığını söyledi.

Türk milletinin bin yıl boyunca kanı ve canı pahasına Kudüs’ü ve tüm İslam coğrafyasını koruduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı’nda milletin bu büyük imtihanla bir kez daha yüzleştiğini, Kurtuluş Savaşı ile diriliş ruhuyla önünde yeni bir dönem açtığını kaydetti.

Birinci Dünya Savaşı’nda bu milletin Çanakkale Zaferi’nin dışında başka büyük destanlarının da bulunduğunu ifade eden ve “Bugünlerde birilerinin büyük bühtanıyla hatırladığımız bir başka destanımız da Medine Müdafaasıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada ve bölgede Müslümanların baskı, zulüm ve saldırı altında olduğu bir dönemde, zalimlerin safında yer almayı maharet sananların Medine Müdafaasını ve onun kahramanı Fahreddin Paşa’yı hedef almalarının boşuna olmadığını vurguladı.

“FAHREDDİN PAŞA MEDİNE MÜDAFAASINI YAPARKEN SENİN CEDDİN NEREDEYDİ?”

Medine Müdafaasını, “İslam’ın ve Hz. Peygamberin sembollerinin şartlar ne olursa olsun nasıl korunması gerektiğini gösteren ibretlik bir hadise” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı’nın sosyal medya hesabından yaptığı iftira ve yalan içerikli paylaşımına atıfta bulunarak, “Fahreddin Paşa Medine Müdafaasını yaparken, ey bize bühtanda bulunan zavallı, senin ceddin neredeydi? Ta İstanbul’dan kalkıp Medine Müdafaası için oraya gelen Fahreddin Paşa niçin geldi? O mukaddes toprakları orayı işgal etmek için gelenlere karşı korumak üzere geldi. Peki, senin ecdadın neredeydi?” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Fahreddin Paşa’nın 2 yıl 7 ay süreyle müdafaa ettiği Medine’de yaptığı işler, gösterdiği kararlı duruş ve son ana kadar sergilediği direniş, gerçekten takdire şayandır. Utanmadan, sıkılmadan ‘Erdoğan’ın ecdadının mukaddes emanetleri oradan çalarak İstanbul’a getirdiğini’ söyleyecek kadar hezeyan içerisinde olan bu zavallılar, bunun adı ‘çalmak’ değil tam aksine oraları istilaya gelen, işgale gelenlerden onları korumaktır, ne adına? Şehit olmak adına. Meşhur İngiliz ajanı Lawrence’in bin bir vaatle Osmanlı’nın aleyhine döndürdüğü bazı Arap aşiretleriyle kuşattığı Medine’de bulunduğu süre içinde Fahreddin Paşa sadece savunma yapmamış, şehri adaletle de yönetmiştir. Paşa, Hicaz Bölgesindeki İngiliz kuşatmasının daralması üzerine Peygamber Efendimize ait mukaddes emanetleri ordusunun önemli bölümünü oluşturan 2 bin kişilik bir koruma gücüyle İstanbul’a göndermiştir. Böylece mukaddes emanetlerin işgalci güçlerin eline geçmesini ve muhtemelen Avrupa şehirlerindeki görkemli müzelerde sergi malzemesi hâline dönüştürülmesini engellemiştir.”

İstanbul Topkapı Müzesi’nde bulunan kutsal emanetlere; 2. Dünya Savaşı sırasında İstanbul’un tehdit altına girebileceği endişesiyle gizlice Anadolu’ya götürülüp muhafaza edilecek kadar hassas davranıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maalesef oraya yakın topraklarda bulunanlar bize utanmadan, sıkılmadan bühtanda bulunuyorlar. Önce haddini bil. Sen demek ki bu milleti tanımamışsın. Sen Erdoğan’ı da tanımamışsın, Erdoğan’ın ceddini ise hiç tanımamışsın. Ama biz sizin şu anda ne tür garabetler içerisinde olduğunuzu gayet iyi biliyoruz” şeklinde konuştu.

“MİLLET OLARAK KUTSAL TOPRAKLARI KORURKEN DÖKTÜĞÜMÜZ KANLARIN HER DAMLASI BİZİM İÇİN ŞEREFTİR”

Fahreddin Paşa’nın Medine’nin tek taşına dahi el uzatmamış, şehri güvence altına almış, adaletten asla ayrılmamış bir komutan olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Arap halkları tıpkı Orta Asya’daki, tıpkı Balkanlar’daki, tıpkı Kafkasya’daki, tıpkı diğer bölgelerdeki kardeşlerimiz gibi bizim canımızdır, kardeşlerimizdir ve canciğer olduğumuz kardeşlerimizdir, gönüldaşlarımızdır, yoldaşlarımızdır. Bununla birlikte, Arap ülkelerindeki kimi yöneticilerin Türkiye’ye yönelik husumetlerinin kendi dirayetsizliklerini, acziyetlerini, hatta ihanetlerini örtme amaçlı olduğu da açıkça ortadadır. Millet olarak Rabbimizin rızası ve Peygamber Efendimizin hatırası uğruna kutsal toprakları korurken döktüğümüz kanların her damlası bizim için şandır, şereftir, inşallah darı bekada şefaat vesilemizdir. Bazı ülkelerin kimi had bilmez, tarih bilmez, diplomatik nezaket bilmez yöneticileri ne Arap halklarıyla olan kardeşliğimize ne de Rabbimizin rızası ve Peygamber Efendimizin şefaati uğrunda verdiğimiz mücadeleye gölge düşüremez. Müslüman olmanın birleştiriciliği hepimize yeter. Uhuvvetten nasibini almamış olanların hezeyanları Türkleri, Arapları, Kürtleri, Farisileri ve diğer Müslümanları da bağlamaz. Zira biz yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevdik, böyle de sevmeye devam edeceğiz.”

Meydanı, kendi şahsi çıkarları uğruna Müslümanların birliğine ve dayanışmasına çamur atanlara asla bırakmayacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili değerlendirmelerini, merhum Fahreddin Paşa’nın, Medine kuşatma altında iken Hz. Peygamberin kabrini ziyaretinde yaptığı, “Ya Resulallah, senin için savaşanlarla sana karşı çıkanları görüyorsun, Allah’ın yardımını bize ulaştır” şeklindeki duası ile tamamladı.

“HER KİM MİLLETİMİZİN BİRLİĞİNE, BERABERLİĞİNE GÖZ DİKERSE, GÜVENLİK STRATEJİMİZE SALDIRMIŞ DEMEKTİR”

Konuşmasında Amerika Birleşik Devletleri’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı güvenlik stratejisine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu stratejinin “her şey Amerika için” şeklinde özetlenebileceğini, her ülkenin kendine göre bir güvenlik stratejisi belirleme ve bunu hayata geçirme hakkının olabileceğini dile getirdi.

Türkiye’nin de bu hakka sahip olduğunu belirterek, Türkiye’nin güvenlik stratejisinin ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ olarak özetlenebileceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Her kim milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine göz dikerse, güvenlik stratejimize saldırmış demektir. Her kim bayrağımıza, ezanımıza, şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetleri olan değerlerimize saygısızlık ederse, güvenlik stratejimizi ihlal etmiş demektir. Her kim vatanımızın tek bir taşına dahi el sürmeye tevessül ederse kırmızı çizgilerimizi geçmiş demektir. Her kim devletimizi yıkmaya, paralel devletler icat etmeye çalışırsa güvenlik stratejimizin kadim duvarlarına kafasını çarpmış demektir. Millî birliğimize, egemenliğimize, toprak bütünlüğümüze ve haklarımıza saygı duyan herkesle birlikte yol yürümeye, ittifaklar kurmaya, müttefiklik ilişkisi içine girmeye hazırız. Bu değerlerimizden herhangi birine el uzatanın elini kırmak da bizim boynumuzun borcudur. Türkiye hiçbir zaman terör örgütleri üzerinden başka ülkeleri, başka toplumları hedef almadığı gibi, bu yönteme tevessül edenlere de asla teslimiyet göstermez. Türkiye hiçbir zaman ekonomiyi bir sömürü, bir tehdit, bir şantaj aracı olarak kullanmadığı gibi, buna kalkışanlara da eyvallah etmez. Biz kendi özgürlüğümüz, kendi onurumuz, kendi geleceğimiz için ne kadar hassasiyet gösteriyorsak, kardeşimiz ve dostumuz kabul ettiğimiz toplumlar konusunda da aynı duyguları besliyoruz.”

“SURİYE VE IRAK AĞLADIĞINDA TÜRKİYE’NİN DE GÖZYAŞLARI AKAR”

Suriye ve Irak ağladığında Türkiye’nin de gözyaşlarının aktığını ve mahzun hâle geldiğini, bir deri bir kemik hâline gelmiş Afrikalı çocukları gördüğünde lokmalarının boğazına dizildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için Avrupa’daki göçmenler ırkçıların tacizine uğradığında oturduğumuz koltuk dikene dönüşüyor. Bunun için Arakan’daki Müslümanların evleri başlarına yıkıldığında biz de gök kubbenin üzerimize indiği hissine kapılıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin ve Türk milletinin sorumluluğunun büyük olduğunu; ancak bunun üstesinden gelecek gücünün ve azminin daha büyük olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, muhtarlara Cumhurbaşkanlığı Külliyesini teşriflerinden dolayı teşekkür ederek ve kendilerinden mahalle ve köylerindeki vatandaşlara selam ve muhabbetlerini götürmeleri istirhamında bulunarak tamamladı.

CEVAP VER