14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle düzenlenen programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15-20 yıl öncesine kadar insanların çok basit ameliyatlar için yurt dışına gittiği bir ülkeden, bugün dünyaya hizmet veren bir yere ulaştık. Hizmete almaya başladığımız şehir hastaneleriyle, ülkemizi sağlık alanında farklı bir lige taşıyoruz. Şehir hastanelerimizle Türkiye, sağlık alanında başkalarını takip eden değil standart belirleyen, öncü bir ülke seviyesine çıkıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanlığı tarafından 14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen törene katıldı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile bazı milletvekillerinin ve sağlık çalışanlarının katılımıyla gerçekleşen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARI KUTSAL BİR MESLEĞİ İCRA EDİYOR”

Tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutlayıp etkinliği düzenleyen Sağlık Bakanlığına teşekkür ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan sağlık çalışanlarının, ‘kara gün dostu’ ifadesinin somutlaştığı kutsal bir mesleği icra ettiklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık hizmetinde çalışanlara hitaben, “İnsanın, kendini en çok çaresiz hissettiği, yardıma en çok ihtiyacı olduğu o kritik zamanda imdada ilk olarak sizler yetişiyorsunuz. Rabbimizin, ‘Hâlik’ ismine, ‘Şafî’ ismine, ‘Rahman’ ismine her an sizler şahitlik ediyorsunuz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart’ın tıp camiasının gurur günü olmasının yanı sıra temsil ettiği anlam ve değerlerin, tüm millete ait olduğunu, bu tarihin; milletin ve ülkenin okumuş gençliğinin bir iftihar beratı olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mart 1827’de ülkenin modern anlamda ilk tıp mektebi olan Tıphane-İ Amire ve Cerrahhane-İ Amire’nin kurulduğunu, 14 Mart 1919’da ise, İstanbul’un ve okullarının İngilizler tarafından işgal edilmesine tahammül edemeyen tıp öğrencilerinin işgal kuvvetlerine Türk bayrağı açarak büyük bir direnişin kıvılcımını ateşlediklerini hatırlattı.

“15 TEMMUZ’DA SAĞLIK TEŞKİLATIMIZIN FEDAKÂRCA ÇALIŞTIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

Vatan müdafaası ve bağımsızlık için 98 yıl önce şaha kalkan direniş ruhunun, sağlık camiasında bugün de aynı şekilde devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz gecesi yaşadıklarımız, o meş’um gecede şahit olduklarımız bunun en açık ispatıdır. 15 Temmuz darbe teşebbüsü karşısında, sağlık teşkilatımızın, bilhassa da 112 Acil Servis görevlilerimizin, şoförüyle hemşiresiyle, nasıl fedakârca çalıştığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Zaten ben o cefakâr vefakâr sağlık teşkilatımızın terör bölgesinde nasıl mücadele verdiğini de gayet iyi biliyorum. Yine o gece hastanelerde görev yapan görevli olmadığı hâlde koşup gelen personelimizin, insanüstü bir gayretle, gazilerimizin yaralarını sarmaya çalışmalarını da biliyorum” diye konuştu.

“AKLINI, HOCA KILIKLI ŞARLATANA ZİMMETLEMİŞ BİRİNİN NE AHLAKI KALIR NE DE NAMUSU”

O gece boyunca görev yapanların, FETÖ ihanet çetesi mensubu teröristlerin neler yaptığına, nasıl bir hırsla millete saldırdıklarına şahit olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Savaşın bile bir ahlakı, bir kuralı vardır. Savaşta bile sağlık ekiplerine ateş açılmaz. Ha, Hollandalı gibi olursa açar, onu da söyleyeyim. Biz Hollanda’yı ve Hollandalıları Srebrenitsa katliamından tanırız. Onların cibilliyetinin, karakterinin ne kadar bozuk olduğunu, 8 bin Boşnak’ı orada nasıl katlettiklerinden tanırız, bunları iyi biliriz. Kimse bize medeniyet dersi, medenilik dersi vermesin. Bu milletin alnı aktır; ama onların alnı kapkaradır. Tarihe ‘Centilmenler Savaşı’ olarak geçen Çanakkale Savaşları, bunun sayısız örneği ile doludur. Ama terörün insanlığı olur mu? Bağrından çıktığı, ekmeğini yediği, vergisiyle okuduğu milletine silah sıkan birinden, insanlık beklenir mi? ‘Amaca götüren her yolu meşru gören’ bir zihniyetin ahlakı, ilkesi olabilir mi? Vatanını bir dolara satacak kadar alçalan birinde, namus, onur, haysiyet kalır mı? Allah aşkına, kendi silah arkadaşlarını dahi kalleşçe, alçakça katleden bir caniden, artık ne bekleyebilirsiniz? Tabii ki hiçbir şey… Hainin ne insanlığı olur, ne de arkadaşlığı… Aklını hoca kılıklı şarlatana zimmetlemiş birinin ne ahlakı kalır ne de namusu.”

“FETÖ’NÜN YALANLARI TEK TEK İFŞA OLUYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Kork Allah’tan korkmayandan’ atasözüne atıfta bulunarak, Allah korkusu kalmayan birinin, düşmanın dahi yapamayacağı ihanetleri, alçaklıkları ve katliamları işlemekten çekinmeyeceğini ve 15 Temmuz gecesi buna defalarca şahit olunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ teröristlerinin Ankara’da ve İstanbul’da yaralıları almaya giden sağlık görevlilerine saldırıp ambulansları kurşunladıklarını ve 15 Temmuz gazileri arasında 4 doktorun bulunduğunu hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o gece millete kurşun sıkan, ambulansları tarayacak kadar gözü ve gönlü kararmış teröristlerin bugün utanıp sıkılmadan mağduriyetten bahsettiklerini vurguladı ve “İfadelerine itibar etseniz, hemen hepsi darbecilere karşı savaşmış, mücadele vermiş, asla ihanetin içerisinde yer almamış. FETÖ’yü hayatlarında duymamış, örgütle hiçbir bağlantıları olmamış. Yalancının mumu nasıl yatsıya kadar yanarsa, bunların yalanları da tek tek ifşa oluyor. Kaçarken imha ettiklerini sandıkları kayıtlar, bu teröristlerin ihanetini, nasıl acımasızca insanımıza kurşun sıktığını ortaya koyuyor” diye ekledi.

“O GECE, GAZİLERİMİZE KAPILARI KAPATANLAR BUNUN HESABINI VERECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarına hitaben şunları söyledi: “Vatandaşlarımız tankın önüne dikilip göğüslerini mermilere siper ederken, sizler de canınız pahasına onlara sağlık hizmeti sundunuz, kaçmadınız, gittiniz onları hemen yerde yaralıyken sedyelere aldınız ve ambulanslara yerleştirdiniz ve ondan sonra da hastaneye yetiştirdiniz, hem ambulansta hizmet verdiniz, hem hastanede. Bu fedakârlıklarınızı unutmak mümkün değil, sağ olun. Sizler bunu zaten ahdinize, o yemininize sadık kalarak yaptınız, ama birileri bunu yapmayabilir de, yapmayanlar da olabilir, ama siz yaptınız, tıpkı 14 Mart 1919’da işgale karşı bayrak açan tıbbiyeliler için vatanımız için, bağımsızlığımız için, geleceğimiz için yaptınız. Özellikle Ankara ve İstanbul’daki bazı hastanelerimizin imkânlarının çok ötesinde gayretler sarf ettiğini biliyorum. Tabii hemen yakınlarımızda bulunan ihanet çetesinin sahip olduğu bir hastanede kapılarına gelen yaralılara, ‘ kimin için yaralandıysanız gidin tedavinizi o yapsın’ diyecek kadar insanlıktan çıkanların olduğunu da iyi biliyorum. Şu anda ne öyle bir hastane var, ne de bu sözü söyleyenler artık bu kutsal unvanı kullanamıyor. Birileri de gelip bize, ‘efendim, işte onun herhangi bir şeyi yok, o şöyleydi, böyleydi…’ Kusura bakmasınlar, acırsanız acınacak hâle gelirsiniz, bunlar bize bunu yaptılar. Arada fireler olabilir, doğrudur, ama biz öncelikle o gece bizim gazilerimize, bizim şehitlerimize o kapıları kapatanlar bunun hesabını verecek, eğer vermezse biz bunun hesabını veremeyiz, bu dünya var, bir de ebedi âlem var, bunu yapacağız.”

“DÜNYADA BÖYLE KAPSAMLI BİR SAĞLIK SİGORTASI SİSTEMİ YOK”

Geçen 14 yılda en büyük başarıyı gösterdikleri alanların başında gelen birkaç alan dışında sağlığın olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dostun da, düşmanın da kabul edeceği bir gerçek varsa, o da Türkiye’nin sağlıkta tarihinin en büyük dönüşümünü geçirdiğidir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan; Türkiye’nin 2002 yılında sahip olduğu bin 156 olan sağlık tesisine 14 yılda 3 bin 480 yeni tesis, 7 bin 600 aile sağlığı merkezine, 7 bin 945 tane birinci basamak sağlık kuruluşu, 378 bin olan sağlık çalışanına 500 bin kişi ilave ettiklerini belirtti. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 481 olan 112 acil sağlık istasyonu sayısının şu anda 2 bin 401, 618 olan ambulans sayısının 4 bin 815 olduğunu ve Türkiye’nin ilk kez kendilerinin döneminde helikopter, uçak ve paletli ambulans ile motosikletli acil müdahale ekipleriyle tanıştığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel sağlık sigortasının yürürlüğe girmesiyle Türkiye’de sağlık konusunda sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında hiç kimsenin kalmadığına, genel sağlık sigortasında imkânı olan primini kendisinin, olmayanın primini ise devletin ödediğine değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyada ne böyle kapsamlı ve vicdanlı bir sağlık sigortası sistemine, ne de yaygın ve ücretsiz sağlık hizmetine rastlayamazsınız, Amerika da dâhil, başaramadılar, ama biz başardık” ifadelerini kullandı.

“HER YIL ON BİNLERCE HASTA ŞİFA ARAMAK İÇİN ÜLKEMİZE GELİYOR”

Konuşmasında bir hatırasına yer vererek İstanbul Sultanahmet’te ABD’li bir turist grubunun kendisine “Sayın Obama’ya da anlatın, o da Amerika’da yapsın” dediğini aktaran ve “Anlattık, fakat yine de muvaffak olamadılar” diye ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık hastanelerimiz sadece dikkat edin yurt içindeki vatandaşlarımıza hizmet vermiyor, her yıl on binlerce yabancı hasta şifasını aramak için ülkemize geliyor; şu mutluluğa bak. Eskiden buradan Cleveland’a gidiyorlardı biliyorsunuz. Fazla değil, çok yakın bir zamanda beyin gücü ülkeme dönmek suretiyle, hele hele bu şehir hastanelerimiz şöyle tam otursun, aynen oraya gider gibi herkes dünyanın değişik yerlerinden bakacaksınız buraya gelecekler. A’dan Z’ye gerek bütün teknik imkânlarıyla, gerekse beyin gücüyle bizim doktorlarımız onlardan geri değil. Ama bir de dışarıda olan kardeşlerim var onlarda inşallah kendi ülkelerine dönecekler ve burada verecekleri hizmetlerle inanıyorum tüm dünyadan buraya gelen hastalarımız olacak. Şu anda on binlerce var, yakın coğrafya buraya akıyor, hatta hatta İskandinav ülkeleri buraya akıyor, bu noktadayız. 15-20 yıl öncesine kadar insanların çok basit ameliyatlar için yurt dışına gittiği bir ülkeden, bugün dünyaya hizmet veren bir yere ulaştık kolay değil. İnşallah hizmete almaya başladığımız şehir hastaneleriyle, ülkemizi sağlık alanında farklı bir lige taşıyoruz. Şehir hastanelerimizle Türkiye, sağlık alanında başkalarını takip eden değil standart belirleyen, öncü bir ülke seviyesine çıkıyor” sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 20 şehir hastanesinin inşaatının devam ettiğini, ikisinin ihale sürecinin devam ettiğini, dördünün Yüksek Planlama Kurulu onayında olduğunu ve iki tanesinin de fizibilite çalışmalarının yapıldığını bildirdi.

“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİ BAZI ÇEVRELERİN KÂBUSU OLDU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarihimizin bize öğrettiği şudur, çok anlamlıdır: ‘Denizin dibinden inci çıkarmak isteyen vurgun yemeyi göze almalıdır.’ Başarı, zahmet, sabır ve cesaretin meyvesidir, onlar olmadan başarı olmaz. Bugüne kadar elde ettiğimiz hiçbir kazanım bize altın tepside sunulmadı. Türkiye olarak ne yaptıysak, neleri başardıysak, sabotajlara, engelleme girişimlerine, tehditlere rağmen gerçekleştirdik. Attığımız her adımda, paradan para kazanmaya alışmış, krizden, kaostan ve kandan beslenen asalakların direnişiyle karşılaştık. Mevcut sistemde köşe başlarını tutmuş, milletin iradesine ortak olan, halktan almadığı yetkiyi kullanan vesayet odaklarıyla mücadele ettik. Köken, mezhep, kimlik istismarı yaparak Türkiye düşmanı çevrelere taşeronluğa soyunan terör örgütlerine karşı mücadele verdik. İnsanımıza tepeden bakan, ona makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam diyerek hakir gören bir anlayışla çarpışarak buralara geldik. Milletimizden aldığımız emaneti namusumuz bilip sahip çıktık, bu emaneti ne darbecilere, ne çetelere, ne de uluslararası güç odaklarına teslim ettik. Hem 780 bin kilometrekarelik vatan toprağı içerisinde, hem de dünyanın farklı ülkelerinde adaletin, hakkaniyetin, hukukun yanında saf tuttuk. Bu ülkeyi ayakta tutan değerlerden, binlerce yıldır insanımıza şahsiyet kazandıran hasletlerden asla taviz vermedik. Türkiye’nin büyümesi birileri için nasıl umut olmuşsa, emin olun bazı çevrelerin de kâbusu oldu. Hollanda gibi, Almanya gibi… Dayanamıyorlar. ‘Türkiye güçleniyor, Türkiye böyle dev şehir hastaneleri kuruyor ha, olmaz, nasıl olur?’ Olacak olacak, daha neler olacak.”

“ESKİ TÜRKİYE’YE ALIŞANLAR BUGÜNKÜ TÜRKİYE’NİN DURUŞUNU KABULLENEMİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında özgüveni artan, güçlü ve bağımsız bir Türkiye’nin, yıllardır Batıya garnizonluk yapan, IMF kapılarında birkaç milyon dolara el açan bir ülkeye alışanları şaşkına uğrattığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türkiye’ye alışanlar bugünkü Türkiye’nin duruşunu kabullenemedikleri için aynen zücaciye dükkânına girmiş fil gibi kendi değerlerini, insan haklarını, uluslararası hukuku çiğnemeye, her şeyi kırıp dökmeye başladılar” şeklinde konuştu.

Bazı Avrupa ülkelerinin bugün ırkçı ve faşist partilerin oyuncağı hâline dönüştüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun zamandır Avrupa’da yükselen ırkçılığa, İslam ve yabancı düşmanlığına dikkat çektiğini, mülteciler üzerinden yürütülen tartışmaların, mültecilere sınır kapılarında yapılan muamelelerin orta ve uzun vadede en büyük zararının yine Avrupa ülkelerine vereceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupalı yetkililere, meydanı faşistlere ve yabancı düşmanlarına bırakmamaları gerektiğini, aksi hâlde çok ciddi zararlar göreceklerini defalarca söylediğini hatırlattı ve ekledi: “Son 1 haftadır yaşadıklarımız maalesef endişelerimizin haklılığını ortaya çıkarmıştır. İşte Cumartesi gecesi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza sergilenen saygısızlık sadece Türkiye’ye, Türk milletine, bu milletin bir ferdine değil uluslararası hukuka ve diplomasiye yapılmıştır.”

“HOLLANDA’NIN HAYDUTLUĞUNA SAHİP ÇIKAN ÜLKELER TÜM İTİBARLARINI YİTİRMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Devletler arası münasebetleri düzenleyen tüm teamüller, Viyana Sözleşmesi, Avrupa Birliği kriterleri, Hollanda yönetimi tarafından ayaklar altına alınmıştır. Avrupa’nın savunduğunu iddia ettiği demokrasi, ifade özgürlüğü, toplanma hürriyeti, kadına ve insana saygı gibi değerlerin milyarlarca insanın gözünde artık hükmü kalmamıştır. Hollanda’nın bu haydutluğuna sahip çıkan ülkeler de tüm itibarlarını yitirmiştir. Çıkmış Almanya’nın Şansölyesi ‘ben Hollanda’nın yanındayım’ diyor. Senin ondan zaten farkının olmadığını biliyoruz, başka şey de beklemiyoruz zaten. O da atlarıyla-itleriyle saldırıyor, sen de atlarınla-itlerinle saldırıyorsun, farkınız yok, aynısınız.”

Avrupa’nın bazı ülkelerinin Hollanda’da yapılanlara destek veriyor olmasını manidar bulduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesele ne? Yarın orada seçim varmış. İşte bir tane ırkçı başa güreşiyormuş, bir tane de şu andaki yönetimde bulunan parti ikisi yarışıyormuş. Ben de buradan şimdi Hollanda’ya sesleniyorum, Almanya’ya da sesleniyorum; Türkiye’ye düşmanlık güdenlere, oralardaki tüm yabancılara, Müslüman kardeşlerime, Türklere diyorum ki; gelin oylarınızı verirken sakın ha bu ikiliye oy vermeyin, açık-net söylüyorum, sakın ha. Her ne kadar buradan hayır kampanyası için oralara gidenler varsa da, o tuzağa da düşmeyin” çağırısında bulundu.

“BU MİLLET SIRADAN BİR MİLLET DEĞİL, TANIYACAKLAR”

Hollanda’daki Türk Konsolosluğunun, uluslararası hukukta Türkiye’nin toprağı olduğuna ve Hollanda’nın oraya müdahale edemeyeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan mütekabiliyet esaslarına göre Hollanda’nın Türkiye’deki büyükelçilik ve konsolosluklarına giriş ve çıkışı yasakladıklarını açıkladı. Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararların ardından başka yaptırımların da geleceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu millet sıradan bir millet değil, tanıyacaklar. Yapılan yanlışların bedelini öyle özürle bu iş geçiştirilemez, yapılacak daha çok şeyler var. Bundan sonra Hollanda başta olmak üzere Neonazi zihniyetine esir olan, birkaç oy için en temel insani değerleri yok sayan ülkelerin hiçbir inandırıcılığı olmayacaktır” dedi.

“İSLAM KARŞITLIĞI İLE MÜCADELEYİ YOĞUNLAŞTIRACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasına şöyle devam etti: “Hollanda, cumartesi gecesi sergilediği devlet terörüyle, altını çizerek söylüyorum, en büyük zararı Avrupa’ya ve Avrupa Birliği’ne vermiştir. Artık Avrupa Birliği kendisiyle iş birliği yapmak isteyenler için hukukun, insan haklarının, özgürlüklerin sembolü olmaktan da çıkmıştır; bakın bunu da söylüyorum. Avrupa haydut devletlerin insafına terk edilemeyecek kadar önemli bir kıtadır. Bunun için tüm dünyayı Avrupa’daki endişe verici gelişmeler karşısında daha duyarlı olmaya, kararlı bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Buradan maruz kaldığımız insanlık dışı davranış karşısında ülkemize destek olan ve uluslararası hukuku gözeten tüm dostlarımıza da buradan özellikle şükranlarımı sunuyorum. Elbette biz yapılanların hesabını hukuk mütekabiliyet ve diplomasi çerçevesinde soracağız. Kuru bir özürle de paçayı kurtaracaklarını sananlara nasıl bir yanlış içine düştüklerini muhakkak göstereceğiz. Dün Bakanlar Kurulumuzdaki adımlar sıra adımlarla devam edecek. Başta dönem başkanlığını yürüttüğümüz İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere tüm platformları kullanarak yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslam karşıtlığı ile mücadeleyi daha da yoğunlaştıracağız. Çünkü bu mesele artık sadece Türkiye’nin meselesi değildir. Artık kirli yüzünü gösteren bu faşizm Avrupa’da yaşayan tüm Müslümanları, tüm yabancıları olumsuz etkilemektedir.”

“MİLLETİMİZİN BASİRETİ ONLARIN OYUNLARINI BAŞLARINA GEÇİRECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin her türlü zorluğu, tüm kirli kumpasları bozacak güce ve imkâna sahip olduğunu ifade ederek, “Bizler Allah’a ram olarak, milletimize güvenerek yolumuza devam edeceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasının, Türkiye düşmanlarına verilecek en güzel cevap olacağını, “Ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, milletimizin basireti onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Türkiye’de halk oylaması konusunda açıkça taraf olan kampanya yürüten ülkelere hak ettikleri dersi milletimiz 16 Temmuz’da sandık başında en güzel şekilde verecektir” dedi.

Konuşmasının sonunda 2014’te verdiği 5 yıla 1 yıl yıpranma payı sözünü unutmadığını belirterek, sağlık çalışanlarına, bununla ilgili yasal düzenlemenin 16 Nisan halk oylamasından hemen sonra yapılacağı müjdesini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, sağlık çalışanlarına, verdikleri hizmetlerden dolayı teşekkür ederek tamamladı.

CEVAP VER